Prisoners translate Turkish
5,556 parallel translation
Prisoners are subject to the geneva convention... detainees are not.
Cenevre Sözleşmesi'ne göre mahkum şahıstır ama tutuklu değil. Dinlenme alanı sağ altta.
He gave the order not to take prisoners.
Esir almama emrini o verdi.
We didn't take too many prisoners either.
Esir de almadık.
You have no choice at all'cause you're prisoners... our prisoners.
Seçeneğiniz falan yok çünkü mahkumsunuz. Bizim mahkumlarımız.
Sometimes conquering armies find uses for their prisoners.
Bazen işgal orduları tutsaklarını kullanırlar.
We do not know what the Espheni's new plans are for their human prisoners, but I'm afraid the human race is facing extinction.
İnsan tutsakları için Esphenilerin yeni planları nelerdir bilmiyoruz. Ama korkarım ki insan türü bir yok oluşla yüz yüze.
Most of them were prisoners of war, slaves, criminals.
Birçok savaş mahkumu, köle ya da suçlulardı,
I don't know what happens to the prisoners.
Ben mahkumlara ne olur bilmiyorum.
You were Yoren's prisoners when he was taking me to the Wall.
Beni Duvar'a götürürken Yoren'in tutsaklarından biriydin.
He was teaching the prisoners how to, you know, do paleontology right there on the prison grounds.
Mahkumlara hapis topraklarında taş bilimini öğretiyordu.
There are rules against bothering prisoners.
Tutukluların canını sıkmakla âlakalı kurallar var.
Had it gone with us... we should not, when the blood was cool... have threatened our prisoners with the sword.
biz galip gelseydik, soğuk kanlı bir şekilde esirlerimizi kılıçla tehdit etmezdik.
You're aggressive, you're cocky, you take no prisoners.
Agrasifsin, kendini beğenmişsin, umursamıyorsun.
You bought them that beautiful house on the hill, while Emma and I are prisoners in this horrible place.
Onlara tepedeki o güzel evi aldın, ama Emma ve ben bu berbat evde hapis hayatı yaşıyoruz.
Because Fall River has no facility for housing female prisoners.
Çünkü Fall River'da kadın hükümlüler için hapishane yok.
For all that time, the best we could do was look up in helpless wonder, prisoners of Earth with nowhere to turn for an explanation beyond our guilt and our fears.
Tüm bu süre zarfında Dünya'da, suçluluk ve korkuların ötesinde bir açıklama için dönecek hiçbir yeri olmayan birer tutsak olarak yapabileceğimiz en iyi şey çaresizce gökyüzüne bakıp durmaktı.
The Department of Corrections released nearly 2000 prisoners over the last six months because of "overcrowding."
Adalet Bakanlığı son 6 ay içinde "çok kalabalık" olduğu gerekçesiyle 2000 kişiyi hapishanelerden tahliye etmiş.
Did I not release all political prisoners?
Siyasî tutukluların hepsini serbest bırakmadım mı?
I suppose he was told that we'd met frequently in the last few days, that I'd been the go-between for the political prisoners, and that we are on good terms, you and I.
Sanırım siyasî tutuklar için araya girdiğim ve bu yüzden son birkaç gündür sık sık görüştüğümüz kulağına gitmiş olmalı. - Hem ikimiz arkadaş gibiyiz.
Prisoners.
Tutsaklar.
Wait, if our parents are prisoners, do you know where they are?
Bekle, eğer ailemiz tutsaksa, nerde olduklarını biliyor musun?
One hundred prisoners sent on a desperate mission to the ground.
Çaresiz bir görev için dünyaya yollanmış 100 mahkûm.
We are not prisoners anymore!
Bizler artık tutsak değiliz!
You always wind up your prisoners?
Mahpuslarınızı hep aşağılar mısınız?
- Sir, do you really think that's wise, leaving a lone officer in charge of four prisoners?
Sizce bu akıllıca mı efendim? Bir memuru, dört mahkumla yalnız bırakmak?
The Syrian medical team is headed down to the prisoners.
Suriyeli sağlık ekibi tutsakların yanına gidiyor.
If we told 1600 that the Syrians are right, that the prisoners are spooks, it would leak inside of 24 hours.
Eğer üssümüze Suriyeliler'in haklı olduğunu, tutsakların ajan olduğunu söylersersek, 24 saat içinde sızdırılır.
Gabriel, they're moving the prisoners.
Gabriel, tutsakları götürüyorlar.
100 prisoners sent on a desperate mission to the ground.
Çaresiz bir görev için dünyaya yollanmış 100 mahkûm.
In exchange for the release of prisoners?
Bazı esirlerin serbest kalması karşılığında mı?
If you want to see him again, you will use your influence to secure the release of these five Atrian prisoners from the crate.
Eğer onu tekrar görmek istiyorsanız, bağlantılarınızı kullanıp bu beş Atrian esirin, Crate'den çıkarılmasını sağlayacaksınız.
Let the people decide which of the prisoners I hold.. ... would be crucified.
Tuttuğum mahkumlardan hangisinin çarmıha gerileceğini bırak insanlar karar versin.
These prisoners are out of control.
Bu mahkumlar kontrolden çıkmış.
We educate the prisoners about addiction - and drugs.
Mahkumları bağımlılık ve uyuşturucu konularında eğitiyoruz.
- Well, Ferguson doesn't want prisoners down here.
- Ferguson tutukluları burada istemiyor.
They're breaking prisoners out.
Onlar mahkumları salıcaklar.
Driver and one of the prisoners are D.O.A.
Bir sürücü ve mahkumlardan biri öldü.
They got five prisoners coming from Rikers Island to criminal court.
Beş mahkumda Rikers Island hapisanesinden adliyeye götürülüyorlardı.
Prisoners don't get transported without a file.
Mahkumların dosyası olmadan transfer edilemez.
- You find the prisoners yet?
- Mahkumları daha bulamadınız mı?
Ask her if the Taliban has any American prisoners with them.
Taliban onlarla herhangi Amerikalı esirleri varsa sor.
500,000 U.S. dollars for the American prisoners.
$ 500,000 Amerikan mahkumlar için.
She's gonna offer money in exchange for the prisoners.
Mahkumlar için döviz de para o seni tekliftir.
No. The deal is for the American prisoners.
Hayır anlaşma Amerikalı mahkumlar için edilir.
All prisoners are free to go to the visiting room.
Mahkûmlar ziyaret salonuna geçebilirler.
Treating us like we're prisoners.
Bize mahkûmmuşuz gibi davranıyorsun.
A newsletter... written by the prisoners... with articles and Op-Ed pieces.
Mahkumlar tarafından yazılmış makaleler olan ve fikirlerini yazabildikleri bir gazete.
Where are the prisoners getting gum?
Mahkûmlar sakızı nereden buluyor?
We shuffle prisoners around all the time.
Mahkumları her zaman dolaştırırız.
He said prisoners get transferred all the time.
Mahkumlar her zaman transfer edilirler dedi.
For starters, keeping the prisoners in prison.
Başlangıç olarak, mahkumları hapishanede tutmanızı.