English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ P ] / Possessive

Possessive translate Turkish

337 parallel translation
Reg was possessive.
Reg çok sahipleniciydi.
Under these circumstances, a woman stealing off in the dark of night... to avoid an abusive or possessive spouse, they don't- -
Bu şartlar altında, bir kadın taciz eden yada paylaşmak istemeyen kocaya yakalanmamak için her yolu dener, onlar- -
Possessive?
- Paylaşmayan mı?
Yeah. Possessive.
- Evet, paylaşmayan.
Well, he's probably a better sort of person than I am altogether, but he gets so possessive.
Muhtemelen benden bütün yönleriyle daha iyi bir insan ama çok sahipleniyor.
Your mother was the most possessive woman I've ever known.
Annen tanıdığım en sahiplenici kadındı.
Jealously, hysterically possessive.
Kıskançlıkla, çılgınca sahipleniciydi.
She was jealous and possessive.
Kıskanç ve sahipleniciydi.
She became very possessive.
Fazla sahiplenici oldu.
Was I possessive?
Sahiplenici olduğumu?
You complained that my love was too possessive, but it's a shadow compared to his.
Aşkımın çok sahiplenici olduğundan şikayet ettin. Ama onunkinin yanında benimki bir hiç.
To try to talk about what it's like to live with a man... who's physically cruel and insanely possessive.
Zalimce davranan ve delicesine hükmeden bir adamla yaşamanın ne demek olduğunu anlatmaya çalışmak çok zor.
Jekyll isn't the possessive type at all.
Jekyll sahiplenen tiplerden hiç olmadı.
You've always had a jealous, possessive nature even as a child.
Her zaman çocuklar gibi kıskanç oldun.
But quite unstable and completely possessive.
Ama oldukça kararsız ve tamamen sahipleniciydi.
The Commendatore is possessive about his cars.
Kocam arabaları konusunda çok tutucudur.
A clinging, possessive mother?
Yapışkan, sahiplenici bir anne?
That adds up to a jealous, possessive woman.
Bu da kıskanç sahiplenici bir kadın yapar.
He doesn't take me seriously, he's possessive.
Bana, küçük bir kızmışım gibi davrandı. Kapalı bir yeri fethetmeyi başardı.
Neurotic, possessive.
Nevrotik, mütehakkim.
I'll slip away from that possessive old bitch while she's having her siesta..... and be gone before she knows it.
Öğlen uykusundayken bu baskıcı yaşlı fahişeden tüyeceğim o fark etmeden gitmiş olurum.
Possessive and old-fashioned.
Sahiplenmeye çalışan bir eski kafalı.
But you're so possessive you're making me uptight about us.
Öyle sahiplenicisin ki, ikimiz hakkında beni çok kasıyorsun.
A woman who marries Julian must not be the possessive type.
Julian'la evlenen bir kadın çok sahiplenici olmamalı.
I must be too possessive.
Ben çok sahipleniciyim.
It's not possessive.
Sahiplenme değil.
I'm possessive.
Ben sahiplenirim.
Terribly possessive.
Hem de çok fena sahiplenirim.
You're a sick, possessive old man.
Charlie. Evet, Jess, ben...
Don't go on at me like some possessive wife.
Bir daha kocasını sahiplenen kadınlar gibi davranma bana.
I feel like a possessive wife, left alone with five children, - one dog, one monkey...
Ama insan beş çocuk, bir köpek ve bir maymunla birlikte bırakılınca kocasını sahiplenen kadınlar gibi hissediyor haliyle.
Well, Goldie's a little possessive.
Goldie tuttuğunu bırakmayan cinstendir.
He's so possessive.
Paylaşmayı hiç sevmiyor.
She's too possessive.
Tuttuğunu bırakmıyor.
Jackie's stubborn, I know, and damn possessive.
Jackie inatçıdır ve sahip olmak ister, ama eminim...
I'm not a possessive guy.
Saldırgan bir adam değilim.
- No more possessive tantrums?
- Bir daha sahiplenici öfke nöbetleri?
They get possessive.
Sahiplenici oluyorlar.
He was obviously very attached to his wife who, like his mother... is a possessive and strong-willed person.
Açıkça karısına çok bağlıydı, ki karısı aynı annesi gibi mülkiyetçi ve güçlü iradeli bir kadındı.
To make it possessive, you change wa to no.
İyelik yapmak için, wa` yı, no yapıyorsun.
Possessive?
İyelik.
Because I don't wanna get into some kind of emotional possessive involvement where I'm not able to... I want to know what as.
Çünkü duygusal, ciddi bir ilişki istemiyorum ve neyin olarak geleceğimi bilmek istiyorum.
Let's just say possessive.
Sahiplenmeci de diyebiliriz.
Possessive?
Sahiplenmeci mi?
And that I won't be possessive and I won't be jealous.
... seni sıkmayacağımı, kıskançlık yapmayacağımı,..
I thought we weren't going to be possessive.
Kıskançlık yapmayacağımızı sanıyordum.
Oh, you're just being stupid and possessive, as usual!
Sadece aptalca ve sahiplenici davranıyorsun, her zamanki gibi!
When she decides she wants a man, she becomes excessively preoccupied and possessive, and totally irrational.
Bir erkek arzuladığına karar verdiği an..... aşırı derecede kafa yoran, sahiplenici ve tamamen mantıksız biri oluyor.
- Don't get possessive, okay?
- Sahiplenmeye kalkma, tamam mı?
lntellectually, I know, I know, I'm overly possessive.
Aslında, farkındayım, farkındayım, aşırı sahiplenmişim.
Hey, I hope I never get so possessive that I'm not willing...
- Umarım asla o kadar sahiplenici olup da...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]