English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Q ] / Quantify

Quantify translate Turkish

87 parallel translation
Dr. Berger, could you design a test to quantify these apparent memory losses?
Dr. Berger, bu hafıza kayıplarını ölçmek için bir test hazırlar mısınız?
It is theoretically possible that this procedure diminished the subjects'need for sleep but I can neither quantify nor substantiate its success without further evidence.
Teorik olarak, gerçekleştirilen bu ameliyat sonrası, kişinin uyku ihtiyacının azalması mümkün,... ama deneyin başarısını, başka deliller olmadan ne ölçebilir ne de kanıtlayabilirim.
You're looking for a clean "yes" so you can identify, quantify, organise a concept of evil.
Açık bir "evet" bekliyordun demek. Böylece kötülüğün kimliğini, sayısını belirleyip, ortaya çıkaracaksın.
I'm gonna have to quantify the 7-F reading on this and that'd run it through with the surface-gravity viscosity.
Bundaki 7-F ölçümüne bir bakmalıyım. Bu yüzey ağırlık akışmazlığı ile yapılabilir.
Can you quantify filth?
Ahlaksızlığın tanımını yapabilir misiniz, Sayın Yargıç?
Time of death is notoriously hard to quantify.
Ölüm zamanını belirlemek çok zor.
HOW DO YOU QUANTIFY THE SPIRITUAL?
Manevi olarak nasıl ölçersin peki?
Still unknown, quantify'disappeared'.
Halen bilinmiyor.'Kayboldu'yu açıkla.
And, like marriage, a friendship can be very difficult to quantify.
Ve, evlilik gibi, arkadaşlığın da ölçülmesi çok zor olabilir.
Difficult to quantify.
Ölçmek çok zor.
And the nature of these crimes, they're-they're notoriously hard to quantify... in any kind of rigorous scientific level, as Agent Scully will tell you.
Suçların niteliğine gelince bilimsel açıdan bir sınıflama yapmak... çok zor. Bunu Ajan Scully'de onaylayacaktır.
- Harassment is hard to quantify.
- Tacizleri ölçmek çok zordur.
I think I can quantify what feels right about a particular pitch.
Sanırım doğru bir vuruşla ilgili hislerimi sayıya dökebilirim.
I don't know if you can quantify... the effect that would have on a ten-year-old girl.
Ölçebilir misiniz bilmiyorum... bunun on yaşında bir kız çocuğuna yapacağı etkiyi.
It's hard to quantify that.
Bunu sayısallaştırmak çok zor.
Quantify instinct.
- İçgüdüyü tanımla.
He wants to quantify how much it rubs off, how much it affects me.
Beni ne kadar zorlarsa o kadar sarsılacağımı düşünüyor. Bu etki gözlemlenebilir mi? Bu etki ölçülebilir mi?
Basically quantify, if I can, the various choices you face... their respective consequences.
Basitçe, eğer yapabilirsem, önünüzdeki değişik seçeneklerle yüzleşeceksiniz... ve bunların sonuçlarıyla.
I'm using Principle Components Analysis and I'm inputting 600 variables to quantify 5,000 fires to create a database that links the fires to the people that set them.
Bileşenler Analizi yöntemini kullanıyorum ve sisteme 600 değişkenle 5,000 yangın ekliyorum. İnsanların başlattığı yangınları ayırabilmek için.
But how do I quantify that?
Ama bu yeterli mi?
He won't quantify it.
Ölçüsünü söylemedi.
See if there's some manisfestation of all this that we can identify and quantify.
Bunları tanımlamamıza yardımı olacak bir belirti var mı bakarız.
Youngest in the firm's history - i know your need to quantify.
Şirket geçmişinin en genç ortağı.
And I'm wondering, how do you quantify this state of grace you so vividly describe in the book?
Ve merak ediyordum da, Güzelliğin görkemini nasıl ölçersin Hani kitabında anlattığın?
But my cognitive emergence studies have taught me that it's difficult, but not entirely impossible, to quantify the variables that describe existing human consciousness.
Ama bilişsel yaklaşım çalışmalarımdan öğrendiğim kadarıyla anlık insan bilinçliliğini tanımlayan değişkenleri belirlemek zordur, ama olanaksız değildir.
We're trying to quantify a serial killer's emotional attachment to the houses he commits murders in.
Seri katilin cinayet işlediği evlerle olan duygusal bağını nicelemeye çalışıyoruz.
Don, I am appreciative of your talents, and although that cannot be measured, I have made an effort to quantify.
