English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ R ] / Rack

Rack translate Turkish

2,166 parallel translation
You're the one who was all, "Meet me at The Rack, we need some quality..."
"Benimle kafede buluş" diyen sendin.
Am I supposed to ignore that the two of you were huddled up at The Rack?
İkinizin kafede birbirinize sokulduğunuzu göz ardı mı etmeliyim?
Here at The Rack.
Burada, kafede.
The Rack?
Kafede?
So how did it go at The Rack?
Kafede işler nasıl gitti?
Instead, he spent the whole hour talking to my rack and informed me the reason every guy I meet wants to bang me is'cause of my job.
O ise tüm vakti g.Tüm hakkında konuşarak geçirdi. Ve bana çıktığım her adamın beni Becermeye çalışmasının asıl sebebinin işimden kaynaklandığını söyledi.
Your size is on that rack.
- Senin ölçün o rafta.
He loves your rack, you syphilitic slut.
Memelerini seviyor, soğuk nevale!
He loves your rack, not you.
"Memelerini seviyor, seni değil."
Nice rack radar.
Koca meme alarmı iş başında!
Saul, she cooked a rack of lamb.
Saul, otlu kuzu pişirmiş.
Yeah, justin getting a mortgage, that would be a rack of lamb.
Evet, otlu kuzunun sebebi Justin'in mortgage almasıdır.
- Okay, rack of lamb, everyone.
- Evet, millet, işte otlu kuzu.
- See, what'd I tell you? Rack of lamb.
- Bakın işte.Otlu kuzu, demiştim.
Did I mention it has a rear-mounted rotisserie rack?
Arka tarafında, yedek şiş rafı olduğunu söylemiş miydim?
And by "do something," he means having me slave over a rack of lamb all day.
"Özel bir şey" le, tüm gün kuzuyla uğraşmış olduğumu söylemek istiyor.
Thankfully, they let me go before rolling out the rack.
Neyse ki gitmeme izin verdiler.
She had such a great rack. Remember what a great rack she had?
Tanrım, ne kadar güzel göğüsleri olduğunu hatırlıyor musun?
Nice rack, bro.
Güzel raf, bro.
Looks like your friend is getting used to having that rack.
Arkadaşınız benziyor olduğunu o rafa sahip alışmak.
Try to rack your brain a little.
Kafanı çalıştır biraz istersen.
# And I got my suitcase on the roof-rack
Bagajda da bavulum
Who will be torn apart on the rack tomorrow.
Kendisi iplerle çekilerek parçalara ayrılacak.
"one of those gentlemen " who are wont to keep a lance in the rack, "an old buckler, a lean horse and a swift greyhound."
"Oradaki asilzadelerden bir tanesi,... isterdi hâlâ seferlere çıkıp mızrak tutmak, eski bir kalkan, zayıf bir at ve hızlı bir tazıyla."
The hedge clippers to the eyes... that girl had the best rack, the best death and her last name really had Voorhees in it.
Gözlere çit makası... En iyi göğüsler o kızındı, en iyi ölüm de onun oldu. Ve gördüğü son isim Voorhees'ti.
Girl in her 20s cute, blond good rack.
20'li yaşlarında bir kız Şirin Sarışın Güzel göğüsler.
- Re-rack!
- Gel bir daha bak!
Get your rack and I don't want to see you till 4 noon watch.
İyice dinlen dörtteki nöbetine kadar seni ortalarda görmek istemiyorum.
Report to your rack.
Kamarasında olduğunu rapor et.
Chief of the boat, Escort Commander Flores to her rack.
Şef, komutan Flores'e kamarasına kadar eşlik edin.
Return to your rack.
Kafesinize geri dönün.
Rack'em up.
Onları dağıtır.
Nice rack.
Güzel sütyen.
So i say go with the girl with the nice rack.
Bu yüzden göğüsleri güzel olan kızla yola devam edelim diyorum.
Yesterday you left your file on the coat rack.
Dün dosyanı askılıkta bırakmışsın.
But, as we often see, against some storm, a silence in the Heavens, the rack stand still, the bold winds speechless and the orb below as hush as death.
Ama nasıl kasırgalar patlamazdan önce, bir sessizlik sararsa gökleri, bulutlar donakalırsa nasıl, rüzgarlar diniverirse nasıl ölü gibi yatan toprağın üstünde.
I grabbed the dress from the rack, and she came after it.
Gelinliği tam raftan kapmıştım ki hemen sonra o geldi.
You don't buy that off the rack.
Hazır giyim değildir o, biliyor musun?
There's a rack for each of us.
Hepimiz için ayrı bir askı var.
I've tried to rack my brains to find that answer, Bret.
Cevabı bulabilmek için çok beyin patlattım Bret.
He's got a little magazine rack in the bathroom.
Banyosunda dergi yığını var.
We were going to get a shoe rack like that for our hallway.
Hol için bunun gibi bir ayakkabı rafı alacaktık.
Nice rack.
Güzel takım.
- Home? akalın rack.
- Hoşçakal Rafa.
I believe the "rack" might loosen her tongue, milady.
Sanırım tokadınız ona dilini yutturmuş, leydim.
I remember going over to Morgan's Cigar Store, which is like a variety store... and they had a magazine rack, and on the rack... was a magazine called The Ring.
Bir çeşit tuhafiye dükkanı olan Morgan'ın Puro Dükkanı'nın önünden geçtiğimi hatırlıyorum ve bir dergi rafları vardı. Rafta Ring adında bir dergi vardı.
Yesterday, Jean-Yves was stuck in the bathroom due to the mere presence of the drying rack.
Jean-Guy... Jean-Yves, kurutma makinesi olmadığı için tuvalette kilitli kaldı.
For greater realism, we'll put some dry clothes on the rack, because that was the situation yesterday.
Tam bir gerçeklik sağlamak için çamaşır askısına kuru kıyafetler koyalım çünkü dün oradaydılar.
The Drying Rack Tragedy has been recreated!
İşte kurutucu trajedisi yeniden canlandırıldı!
I picked the actss with the best rack.
Tavsiyeye ihtiyacın varmış gibi görünüyordun.
What a rack. Why do guys always say that?
Askı gibiydi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]