English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ P ] / Purity

Purity translate Turkish

902 parallel translation
Did the blunt and brazen sun all of a sudden become a moon of purity?
- Yüzsüz Güneş saf Ay gibi mi davranmaya çalışıyor?
It will take some time, but if all humans start over from this level of purity, the world changes for the better.
Zaman alacaktır ama tüm insanlar bu şekilde bir saflık düzeyinde yeniden başlayacaklar ve dünya daha iyi bir yer olacak.
All : I solemnly pledge myself before god and in the presence of this assembly to pass my life in purity and practice my profession faithfully.
Hayatımı saflık içinde yaşayıp mesleğimi dürüstçe yapacağıma Tanrı'nın önünde ve bu meclisin huzurunda ciddiyetle söz veriyorum.
To admit professors from Spain and Italy might corrupt the purity of our teaching.
İspanya ve İtalya'dan profesör atamak eğitimin yozlaşmasına sebep olabilir.
A people that does not protect the purity of its race, goes to seed!
Irkının saflığını korumayan insanlar tohumdan mahrum olurlar!
His enviable reputation for purity of tone and brilliance of technique.
Mükemmel tekniği ve arı notalarıyla kıskanılacak bir üne sahip.
Angel of purity, angel of light!
Arı melek, nurlu melek!
There's a kind of beautiful purity about you, like a statue.
Bir nevi güzel saf bir tarafın var, tıpkı bir heykel gibi.
The cause of this vast purity Must be That men at sea are few and far between
# Bu engin saflığın sebebi # # denizde insanların # # az ve birbirinden uzakta olmaları olmalı. #
Never in my life have I seen such sincerity... such purity, such lightheartedness... and, above all, such serene valor.
Herşeyden önce söylemeliyim ki... böylesine saf böylesine samimi... bir şey görmedim.
With purity in our hearts with right thinking in our minds we arm ourselves with intolerance of all evil.
Kalbimizdeki saflık ve aklımızdaki dürüst düşünceler bizi şeytanın ahlaksızlığından koruyacaktır.
In this room, every moment of his childhood and its stainless purity came back to him.
Bu odada, çocukluk anıları ve çocukluğun saflığı geri dönmüştü.
He longed for the unstained purity of his youth, before he had prayed in a monstrous moment of pride and passion that the painting should bear the burden of the years and of his corruption.
Portrenin yılların yükünü ve acısını yüklenmesi için tutku ve ihtirasla dolu korkunç bir anda dua etmeden önce gençliğin saf güzelliğine sonsuza dek sahip olabilmeyi çok istemişti.
One can really love only in truth and in purity.
Sadece gerçekten hakikate ve saflığa aşıktır.
Wouldn't you infinitely prefer the comparative purity of an old biscuit tin?
Eski bir bisküvi kutusunun sadeliğini tercih etmez miydin kesinlikle?
You've seen pleasure and purity coming together
Zevk ve saflığın bir araya geldiğini gördünüz.
In love and purity.
# Saflığı ve sevgiyi. #
But the head of the FNI had made me promise not to give them anything, to protect the purity of these Indians.
Fakat FNI'nın başı onlara hiçbir şey vermeme konusunda beni ikna etti çünkü Yerlilerin saflığını korumalıydık.
A thought that is dazzling in its purity.
Saflığıyla göz kamaştıran bir şey.
He thought he had me all tied up with his purity.
O saflıkla beni bağladığını düşünmüştü.
And now I give you $ 5,000 of the money that I made... to save him his purity.
Şimdi saflığını koruması için sana kendi kazandığım... 5000 doları veriyorum.
I know that your purity and innocence could save me... but I don't dare involve you in a tragic destiny.
Saf ve suçsuz oluşunun beni kurtarabileceğini biliyorum... fakat seni trajik bir kaderin içine sokmaya cesaret edemem.
And I believed I'd be saved by her purity.
ve onun saf ve temiz oluşunun beni kurtaracağına inanmıştım.
Wearing that tiara and veil, symbols of purity... so white and transparent that one can look into your immaculate soul.
Bu duvak ve peçeyi giymek saflığının sembolleri... o kadar beyaz ve ince ki insan kusursuz ve temiz ruhunu görebiliyor.
There's a beautiful purity about you like a statue to be worshipped.
Sende güzel bir saflık var. Tapılacak bir heykel gibi.
The purity of white will cool the blush of your cheek.
Beyazın saflığı... yanaklarının allığını azaltır.
They never asked for purity before.
Daha önce hiç gerçeğini aramadılar.
I know your act, its purity, its perfection.
Gösterini biliyorum, gerçekliğini, mükemmelliğini.
I'm up to here with your words about a two act, a triple and its purity.
Ben buraya kadar senin iki kişilik gösteri, üçlü salto ve onların saflığı hakkında söylediklerinle geldim.
But when we're faced with purity and innocence... the cynical mask drops off... and all that is best in us awakens.
Fakat karşımızda saflık ve masumiyet bulunca alaycı maskemiz düştü ve en güzeli de kendimize geldik.
There's a rumor she's starting a purity campaign against our kind of people inside a police station.
Bir polis karakolunda bizim gibilere karşı temizlik kampanyası başlattığına ilişkin bir söylenti var.
The purity of the architecture.
Mimarînin saflığı!
Deserting the ranks of the invader doesn't prove the purity of your ideals.
Ama işgalcilerin saflarından kaçıyor olman ideallerinin masumiyetini kanıtlamaz.
Been testing the purity in percentage of the ore.
Maden cevherinin saflık derecesini test ediyordum.
I propose that you go up to Earth and corrupt this girl from her virginity, her purity and her faith in love.
Sana dünyaya gidip, bu kızın bekaretini, saflığını ve aşka olan güvenini ifsat etmeni öneriyorum.
A Mediterranean liveliness in his tone purity and moderation in order to inspire confidence.
Güven telkin etmek üzere, sesinde bir Akdeniz canlılığı, nezaket ve ılımlılık olacak.
There is the purity that was Greece!
İşte Yunanistan'a özgü masumiyet!
He takes the cross, perhaps a symbol of the purity he has destroyed.
Saflığını yok etmiş olmanın simgesi olarak, haçı almış
You have too great a respect for the purity of womankind.
Kadın milletinin saflığına duyduğun saygı çok fazla.
It must be tantalizing to be surrounded by so much purity.
Bu kadar çok saflıkla çevrili olmak kışkırtıcı olmalı.
And what you need is honesty, purity.
Ve sana lazım olan şey dürüstlük ile saflık.
He was moved by her purity of soul.
Bu kadının kişiliğinden çok etkilenmişti.
Who says purity and politics don't go together?
Hayır efendim, bu körfez. Hangi körfez?
- Something about her, purity, innocence, honour.
- Onun için denilebilecekler saflık, masumiyet ve onur.
An offer of purity?
Arınma mı sunuyor?
Let's say you are purity itself.
Diyelim ki sen masumiyeti, doğallığı temsil ediyorsun.
"It's time to set all the symbols aside, the echoing of purity, innocence, escape."
"Saflığın, masumluğun, kaçışın yankısı olan simgeleri bir yana koyma zamanı"
Everybody has his little purity crisis there.
Orada herkes saflık krizine tutuluyor.
In peace, in freedom from fear, and in true health, through the purity of our natural fluids. "
"Tanrının izniyle, biz yeneceğiz. Barışta, korkusuzca, ve sağlıkla, damarlarımızdaki temiz kanımız vasıtasıyla."
Purity of essence.
Var olmanın saflığı.
Peace on Earth or purity of essence.
Yeryüzünde barış yada varolmanın saflığı gibi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]