Provisions translate Turkish
631 parallel translation
Are the outfit and provisions ready 1 that were ordered in my name? 1
Adıma sipariş verilen teçhizatlar ve erzaklar hazır mı?
We ran into trouble and we lost most of our provisions crossing the river.
Bir şey oldu ve... Önce erzaklarımız nehiri geçerken suya düştüler.
slow us down to a walk and make us carry double provisions.
Yürüyüşü yavaşlatırsın. Bize iki katı erzak taşıtırsın.
Stow the provisions away on board as soon as it's dark.
Erzakları hava kararır kararmaz yanımıza almış olmalıyız.
All provisions delivered to the fort are to be in prime condition.
Düşük kaliteli malların tesliminde,
Any attempts to supply provisions of inferior quality will be met by severe rebuke.
Sözlü uyarı yapılacaktır. Sözlü uyarı.
You will notify me each week when the provisions arrive.
- Peki, efendim. - Denetimi kendim yapacağım.
[Mayor] According to the provisions of the statutes... of our territorial commonwealth... you have been selected as representative citizens... of our fair community.
Bölgesel eyalet kanununun hükümlerine göre adaletli belediyemizi temsil etmek üzere seçilmiş bulunuyorsunuz.
Oh, Andy, I'll send Leach up later with provisions.
Oh, Andy,... Leach'i de sana yardım etmesi için göndereceğim.
After months of sweating yourself dizzy, few provisions, finding nothing... you finally come down to $ 15,000, then $ 10,000.
Aylarca aç kalıp ter döktükten sonra bir şey bulamayınca... 15.000 dolara, sonra 10.000'e inersin.
$ 500 ain't hardly enough to buy tools, weapons and essential provisions.
500 dolar araç gereç, silah ve erzak almak için yeterli olmaz.
One day I'm deep in the brush and Curtin's on his way to get provisions.
Bir gün ben çalılıklardayken, Curtin de erzak almaya gider.
" We're running short of provisions, Dobbsie.
" Erzağımız azalıyor Dobbsie.
See that my provisions are sent out immediately.
olayı benim koşullarıma göre değerlendirin hemen gitmeliyim.
There are enough provisions coming to make us independent for six months.
6 ay boyunca bağımsızca hareket etmemize neden olacak koşullar geliyor.
Handfuls of people may survive if provisions are made.
Sadece bir avuç insan hayatta kalabilecek, o da ikmal-iaşeleri sağlanırsa.
What provisions have you made to protect us when the panic starts?
Yaptığın hangi ikmal-iaşe panik başladığında bizi koruyacak?
Now, in Punta Prieta, in August 7th, three Americans stopped for provisions at a store owned by José Andrade.
7 Agustos'ta Punta Prieta'da üç Amerikalı erzak almak için José Andrade'nin dükkanının önünde durdular.
But, señor, our provisions are scarce, and the emperor does not pay.
Ama bayım, yiyeceğimiz kısıtlı ve İmparator da bize ödenek vermiyor.
They unloaded provisions from their ships and as time went on they looted and raped the small surrounding villages.
Gemilerinden erzak bosalttilar ve zamanla çevredeki küçük köyleri yagma ettiler.
We have provisions for two.
İki kişilik erzağımız var.
What are they distributing, winter provisions?
Ne dağıtıyorlar burada? Kışlık odun mu?
They went up to the Vern hut, slept the night there, and started up the Schwarzhorn with provisions for three days.
Vern kulübesine çıktılar, geceyi orada geçirdiler ve üç günlük erzakla Schwarhorn'a hareket ettiler. Bu dört gün önce olmuştu!
You see, there are all sorts of odd provisions remaining on the statutes from the days of Spanish rule.
Görüyorsun ya, İspanyol egemenliği günlerinden kalan yasalardaki her türlü garip hükümler varlığını sürdürüyor.
Now, just as Bill was the beneficiary of the liberal provisions of the civil code in reference to duels, I feel that I must in all conscience give due consideration to another provision of Section 33478.
Nasıl ki Bill'in duellolarla ilgili olarak medeni yasanın liberal koşullarından yararlanma durumunda olduğu anlaşılıyor, öyle hissediyorum ki, bölüm 33478'in bir başka fıkrasına bütün vicdani kanaatimle yerinde bir mülahazada bulunmam gerekiyor.
Oh, and provisions, food.
Bir de yiyecekler.
Moored starboard side to Machina Wharf. Cavite Navy Yard... Philippine Islands, for provisions and fuel.
Erzak ve yakıt ikmali için Filipin Adaları'ndan Cative'deki Machina iskelesine sancak tarafından bağlandık.
I took a few provisions
Biraz azık aldım
Stock it with provisions for five days.
- 5 gün yetecek yiyecek doldurun.
If you choose to remain in the ship... provisions and medical supplies will be sent to you as you need them.
Gemide kalmayı seçerseniz ihtiyacınız olan erzak ve tıbbi yardım gönderilecek.
Provisions brokers, textile brokers, steel brokers.
Gıda aracıları, tekstil aracıları, demir aracıları.
warm clothes, shoes, provisions.
Sıcak giysiler, ayakkabılar, erzaklar...
A mug, a spoon, and provisions for three days.
Bir bardak, bir kaşık, ve üç günlük yiyecek içecek.
And provisions for three days?
Ve üç günlük yiyecek içecek?
A horse and provisions for you will be waiting by the stairs.
Senin için bir at ve kumanya, merdiveninin orada bekliyecek.
You'll see, the hospital gets official provisions twice a month.
Göreceksin, hastaneye ayda iki kez erzak geliyor.
We have provisions.
Erzağımız var.
The groceries and provisions are in there,
Malzemeler ve erzak burada.
Ýt made it easier for us to bring in whatever provisions we could find.
Bu, topladığımız öte beriyi içeri taşımamızı kolaylaştırmıştı.
Our contract will contain the usual provisions.
Minsk çıktı. Ve kontratımızda genel şartlar olacak.
Provisions aboard and ready to lower away, sir!
Kumanya gemide ve gitmeye hazır, efendim!
All of our provisions won't last more than a week at this rate.
Erzağımız bize bir hafta anca yeter.
- provisions, horses, shelter. - Hmm.
- Teşkilat, at, barınak.
Perhaps you're forgetting the provisions of Plan R, sir.
Belki Plan R'nin tedarik safhalarını unutuyosunuz, efendim.
As you may recall, one of the provisions provides that, once the go-code is given, the radios are switched to a coded device, designated CRM 114.
Sizin de hatırlayacağınız gibi, alınan tedbirlerden biri, hücüm emri bir kere verildimi, alıcıların tamamı CRM114 şifre cihazına yönlendiriliyor.
What about all those provisions?
Ya bu erzaka ne demeli?
Frank... I want you to take all those provisions, and I want you to...
Frank... bu erzakın hepsini al ve...
We thought you could do with more provisions, what with all those extra mouths.
Fazla ağızları beslemek için erzaka ihtiyacınız olduğunu düşündük.
Now, as to provisions,
Çavuş McGlashan haftalık erzağımızı alacak.
Thirsty, without provisions, with little hope of survival,
Yiyecek olmadan susamış bir vaziyette,
Provisions?
Erzak?