Quaalude translate Turkish
45 parallel translation
Why don't you have a Quaalude here. Relax!
Al şu yatıştırıcıyı da sakinleş.
Pocketful of Quaaludes.
Bol bol Quaalude.
Wakes up with a Quaalude...
- Uyanır uyanmaz hap alıyor.
Another Quaalude, she gonna love me again.
Bir iki hap aldı mı bana olan aşkı yine depreşir.
Oh, gee, two on a Quaalude. That's bad luck.
Bir hapı iki kişi paylaşmak şanssızlık getirir.
Have a Quaalude.
Bir metakualon al.
Some smack? Ludes?
Eroin mi? "Quaalude mi?"
He took about 1600 Quaaludes.
1600 tane falan Quaalude yutmuş olmalı.
You want a Quaalude?
Quaalude ister misin?
Another Quaalude, she'll love me in the morning.
Uykusuz gecelerin sabahında seversin...
I chipped my tooth on a Quaalude.
- Dişimi kırmıştım.
Please, more Quaaludes from the hospital.
Hastaneden "Katie" veya "Quaalude" ister misin?
I smoked a titibet, and I had a Quaalude and suddenly I'm in fishnets singing show tunes.
Titibet içip, üstüne bir de Quaqualude almıştım. Sonra kendimi kadın çorapları içinde buluverdim.
Who hid the Quaaludes from me?
Quaalude'ları benden kim sakladı?
All she left was her Quaaludes.
Geriye sadece Quaalude haplarını bıraktı.
My wife's had an accident with some Quaaludes.
Karım yanlışlıkla Quaalude içmiş.
The Quaaludes incident?
Quaalude olayı mı?
ALAN : I took a Quaalude once in college
Üniversitedeyken bir ara sakinleştirici kullanmıştım.
The only reason to spend a night in a limo is if the drummer in your prom band dropped a Quaalude in your Fresca
Bir geceyi limuzinde geçirmenin tek nedeni balo grubundaki davulcu senin Fresca'nın üzerine Quaalude düşürmesidir. Bak, anlıyoruz.
If I slip him a quaalude, he'll like whatever I get him.
Eğer ona ilaç verirsem ne alırsam alayım beğenecektir.
That was not a Quaalude you gave me.
Bana verdiğin kafa yapıcı değildi.
I said it was like a Quaalude.
Sana kafa yapıcı gibi demiştim.
Placidyls, Seconals, Guinals, Dexedrines, Quaaludes.
Placidyl, Seconal, Guinal, Dexedrine, Quaalude
I have in my hands the last pharmaceutical Quaalude on Earth.
Elimde tuttuğum dünyadaki son Quaalude.
I think you've reinvented the Quaalude.
Sanırım Quaalude *'u tekrar yarattın.
Not since I took four Quaaludes and forgot I fucked Chantal Lautenberg. Why?
Dört Quaalude alıp Chantal Lautenberg'i becerdiğimi unuttuğumdan beri yok.
I just wish I had a fucking Quaalude.
Şu anda kahrolası bir sakinleştirici hap almış olmak isterdim.
- Ok, that was - - In your truck, while we were drinking, and on quaaludes.
Pikabındaydık, içmiştik ve Quaalude almıştık.
Then I'm like, "Bertie, take a Quaalude," you know what I mean?
sonra ben de dedim ki "Bertie bir sakinleştirici içsene", anladın mı?
Quaalude?
Quaalude?
He had given her champagne and a quaalude.
Ona şampanya ve uyuşturucu vermişti.
I look like a Quaalude dealer.
Yakışmış dostum!
He'd become the Quaalude King of Bayside.
Bayside'ın Qualude kralı oldu.
When it comes to quaalude, the lemon 714 was the holygrail.
Yatıştırıcı haplar arasında Limon 714 kutsal kaseydi. - İnanabiliyor musun?
Quaaludes, anything-barbital.
Quaalude, barbital olsun yeter.
Quaaludes.
Quaalude.
Here, take a Quaalude.
İşte, al bakalım bir hap.
Tonight we have a locally produced Sonoma Kush which pairs very well with a lovely 1978 Quaalude.
Bu akşamki menümüzde, süper 1978 Quaalude ile birlikte bir çift yerel üretim Sonoma Kush'umuz var.
It's a Mexican quaalude.
Sakinleştirici.
Yeah, I'm going to need a drink or something, or a Valium, or a quaalude, or maybe a brick.
Evet, içkiye ihtiyacım var ya da başka bir şey, ya da Valium... ya da quaalude, ya da bir karton sigara...
No, it's a Quaalude.
Hayır, bu bir Quaalude.
I'd trade a kidney for a cup o'joe and a quaalude.
Ben bir böbrek takas olur Kupa o'joe ve iki hap.
I kept a well-stocked bar, I tossed you a couple of Quaalude's, and you lived with me for two years rent-free.
İyi stoklanmış bir bar havada uçuşan sakinleştiriciler ve iki yıl kira ödemeden bedava yaşam.
- Well, this is either a quaalude or a cat euthanasia pill.
Bu ya sedatif ya da kediler için ötenazi hapı.