Quail translate Turkish
337 parallel translation
A quail may be small, but it's still a bird.
Bıldırcın küçük olabilir, ama yine de bir kuştur.
These cattle ain't quail. They can't fly up there.
Bunlar bıldırcın sürüsü değiller sonuçta.
- Good morning, Mrs Quail.
- Günaydın, Bayan Bıldırcın.
- Pratt, Ale and Quail.
- Pratt, Ale ve Quail.
- We're just goin'to Savannah to shoot quail.
- Bıldırcın avlamaya Savannah'a gidiyoruz.
- This is Mr. Osmond, president of the Ale and Quail Club.
- Bu Bay Osmond, Bira ve Bıldırcın kulübümüzün başkanı.
Herr Standarten Fuhrer... during the time of the assassination of his Excellency... the late Reich Protector... at that very time, I was having lunch at the Golden Quail...
Herr Standarten Fuhrer... Majestelerinin merhum Reich Koruyucusu'nun... cinayeti esnasında... tam o sırada, Golden Quail'de öğlen yemeğindeydim.
I told you, in the Golden Quail, eating. And after lunch I had a business... conference with Mr. Tomas Pulta, the bearing manufacturer.
Size söyledim, Golden Quail, yemek yiyordum.
And then two of Gruber's men came to escort me to the Golden Quail.
Sonra beni Golden Quail'e götürmek için Gruber'in iki adamı geldi.
Before the quail - the first of the season?
Bıldırcından önce mi? Yılın ilk bıldırcınları.
Surely not before the quail, sir thomas.
Kesinlikle bıldırcından önce değil Sir Thomas.
I never could resist lady agatha's quail.
Lady Agatha'nın bıldırcınlarına asla dayanamam.
- And they bring this quail out.
- Sonra o pilici ortaya çıkardılar.
A road of shifting sands and bruising rocks of quail that scoot through clumps of cactus and doves that rise in soft, whirring clouds.
Kaygan kumla ve arabanıza zarar veren taşlarla kaplıdır kaktüsler arasında kaçışan bıldırcınlar ve bir bulut misali kumrular yükselir.
Look at the quail.
Bıldırcına bakın.
I've got those yellowstain blues down from my head to my shoes you should see strong men quail if he should spy a shirt-tail...
- Devam et. Tepeden tırnağa kadar denize o sarı ikaz işaretini bırakırım Ama gömleği sarkan birini görürsem herşeyin acısını ondan çıkarırım...
This is a turkey, inside it a duck, inside which is a quail with Parma ham.
Hindi, Gine Tavuğu, Bıldırcın ile dolduruldu.
These are quail eggs.
Bunlar bıldırcın yumurtası.
* Some men are good at hunting quail *
* Bazı erkekler bıldırcın avlamakta iyidir.
That little quail of yours has a natural preference for men instead of...
Senin küçük bıldırcının doğal tercihinin erkeklerden yana olup da...
ducks, green sparrows, flamingos, quail, and storks.
Ördeklerin, serçelerin, Anka kuşunun, bıldırcının ve leyleklerin sesleri de.
You just might be the quail he'll tail
Belki de sensin bıldırcın, peşinden geldiği.
Breast of quail, dove thighs, that sort of thing.
Sülün göğsü, güvercin kanadı, o türden şeyler.
Where'd you get quail this time of year?
Yılın bu zamanında bıldırcını nereden buldunuz?
Quail with... grapes.
Üzümlü bıldırcın.
They will quail at the sight
Onlar korkacaklardır
The quail for you, the rooster for me.
Sizin için bıldırcın, ve benim için de horoz.
The other is eating roast quail in a sauce.
Diğeri soslu kızarmış bıldırcın yiyor.
- Except young flying quail.
- Uçan genç bıldırcınlar hariç.
I have shot grouse in Scotland and quail in North Carolina.
İskoçya'da kaz, Carolina'da bıldırcın avladım.
* Heed the curves, the fills, the tunnels * Never falter, never quail
* kavislere, tümseklere, tünellere * aldırmadan, korkmadan gideriz.
Never quail.
Korkmadan!
Cottonwoods, live oaks wild horses antelope lots of quail.
Çinarlar, meseler vahsi atlar karacalar bildircinlar.
I'll stick with the quail's eyeballs.
Ben bıldırcın gözüne devam edeceğim.
It's time to find ourselves a little French quail.
Fransız bıldırcını bulmanın zamanı geldi.
No, I - I think I'll have the Cailles aux Raisin, the quail.
Hayır, Ben... sanırım Cailles aux Raisin alacağım, bıldırcın.
- A quail, perhaps?
- Peki şu küçüklerden?
Quail's eggs.
Bıldırcın yumurtası.
- Those are quail eggs. Aren't they good?
- Onlar bıIdırcın yumurtası.
- The quail is responsible for the eggs?
- Yumurtalardan da bıIdırcınlar mı sorumlu?
I got the cold quail with pesto and cubed goat's cheese.
Kuşbaşı keçi peynirli ve pesto soslu bıldırcın aldım.
You get a dying quail.
Ve bıldırcın öldüren atışlar yaparsın.
Just one more dying quail a week... and you're in Yankee Stadium.
Haftada bir bıldırcın öldüren atışlar... Ve sen Yankee Stadı'ndasındır.
Sort of like a bird dog flushing quail.
Av köpeğinin bıldırcını kıstırması gibi bir şey.
Hundred ducks, hundred quail.
Yüzlerce ördek, yüzlerce bıldırcın.
Check out the mature quail heading over.
Flash, buraya gelen şu olgun bıldırcına bak.
Quail, trout, ham... Anything.
O zaman yelve kuşu, alabalık, jambon ya da herneyse.
Mmmm, sea urchin and quail egg.
Mmmm, deniz kestanesi ve bıldırcın yumurtası.
- I recommend the raw quail egg.
- Ben çiğ bıldırcın yumurtasını öneririm.
'Quail in rose petal sauce
'gül yaprağı soslu bıldırcın'
- Quail.
- Bıldırcın.