Don, değerin ve yeteneklerin, ölçülemez biliyorum ama, ben bir değer biçmeye çalıştım.
I have made an effort to quantify.
Ben bir değer biçmeye çalıştım.
In fact, it's conceivable that, were we to measure and quantify each of these forces, we could use the end position of the gum balls to completely reconstruct the original gum ball machine with each gum ball placed exactly where it started.
Aslında, bu kuvvetlerin her birini ölçmek ve sayısallaştırmak mümkündür. Her bir sakız topunun son konumunu kullanarak her bir sakız topunun ilk harekete başladığı yeri bulabilir ve sakız topu makinesinin orijinal halini yeniden inşa edebiliriz.
It's my job to quantify people's lives and decide if they deserve a new organ.
İşim insanların hayatlarına değer biçip yeni bir organ hak edip etmediklerine karar vermek.
That's something no accountant can quantify.
Hiçbir muhasebeci, bunu hesaplayamaz.
Don't you dare quantify my loss.
Benim kaybımı ölçmeye cüret etme.
Not as cruel as what you did, but no need to quantify your sister's pain.
Senin yaptığın kadar acımasız olmazdı ama, kardeşinin yarasını deşmeye gerek yok.
Let me quantify that.
Şöyle açıklayayım.
It's hard to quantify the power of this island.
Bu adanın gücünü ölçmek zor.
I'm trying to quantify how helpless this one feels and why more today than yesterday.
Ne kadar aciz hissettiğini ölçmeye ve neden her gün arttığını anlamaya çalışıyorum.
How can you quantify a family's love for one another?
Bir ailenin birisine duyduğu sevgiyi nasıl ölçersiniz?
- Not telling me Booth was alive. You wanted to quantify our reactions for your own research.
Booth'un yaşadığını bana söylememen araştırman için tepkimizi ölçmeydi.
And Iíd quite like to try to quantify that, to actively research about it, actually test people with statements about their favourite football team, or their favourite piece of music or something, and see how far you can go, before they take offense, compared to Ö well, is
Ve araştırıyorum da. İnsanları tuttukları takım, sevdikleri müzik parçası gibi şeyler üzerine söylenmiş sözleri kullanarak test ediyorum. Onları rencide etmeden ne kadar ileri gidilebileceğine bakıyorum.
- To collate and quantify the data, we're talking months now, not years.
Verileri ölçüp harmanlarsak yıllar olmasa da aylar sürebilir.
I mean, physical events can occur which are beyond our current ability to explain or quantify.
Fiziksel olaylar, açıklama veya ölçme yetimizi aşacak şekilde meydana gelebilir.
And if you can't quantify or prove that something exists, well, in my mind, it doesn't.
Ve eğer bir şeyin varlığını kanıtlayamıyorsam o şey benim için yoktur.
Chief Pope asked that I quantify the amount of cash stolen from several unidentified businesses as a proportion of their yearly income. - And I found some glaring discrepancies.
Şef Pope benden tanımsız işyerlerinden çalınan nakit miktarının yıllık gelirlerine oranını belirlememi istedi ve bende bir takım göze çarpan tutarsızlıklar buldum.
We can't quantify or rely on our emotions.
Ölçemediğimiz duygularımıza güvenemeyiz.
It also allows us to see or define and quantify things that aren't readily observable.
Gözle görülemeyen şeyler görmemizi tanımlamamızı ve ölçmemizi sağlar.
You seek to quantify a single individual in some elegant, mathematical pattern.
Tek bir kişiyi düzenli bir matematiksel kalıpta ölçmeye çalışıyorsun.
- I agree. That statement is impossible to quantify since there are no other agents partnered with forensic anthropologists, let alone one with my abilities.
Bu adamın değerlendirilmesi imkansız, katılıyorum çünkü benim yeteneklerime sahip bir adli antropologla birlikte çalışan başka ajan yok.
- I can't quantify it.
- Kesin rakam veremem.
See, what we're trying to do here, under the most stringent conditions ever applied, is to quantify one human being's psychic ability to read another.
İzle, burada yapmaya çalıştığımız, en zor koşullar altında, bir insanın psişik yeteneğinin diğerni okuma düzeyini belirlemek.
When it comes down to it, research is just trying to quantify the complications of the puzzle. - You help people, you save lives and stuff.
- İnsanların hayatını kurtarıyorsun.
Yeah, you know, quantify in minutes.
Mesela kaç dakika?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]