Puppets translate Turkish
673 parallel translation
but who wants to sacrifice to the Noble One her greatest and dearest treasures : her puppets. "
Fakat onun en değerli ve sevgili hazinelerini, kuklalarını kim soylu birine kurban etmek ister? "
- Here are my puppets.
- Terliklerimi de al.
- We've been puppets for ten generations.
10 nesil boyunca kuklalık yaptık. - Ve?
They're but puppets that dance as the strings are pulled.
Bunlar dans eden birer kuklaydı.
# there's a crowd of straw puppets
# orada samandan kuklalalrın kalabalığı var..
Are you happy to see your local puppets in Edo?
Burada Kamigata müziği duymayı beklemiyordun, değil mi?
Hair just as it is... the puppets will stop you and speak to you... mm-hmm.
saçın da aynen şimdiki gibi olacak. Kuklalar duracak ve seninle konuşacaklar.
You'll just answer whatever the puppets happen to say...
Sadece kuklaların sana sorduklarını cevapla.
combining the live figure with the puppets.
canlı bir figürle kuklaları birleştirmek.
Those moments with the puppets are her happiest, I'll venture to say.
Öyle söyleyebilirim ki kuklalarla geçirdiği o dakikalar, onun en mutlu olduğu dakikalardır.
Why do you hide behind those puppets?
- Neden kuklaların arkasına saklanıyorsun?
I am the puppets!
- Ben o kuklalarım.
The Empire needs strong men like you, not puppets.
İmparatorluğun senin gibi güçlü erkeklere ihtiyacı var kuklalara değil.
All of a sudden, you turn around, start writing about your beautiful sister, Eileen... that has a dozen men running after her... and shes got them dangling like puppets on the end of a string... wrapped around her little finger.
Sonra birden, yön değiştirdiniz, güzel kardeşiniz hakkında yazmaya başladınız, Eileen düzinelerce erkek etrafında dolanıyor, ve onları ipin ucundaki kukla gibi oynatıyor. Küçük parmağında döndürüyor.
They make spoons, puppets to be hidden away.
Elleri kaşık yapıyor, oyuncak bebekler yapıyor gizlice.
When I was once a part of a vaudeville act called : "Doctor Speewack and his Puppets."
"Doktor Speewack ve Kuklaları." adlı bir vodvilde oynadığım zamanları hatırlattı bana.
It's all nothing but appearances ; those we think powerful are puppets
Güçlü olduğunu düşündüklerimiz sadece birer kukla.
You don't have to have a Harvard graduation certificate, although it would be good for working in Washington, to know that puppets can't talk.
Washington'da çalışmak için işe yarıyor olsa da kuklaların konuşamayacağını bilmek için Harvard diploması gerekmez.
You want your prisoners to dance out the gates like puppets on a string, with rubber-stamp values impressed by you, with your sense of conformity, your sense of behaviour, even your sense of morality.
Sen mahkûmlarından, senin yapıştırdığın değer yargılarıyla senin uyumlu olma anlayışınla, senin davranış kalıbınla ve hatta senin ahlak anlayışınla ipin uçundaki kuklalar gibi dans etmelerini istiyorsun.
- Can we keep the puppets, Uncle Max? - Yes, can we?
- Kuklalar bizde kalabilir mi Max amca?
You obey your superiors like puppets.
Üstlerinin tam bir kuklasısın.
In fact, Ky and some of the others are, you could say, puppets of the French regime,
Aslında, Ky ve diğer bazıları, Fransız rejiminin kuklasıdır diyebiliriz
He's some kind of voyeur, and we're his puppets... his toys.
O bir çeşit röntgenci, bizse onun kuklaları oyuncaklarıyız.
The Doctor'll be mad when he hears we asked those puppets for help.
Bu kuklalardan yardım istediğimizi duyunca doktor çok kızacak.
- Puppets?
- Kuklalar?
Between the fire and the prisoners, imagine a low wall similar to that little stage on which a puppeteer shows his puppets.
Ateşle mahkumlar arasında alçak bir duvar düşünün. Kuklacıların kuklalarını oynattığı küçük sahneye benzer.
It will be two pounds ten or I confiscate your puppets.
Yarına kadar borcun iki sterlin on peni olacak, yoksa kuklalarına el koyarım.
The communists won't recognise us - they think we're American puppets.
Komünistler bizi tanımıyor. Bizi Amerikan kuklası sanıyorlar.
Puppets... 5,000
Kuklalar. 5,000.
Puppets in a play, a Punch and Judy show.
Oyuncak kuklalar. Punch ve Judy gösterisi.
They're all puppets anyway.
Ne de olsa hepsi birer kukla.
She makes puppets.
Kukla yapıyor.
It's like four petrified images of puppets
Dört tane taş kesilmiş kukla gibi.
Yes, puppets... but they shout eat sweets, faint tell stories fade from grey to blue...
Evet, kuklalar... ama bunlar bağırıyor şeker yiyorlar, bayılıyorlar hikaye anlatıyorlar griden maviye dönüşüyorlar ve kendilerinden geçiyorlar.
Simon, stop playing with those puppets and go and wash your hands.
Simon o kuklayla oynamayı bırak ve ellerini yıka.
Why are there many puppets?
Tüm bu kuklalar da nedir?
Why then are their puppets here?
Ama neden kuklaları burada?
Besides, why're there many puppets of the famous people of the boxers world?
Ayrıca, neden bir çok şöhretli dövüş sanatçısının... kuklaları bu saray maketinin içindedir?
Why does he shrink the famous boxers, turn them into puppets... and place them here?
Neden ünlü savaşçıları küçültüp, onları kuklaya çevirip buraya hapsediyor peki?
They're the puppets of the 12 Flower Servants
Dün gece gördüğümüz 12 saray uşağının kuklaları.
There're different kinds of heroes There will be different kinds of puppets
Çok çeşit kahraman vardır ve bir çok çeşit kukla olacaktır
You're all puppets
Hepiniz kuklasınız
Actually all creatures are puppets
Aslında tüm canlılar kukladır
Men are the puppets of heaven but you're the puppets of men
İnsanlar tanrıların kuklalarıdır Sizde insanların kuklalarısınız
Right We're spellbound and turned into puppets
Evet hepimiz bir büyü altındayız ve kuklalara dönüştürüldük
You're not puppets
Hiç kukla olmadınız aslında
He placed therein puppets of many good boxers
Bir çok ünlü savaşçının kuklasını makete yerleştirdi
We think people are jerks... and can be fooled like puppets
Bize göre insanlar tam bir ahmak... ve kuklalar gibi oynatılabilir
No, no. More of the funny show, the little puppets hitting each other.
O komik gösteriden biraz daha, küçük kuklaların birbirine vurduğu.
A rich circus owner in England is mad about our puppets.
İngiltere'deki zengin bir sirk sahibi kuklalarımız için deli oluyor.
Now they're puppets...
Artık onlar birer kukla.