Qed translate Turkish
34 parallel translation
QED, he punishes himself.
Uzun lafın kısası, kendisini cezalandırıyor.
QED, Erskine can do no wrong.
Bütün kozlar Erskine'nin elinde.
If they are separated, the men from the women, QED, no babies.
Erkekler ve kadınlar ayrılırlarsa, alın size çözüm. Bebek olmaz.
- QED pacemakers. - You're spooky sometimes.
Bazen ürkütücü olabiliyorsun.
- QED.
- OKİ.
QED, it must be better.
Kesinlikle daha iyi olmalı.
"Never" beats "rarely." QED, I win.
Nadiren bile vermez. İşte cevap, kazandım.
They called their unification project quantum electrodynamics or QED.
Bütünleştirme projelerini "Kuantum Elektrodinamiği" veya "KED" diye adlandırdılar.
So what does QED actually say?
Peki, "KED" hakikatte ne der?
QED.
QED. ( Quod erat demonstrandum. )
Once completed, the QED will give us life-and-death power over the entire planet.
Tamamlandığında KÖC bize bütün gezegen üzerinde yaşam ve ölüm gücü verecek.
You never had any intention of using the QED for blackmail.
KÖC'ü şantaj için kullanmaya hiç niyetin yoktu değil mi?
The QED is nearly complete.
KÖC neredeyse tamamlandı.
The QED is armed now.
KÖC faal halde.
- He's taken the QED to Earth Prime.
KÖC'ü Asıl Dünya'ya götürdü.
- Fine, but we need to talk about the QED.
Sadece çarptığım anda 8 numaralı topun...
- I'm not sure. It's highly theoretical, but I'm...
- Anlıyorum ama QED hakkında konuşmamız gerek.
- The q.E.D.
- QED'in hakkında.
On the phone call, you said you were close
Telefonda QED'yi çözmeye yakın...
Well, I said "the Q.E.D."
Telefonda "QED'nin hakkında" dedim.
What would give people hope is if Simon and I could crack this q. E.D. Technology.
İnsanlara umut verecek şey Simon ve benim bu QED teknolojisini çözmemiz olur.
You're here for one reason and one reason only- - to work on the q.E.D. Your volunteering here is starting to feel a little convenient.
Tek bir şey için buradasın. QED üzerinde çalışmak için. Burada gönüllü olman biraz işe yarar hale gelmeye başladı.
He's gone underground and taken that QED ring with him.
Yer yarıldı ve K.E.C yüzüğü ile birlikte içine girdi adam.
This equation somehow links the Q.E.D., the blueprints and the flash-forward all together.
Bu denklem bir şekilde QED, taslaklar ve zamanda sıçramayı birbirine bağlıyor.
QED, fear causes pain.
Lafın kısası, korku acıya neden olur.
QED, case closed.
Lafın kısası, konu kapanmıştır.
Detective, it was my job to prevent her murder. Ipso facto, QED, I am not her killer.
Dedektif bakın, benim görevim cinayeti engellemekti.
"Henry Morgan, QED" Shouldn't it say M.D.? Q.E.D...
"Henry Morgan, Q.E.D." M.D. yazması gerekmiyor mu?
And since Prospero's looking to rebuild his magical staff... QED.
Prospero da kendine yeni bir asâ yaratmak istediğine göre aradığı şey tam da bu.
We're heading in the same direction. QED.
Aynı yöne gidiyoruz, tam istediğim gibi.
Again with the QED.
Yine mi aynı şey?
One point of proof does not a QED make.
Tek kanıt yeterli değidi.
QED.
O sırada ayakkabısının bağcığı pervaneye takıldı.
i thought q.e.d. meant quantum electrodynamics.
QED'in Kuantum Elektrodinamiği olduğunu sanmıştım.