Quota translate Turkish
480 parallel translation
I, a shock worker from pit # 9, promise to exceed the quota this year and to deliver 28 000 tons!
Maden ocağında komünist bir işçiyim # 9 Söz verdim. bu yıl ki kotam olan 28000 tonu aşmaya!
The boiler house will meet the quota of the Plan's decisive year.
Planın belirleyici yılında Kazan daireleri kotalarla tanıştı.
Why, then you could get a quota number, and you could stay here.
Böylece vatandaşlık numarası alırsın ve burada kalırsın.
The previously announced emergency production quota increase will begin on the first of next month.
Daha önceden duyurulan acil durum üretim kotalarının artırılması gelecek ayın başında başlayacak.
The quota increases will be as follows :
Kota artışları şu şekilde olacak :
It's about the production quota increases.
Üretim kota artışlarıyla ilgili.
Your quota increase is only half theirs.
Sizin kotanız onlarınkinin yarısı kadar.
You women seem unhappy about the quota increase.
Siz kadınlar kota artışından memnun olmamışa benziyorsunuz.
We insisted on this quota.
Bu kotada ısrarcıyız.
I considered asking you to come home to look after her, but with your production quota increase underway and in light of your responsibilities as group leader, I can't ask you to do that.
Senden annene bakmak için eve dönmeyi düşünmeyi istiyorum ama üretim kotan artış yolundaysa ve ekip şefi olarak sorumlulukların artıyorsa senden böyle bir şey isteyemem.
Please, until the quota increase ends or Suzumura and Yamazaki come back, don't tell anyone.
Lütfen kota artırımı bitene kadar veya Suzumura ile Yamazaki dönene kadar kimseye bir şey söyleme.
They insisted on the quota.
Kotada ısrarcılar.
Promise not to tell until the emergency quota period ends.
Acil kontenjan sınırı dolana kadar söylemeyin ne olur.
The emergency quota will end soon, won't it?
Acil durum kotası yakında dolacak değil mi?
She did her quota for today and still plans to check all the lenses made in the last two days.
Kotasını doldurduğu halde son iki günde üretilmiş tüm lensleri kontrol etmeyi planlıyor.
EMERGENCY PRODUCTION QUOTA - 15 DAYS LEFT.
ACİL DURUM ÜRETİM KOTASI 15 GÜN KALDI.
Every outfit around about here is sending in a quota.
Bu civardaki her çiftlik belli sayıda asker gönderiyor.
He's given us a quota.
Bize bir kota verdi.
We'd be very happy to pay you a bonus for all you'd allow us over the quota.
Kotayı aşmamıza izin verirseniz prim ödemekten mutluluk duyarız.
In other words, no quota, no restrictions?
Başka deyişle, kota ve kısıtlama yok mu?
- No quota, no restrictions.
- Kota yok, kısıtlama yok.
This is my quota.
Benim kotam bu.
When he has all the souls he needs and has filled his quota we'll all be ferried to...
İhtiyacı olan tüm ruhları alıp kotasını doldurduğunda bizi alıp götürecek...
And when I fill my quota, I send a boatload home.
Kotamı doldurduğumda, eve bir gemi dolusu yollarım.
That's okay. I'm in the mood where you can make more than your usual quota of mistakes.
Bugün her zamanki hata kotasını aşmanıza... izin verebilirim.
I've had my quota.
Kontenjanı doldurdum.
The city states have sent their quota in men and arms.
Site devletleri asker ve silah olarak paylarına düşenleri gönderdiler.
I decided to alter the work quota of our men.
Adamlarımızın iş kotalarını değiştirmeye karar verdim.
We must fix the daily work quota for your men.
Adamlarınız için günlük iş kotası tayin etmeliyiz.
I had an extermination quota of 1500 people a day. Jews, Poles, Russians, French.
Günlük 1500 kişilik imha kotam vardı
Those of you who top your quota will be amply rewarded.
Kotasına erişen adamlar bolca ödüllendirilecek.
Any salesman who goes over his quota gets a holiday here.
Kotayı aşan her satıcı burada tatil kazanacak.
He'll get his quota of killing, if you're lucky to win.
Eğer kazanacak kadar şanslıysan, ölüm hakkını yarın alacak.
I was flown in last night under embassy quota.
Dün gece, elçilik kontenjanı altında uçtum.
Captain Bligh had doubled our quota, thinking to please the West Indies Company and make amends for his tardiness.
"Kaptan Bligh kotamızı ikiye katlamıştı..." "Batı Hindistan Şirketi'ni mutlu etmek için..." "... ve yavaşlığını telafi etmek için. "
I've done my quota of murders today.
Bugünkü cinayet listemi tamamladım.
They insist we take a quota of trainee nurses.
Hemşireleri burada eğitmemizde kararlılar. Boşver.
As from 0900 tomorrow, we are to receive a total quota of 60,000 evacuees in five priority classes.
Yarın saat 09 : 00 itibari ile, öncelikli beş sınıfta bulunanlardan oluşan... 60,000 kişilik tahliye grubu... oluşturulacaktır.
One of our disintegration chambers has been eliminated, and we have already fallen far behind in our quota.
Dezentegrasyon dairelerimizden biri yok edildi, kotamızın çok altına düştük.
Our quota is short by several thousand. They accuse us of reneging on the treaty.
Bizi, anlaşmaya uymamakla suçluyorlar.
But the quota system's been abolished.
Ama kontenjan kaldırıldı. Sen yaptın.
All the other industrialists have paid their quota...
Diğer sanayicilerin hepsi de paylarını ödedi...
But the poor harvests continue and they can neither meet their rice quota nor raise the money to pay the fine.
Ama hasat kötü gidiyor ve çiftçiler ne pirinç kotasını karşılayabilirler ne de para cezasını ödeyebilirler.
And then we pledged to raise a hundred pounds above our quota in this year's Red Cross drive.
Ve sonra bu yılın Kızıl Haç koşusu için kotamızın üzerinde yüz sterlin arttırmağa söz verdik.
The rest of my careerdedicated to arguing about the cod quota.
Kalan iş hayatımı balık kotası tartışmalarıyla geçiririm.
In Moscow on a quota, just like us.
Doğru, sadece kibar.
Nobody talks about it, but there's a quota system.
Kimse söylemiyor ama kontenjanlar var.
We're over our quota.
Hakkımızı doldurduk.
They took my quota for the factory. They confiscated all we owned, and denounced us in the newspapers.
Elimizdeki her şeye el koydular ve gazetede bizi ifşa ettiler.
If I join forces with him, I won't have to worry about that damn quota.
Gücümü onunla birleştirirsem, lanet olası hissemi de düşünmek zorunda kalmayacağım.
I've got a quota to meet.
Yakalamam gereken bir üretim hedefi var.