English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ P ] / Potty

Potty translate Turkish

704 parallel translation
- He wants a potty.
- Lazımlık istiyor.
You're sitting on her like a bishop on the potty.
Tuvaletteki bir piskopoz gibi onun üzerinde oturuyorsun.
They've gone potty out there.
Burada deliye döndüler.
Really, Henry, if you cannot see how impossible this whole project is then you must be potty about her.
Cidden Henry, eğer bu projenin ne kadar imkansız olduğunu göremiyorsan... ona deli oluyorsun demektir.
- Where is Potty?
Siz teslim olmadınız mı? - Potty nerede?
- Who? Potty!
- Kim?
The major from Intelligence, that I wish to speak with immediately!
Potty. İstihbarat binbaşısı! Kendisiyle derhal konuşmak istiyoruz.
I wouldn't give Pott the time of day!
Potty'ye bir şey anlatacak değilim.
You steal my Gina, I steal you Potty!
Siz benim Gina'mı çalarsanız ben de sizin Potty'nizi çalarım.
Yes, Potty.
- Potty diyor.
Major Potty.
- Evet, binbaşı Potty.
- You don't have any Potty, eh?
- Potty'niz yanınızda değil galiba?
Potty!
- Binbaşı Pott.
We will find your Potty! And then you will surrender to me!
Potty'nizi biz bulacağız ve siz bana teslim olacaksınız.
I've got a chauffeur and every time I go to the lavatory he drives me potty.
Şoförüm öyle komik ki ne zaman tuvalete gitsem altıma ettiriyor.
Because I may have to go to the potty or the fridge in the middle of the night and because I don't want to put on jammies, which I don't own anyway unless you want a thrill, or your girl an advanced education I'd keep my door closed.
Gecenin bir yarısı tuvalete ya da mutfağa gitmem gerekebilir. Pijama giymeyi sevmediğim ve hiç pijamam da olmadığı için heyecan aramıyorsan, ya da kızının anatomi konusunda erken bir eğitim almasını istemiyorsan, kapını kapalı tut derim.
Does a bear make big potty in the woods?
Bir birayla bu kadar mutlu olunur mu?
I'm coming. Couldn't you just once manage to go potty by yourself?
Bir kez de tuvaletini kendin halletsen ne çıkar?
The smells that have been coming up from the galley all morning have been driving me potty.
Güveçte pişirdiği şeylerden gelen o koku beni çıldırtıyor.
Well, I was trying to ease him out, you know how potty he could go.
Onu ne zaman dışta bıraksam, biliyorsun, o biraz deli oluyor.
We teach him not to soil his pants, and to pee in his potty.
# Onlara külotlarını kirletmemelerini ve lazımlığa işemelerini öğretiriz.
It was warm, so I said to myself : go pee outside it'll be a change from the potty...
Hava güzel, dışarıda yapayım dedim. Oturağım temiz kalsın yani.
Just try and I'll break the potty on your head!
Bir daha denersen oturağı kafana geçiririm!
The potty on your head!
Şimdi oturağı kafana yiyeceksin!
- He was potty.
- O bir ahmaktı.
In a shifting world, he held fast, so, yes, maybe he was potty.
Değişen dünyada, sıkı durdu, bu yüzden, evet, belki de ahmaktı.
Knock me out and wake me when it's potty-trained.
Beni bayıltın ve tuvalet eğitimi tamamlandığında uyandırın.
If you gotta go potty, go now. Once we're up we don't come down.
Pekâlâ ufaklık tuvalete gideceksen şimdi git yoksa yolculuk başlıyor.
Well, we'll have to have a potty, or something.
Lazımlık falan almamız gerekecek.
You got any pictures of me on the potty you'd like to show her?
Ona göstermek istediğin lazımlığın üstünde resmim var mı?
I forgot I have a sink backed up and I... And a potty.
Unuttum, arkada suya koyduğum eşyalar var ve ben... bir de lağzımlık.
She's potty-trained and everything.
Tuvalet terbiyesi bile var.
He is potty!
- O çakırkeyif.
Personally, I'd recommend you get hold of a cocker spaniel, tie your suspect down on a chair with a potty on his head, then pop his todger between two flowery baps and shout, "Dinner time, Fido"!
Şahsen, sana tavsiyem, bir spanyel köpeği bul, şüpheliyi kafasında bir lazımlıkla sandalyeye bağla, sonra da, süslü kürelerinin arasındaki aletini çıkartıp, "Yemek vakti Fido!" diye bağır.
Mike, this is a potty, okay?
Mike, bu bir oturak.
Don't tell me you're going along with this potty business.
Şu oturak işine bulaştığını söyleme bana.
Potty.
Oturak.
I told him about the potty bit.
Oturak işini ben anlattım.
Maybe I ought to try this potty thing.
Belki de şu oturağı denemeliyim.
Now, Eddie, run this potty thing by me once more.
Eddie, şu oturak işini bir daha söyle.
I'm getting ready to go to the potty, so don't come out.
Tuvalete gitmeye hazırlanıyorum. Çıkma.
Mikey went pee pee in the potty!
Mikey çişini tuvalete yaptı!
She's potty. Certifiable.
Kaçığın biri, bu kesin.
No. As long as you remember to flip the little handle after you go potty.
Hayır.Sifonu çektiğin sürece bir sorun yaşamazsın.
" I want to potty.
" Çişim geldi.
Kids, you want to go potty?
Çocuklar tuvalete gitmek ister misiniz?
Want to potty in the woods?
Çalılıklarda tuvalete gitmek ister misiz?
We go potty in the woods.
Çalılıklara tuvalete gidiyoruz.
Oh, the times I would have at my little desk with my little chair and my little potty where I'd shove imaginary Jennifer's face every day.
Küçük masam, sandalyem ve lazımlığımla öyle güzel günler geçirdim ki. Hayali Jennifer'ın suratını....... o lazımlığa daldırırdım. Hem de her gün
- Potty!
- Potty, Potty.
Personally, I'd recommend you get hold of a cocker spaniel, tie your suspect down on a chair with a potty on his head, then pop his todger between two flowery baps and shout, "Dinner time, Fido"!
- Ne kadar ilginç! - Zanlının gözü kapalıdır. Eğer hançeri seçerse Şeytanın yakın dostudur.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]