English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Q ] / Quivered

Quivered translate Turkish

20 parallel translation
The hair at his nape moved. His wrinkles quivered His face brightened
Ensesindeki tüyler diken diken oldu, kırışıkları titredi, yüzüne can geldi.
I do not intend to join that long list of queens who have quivered happily at being summoned by Lord Antony.
Lord Antony tarafından çağrılıp da sevinçten titreyen kraliçelerin listesine eklenmeye hiç niyetim yok.
"Our bright sun " was walking back up your quivering life "to show you it quivered..."
"Bizim parlak güneşimiz, titrediğini göstermek için o titrek yaşamına geri dönecek."
She quivered and, while assistants were knocking on the door, they slipped to the ground, taking their clothes off, breathless, anxious, each wanting to hide in the other as if their desire to enjoy was stolen by someone else.
- Klamm. Bay Klamm'a, işe alınmamdan ve gösterdiği yakınlıktan dolayı... teşekkürlerimi ilet. Henüz burada kendimi göstermemiş olsam da... bunu takdir ediyorum.
Their thighs quivered.
Tek bir bakışla, kalpleri konuştu, butları titredi.
She quivered.
- Kadın titredi.
Confronted with the red breath of the Dragon of the forest humans quivered.
Ormanın ejderi aydan indi.
Its lipless mouth quivered and slathered, and snakelike tentacles writhed as the clumsy body heaved and pulsated.
Dudaksız ağzı titredi ve açıldı, yılanımsı dokungaçları kıvrılmaya başladı, vücudu şişip şişip iniyordu...
Those quivered pulsating monster or whatever it is can hardly move.
Bu yaratıklar ya da her ne iseler ağır hareket ediyorlar.
" Little Humpback quivered.
" Küçük Kambur ürperdi.
"Advancing gently forward over my breast, came almost up to my chin, and bending my eyes downwards as much as I could, I quivered."
"İleriki yıllarda göğsümü geçip neredeyse çeneme gelecek ve gözlerimi elimden geldiğince aşağıya eğdirecek, ürperdim."
Juan Cala de Mercues quivered as his loins swelled. "
"Juan Cala de Mercues, pantolonundaki kabarmayla titredi."
My heart quivered in terror,
Kalbim dehşet içinde titredi..
When I came to that realization, I quivered.
Bunu fark ettiğim anda, içim ürperdi.
Which leaves only one housemate, who has not yet quivered under the scrutiny of this great analytical mind.
Geriye sadece, henüz inceleme altına alınmayan tek bir kişi kaldı bu büyük zihnin henüz incelemediği.
And her lip quivered and, I just...
Bir de dudakları falan titredi. Ne bileyim...
And I'm sorry my lip quivered. - No, it's...
Dudağım sarktığı için üzgünüm.
I led the foray when the enemies were at the gate while your grandson, the king, quivered in fear behind the walls.
Düşman kapıya dayandığında saldırıyı ben yönettim. Bu sırada kral olan torunun korkup saraya kaçtı.
The only place we'll be safe from Emma and her quivered friend.
Emma'dan ve oklu arkadaşından güvende olabileceğimiz tek yere.
- Quivered!
- Titredi mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]