Posters translate Turkish
1,117 parallel translation
She and her brother, because they'd put up posters all over Munich, all saying the same thing.
O ve erkek kardesi, cunku Munihin her tarafina ayni seyleri soyleyen, posterler asmislardi.
- He says it'll look deadly on the posters.
- Posterlerde çok artistik durur diyor.
Saw the posters.
Posterleri gördüm.
"Get this clear, you maybe a big actor on big posters"
Şunu açıklığa kavuşturalım, posterleri süsleyen büyük bir aktör olabilirsin!
The "Free Angela Davis" posters.
"Özgür Angela Davis" posterleri.
I would like all buttons and posters and bumper stickers... and all the campaign paraphernalia you can spare, ma'am.
- Sadece belgeler değil. Ayrıca tüm rozetler, posterler ve verebileceğiniz tüm kampanya malzemeleri.
Oh, I have both of those posters.
Bu posterlerin ikisi de bende var.
Because, I mean, I look around, and all I see are these posters and billboards and magazines and TV shows all with these women with huge breasts.
Çünkü, etrafa bakıyorum ve tek gördüğüm bu posterler, afişler, dergiler ve TV şovlarının hepsinde iri göğüslü kadınlar var.
Posters of the Frog?
Kurbağa'nın resimleri mi?
Of course not. I've given you posters of the issues that I oppose.
Elbette hayır.Size, karşı olduğum şeylerin levhalarını veriyorum.
We have a limited amount of posters.
Çok fazla poster yok.
I heard him on the radio. Every month he replaces the posters.
Radyoda konuştu, her ay afişleri yeniliyormuş.
I was in Tacoma at a wedding, and I saw your posters.
Tacoma'da bir düğünde afişlerini gördüm.
- No pictures except for the posters!
- Afişlerden başka resim yok!
I sent the manager posters.
Müdüre afişleri yolladım.
These "Wanted" posters go up in two days.
2 gün içinde aranıyor posterleri ortaya çıkar.
I'll have some pictures taken of the body and put a blow-up on my election posters.
Cesetle birkaç fotoğraf çektirip seçim posterlerime koyacağım.
- Posters for the free clinic.
- Ücretsiz kliniklerin posterleri var ya.
They've got one of those 3-D art posters in there.
Şurada o 3 boyutlu posterlerden var.
He didn't put posters up.
Yani, ilan falan asmadı.
They've put up posters.
İlanlar asmışlar.
Maybe I been thinkin of them wanted posters.
Belki de aranıyor afişleriyle karıştırdım.
Do you know they have pasted your posters all over town?
Bu şehirin her duvarında resminin olduğunu biliyor musun?
Just remember them wanted posters say "Dead or alive."
Sadece posterlerde ne yazdıklarını hatırla : "Ölü ya da diri."
No, just show them one of those big posters of me in Speedos.
Hayır, sadece mayolu bir posterimi göster.
Raise your head, and we'll use your brains to stick up posters!
Kafanızı kaldırın ki beyninizi afiş yapıştırmak için kullanalım. Ateş!
I saw it when we were putting up posters.
Afişleri yapıştırırken görmüştüm.
Your posters are really everywhere.
Her yerde senin posterlerin var.
I've some great posters of Cindy Crawford.
Duvarımda Cindy Crawford'un harika posterleri var.
Or you doing something else in there with your music and your posters on the wall?
Ve veya o posterdeki resimlere bakarak bir şeyler yapıyorsun?
It's on all t'posters, for fuck's sake.
Tüm afişlerde yazıyor!
Hey, there are some posters up here.
Hey, yukarıda bazı posterler var.
In dorm rooms, posters, on bumper stickers...
Yurtlarda, posterlerde, yapıştırmalarda...
I followed you and took them all down... the posters.
Çünkü senin peşinden gelip hepsini söktüm. O kağıtları.
You can't hang those posters here!
Bunları buraya asamazsınız!
Dorothy dolls, Dorothy posters.
Dorothy bebekleri, Dorothy posterleri.
I can get you posters.
Sana bedava poster getirebilirim.
Where are my posters and who are those 2 people fucking in my room?
Posterlerim nerede? Odamda sevişen iki kişi kim? İçeride biri mi var?
Gold-leaf posters for everybody, that was excessive.
Herkese filmin altın yaldızlı afişini vermek çok pahalı bir işti.
And we had bags of money that we delivered to selected politicians to defray their political expenses, their campaign expenses for posters, for pamphlets. "
seçilmiş politikacıların, siyasi giderlerini, kampanya giderlerini posterler ve broşürlerini karşılamak için çantalarca paraları taşımıştık. "
" I can say that all the parties envied our electoral structure and especially the creation of election posters.
" Diyebilirimki bu seçim posterleri, bizim seçim yapısı ve özelliklerin oluşturulmasını kıskandırdı.
Advertising posters like this. They're called "enamel posters".
Bunun gibi reklam afişlerine... emaye afiş denir.
Posters...
Afişler...
The Ohmura Kon posters...
Ohmura Kon afişi...
See, if we make the posters with little girls reaching for your junk, then you have to wear purity rings, or else Disney company looks bad.
Bakın, eğer küçük kızların malafatınıza ulaştığı posterler yapıyorsak sizler de söz yüzükleri takmak zorundasınız, yoksa Disney şirketinin imajı kötü görünür.
The'Wanted'posters at the post office...
Postanedeki'Aranıyor'afişleri...
- Okay, I need you to finish passing out these flyers and get these posters up.
- Pekala, bu broşürleri dağıtman ve bu posterleri yapıştırman lazım.
It just needs fresh paint, some posters.
Bir badana, birkaç afiş yeterli.
That's one of your posters.
O senin posterlerinden birisi.
Well we just need to make some posters mmkay, hand out brochures mmkay, that way the public can know what the children look like and can call in if they're spotted mmkay?
Birkaç poster hazırlayacağız, taam mı? Broşür dağıtacağız, taam mı? Böylece herkes çocukları tanır ve gördüğünde bildirir.
- Somebody tore down their posters.
- Biri posterlerini yırtmış.