English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ P ] / Posts

Posts translate Turkish

1,020 parallel translation
With few exceptions, transportation and utility workers volunteered to remain at their posts until the evacuation is completed.
Birkaç küçük istisna dışında taşımacılık ve kamu hizmetlerinde görevli işçiler tahliye işlemleri tamamlanana dek görev yerlerinde kalmaya gönüllü oldular.
Gentlemen, it's time for you to proceed to your posts.
Beyefendi. Garnizonunuza gitmenizin zamanı geldi.
I used to be like that, shaking hands with lamp posts because I didn't wanna be called "four eyes."
Ben de öyleydim, sokak lambalarıyla el sıkışırdım çünkü "dört göz" denilmesini istemezdim.
You'll all get your posts.
Kuzey tuvaletlerinin orada buluşun. Size haber verilecek.
All command posts, stand by to fire.
Bütün birlikler, ateş açmaya hazır olun.
Order all command posts to pull back north of the tunnel bunker.
Bütün birliklerin, tünel sığınağının kuzeyine doğru geri çekilmeleri için gerekli emri ver.
So you better wake up or you're gonna find you and your women and your kids squeezed between barbed wires and fence posts.
O yüzden uyansanız iyi olur. Yoksa kendinizi, kadınlarınızı ve çocuklarınızı dikenli teller ve çitler arasında bulacaksınız.
That would've been difficult for most of our witnesses, because they're officers in the armed forces... and need special permission to leave their posts.
Bir çok tanığımız için bu çok zor olurdu, çünkü bir çoğu çeşitli birliklerde subay... ve birliklerinden ayrılmak için özel izin gerekiyor.
There will be trading posts at every bend of the river.
Nehrin her kıvrımında ticaret noktaları oluşacak.
Assign the men to their posts.
Adamların hepsi görevlendirilsin.
All right, you men know your posts.
Pekala, yerlerinizi biliyorsunuz.
Between the goal posts.
Kale direkleri arasında.
Go to your posts.
Herkes görevinin baºina.
His world was this closed, self-contained universe, hemmed in by observation posts from which soldiers kept watch, aiming at the prisoners, on occasion killing them out of boredom.
Kendi evrenine bu kadar yakındı, Gözetleme kulelerinin baskısı askerlerin nöbet tuttuğu, mahkumlara nişan alarak, onları öldürmeyi düşünmek can sıkıntısından öte birşeydi.
To collect this data, unmanned observation posts are being sent up in multiple-stage rockets, hundreds of miles above the Earth's surface.
Bu veriyi toplamak için, Dünya yüzeyinden yüzlerce kilometre yukarıya gözlem amaçlı, insansız, çok aşamalı füzeler gönderiliyor.
At that time, we did not know they were only primitive observation posts.
O sırada onların ilkel gözlem araçları olduğunu bilmiyorduk.
Now, the two of you claim to have been at your posts and awake.
İkiniz de nöbet yerinizde ve uyanık olduğunuzu iddia ediyorsunuz.
Well, to your posts.
Pekala, yerlerinize.
You better get dressed if you want an early start cuttin'fence posts.
Çitin direklerini kesmeye erkenden başlamak istiyorsan giyinsen iyi olur.
German wire, machine gun posts, identification of bodies.
Alman sınır, makineli tüfek mevzileri, cesetleri teşhis.
All the watch to battle posts.
Tüm gözcüler savaş yerlerine.
I'd have to check that they're at their posts.
Görevde olup olmadıklarına bakmak için her iki geceyi kontrol etmeliyim.
Lookouts to posts for sea.
Herkes görev yerlerine!
Teresa is a popular actress extremely close to the Minister of Posts and Telegraphs.
Teresa popüler bir aktris... üstelik Posta ve Telgraf Bakanı'na son derece yakın.
She sleeps with the Minister of Posts and Telegraphs.
Posta ve Telgraf Bakanı'yla yatıyor.
- But all posts are already filled.
- Ama bütün görevler dolduruldu.
We'll be taking our posts from 8 : 30 to 8 : 55.
Biz 8 : 30'dan 8 : 55'e kadar mesajları atacağız.
At their posts, sir.
Hazır, efendim!
- Return to your posts.
- Yerlerinize dönün.
If it had not been for the intervention of Captain Dickinson, a large number of volunteers would now be dead out there instead of at their posts in here.
Yüzbaşı Dickinson ve adamlarının başarısı olmasaydı inan bana çok sayıda gönüllü, görev yeri dışında orada ölmüş olacaktı.
Men to your posts.
Erkekler yerlerine!
Single men will remain at their posts.
Bekar erkekler yerlerinde kalacak!
Married men, return to your posts.
Evli erkekler, görev yerlerine dönün!
Stars are British command posts.
Yıldızlı yerler geçici İngiliz Karargâhları.
Gentlemen, will you please all go immediately to your emergency posts!
Beyler, derhal acil durum istasyonlarınıza gidin!
Everybody at their posts awaiting orders.
Herkes görev yerinde emirlerinizi bekliyor.
Back to your posts! Gallows birds!
Görev yerlerinize!
The posts are installed, but we still live in middle age times!
Çoğu yere geldi ama biz hala ortaçağdaymışız gibi yaşıyoruz!
Chances are they've got listening posts in those ravines.
Geçitte dinleme cihazlari oldugu kesin.
Communications reports difficulty in contacting our forward posts.
Muhabere ileri karakollarla irtibat kurmakta zorlanıyor.
Everyone to your posts!
Herkes görevine!
Put them on those three posts.
Üç direğin üzerine koy.
Maintain posts throughout the day.
- Gün boyunca nöbet tutacaksınız.
Who gave you permission to leave your posts?
Size yerinizden ayrılma iznini kim verdi?
Report to your posts immediately!
Herkes görev yerlerine!
Soldiers to your posts.
Askerler görev yerlerine.
The Huns have flak posts at the mouth of the fjord.
Almanların uçaksavar noktaları fiyordun girişinde.
Bergman and his men will neutralize the flak posts.
Bergman ve adamları uçaksavarları etkisiz hale getirecek.
Settlers crossing the plains demanded Army escorts. Or they rushed frantically to the safety of Army posts.
Vadilere doğru giden yerleşimciler ordudan eskort talep etmeye, ya da Ordu Karakolları arasındaki yolu hiç durmadan süratle geçmeye başladılar.
Posts, everyone!
Herkes yerine.
To your posts!
Hemen görevinin başına!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]