Raitt translate Turkish
37 parallel translation
Janis Paige, John Raitt, Eddy Foy, Jr.
Janis Paige, John Raitt, Eddy Foy, Jr.
A guy named Raitt from Antioch
- Raitt adlı biri. Manayunk'tan.
Roger Raitt, a Navy Commander?
Roger Raitt mi? Donanma Komutanı mı?
Even after Roger Raitt told him not to show
Roger Raitt, gelmemesini söyledikten sonra bile.
Meatball sub, extra bread, bottle of NyQuil, TiVo "Top Chef," a little Miss Bonnie Raitt, lights out.
Fazladan ekmekli soslu köfteli sandviç bir şişe soğuk algınlığı ilacı TiVo'da "Top Chef" programı biraz Bayan Bonnie Raitt dinletisi, sonra da yatacaksın.
Present, judith raitt, i.A.D., john garrity, Detective's union, and detective charles crews.
Katılanlar, Judith Raitt, İç işleri bölümü, John Garrity, dedektifin sendikasından ve Dedektif Charles Crews.
No. She's out with Adrian. Really?
Katılanlar, Judith Raitt, İç işleri bölümü, John Garrity, dedektifin sendikasından ve Dedektif Charles Crews.
Bonnie Raitt played there!
Bonnie Raitt orada oynuyor!
Jonah Ross was actually Jonah Raitt.
Jonah Ross, aslında Jonah Raitt'in ta kendisiydi.
We could have saved Raitt's wife and Roxanne Crane, but Jonah did something to us.
Raitt'in karısını ve Roxanne Cren'i kurtarmayı başaramadık ama Jonah bize bir şey yaptı.
All those years, Raitt and I were living in the same city.
Bunca yıldır, Raitt ve ben, meğer aynı şehirde yaşıyormuşuz.
So... Artie decided to check out Raitt's apartment on... His own.
Artie, Raitt'in dairesini tek başına kontrol etmeye karar verdi.
I've already got a job lined up at the magazine, and Jack is going to talk to Raitt's wife.
Dergide yapmam gereken bir işim daha var ve Jack, Raitt'in karısı ile konuşacak.
Oh, Charlie, we're gonna need everything that you can find on Jonah Raitt.
Charlie, Jonah Raitt hakkında bulabileceğin herşeye ihtiyacımız olacak.
I'm gonna go interview Raitt's wife.
Raitt'in karısı ile röportaj yapmaya gideceğim.
When you talk to Raitt's wife, just remember it's 1961, okay?
Raitt'in karısı ile konuştuğunda..... 1961'de olduğunu hatırla, tamam mı?
Thank you for your time, Mrs. Raitt.
Zaman ayırdığınız için teşekkürler, Bayan Raitt.
Certainly, Mr. Raitt.
Kesinlikle, Bay Raitt.
Have a good night, Mr. Raitt.
İyi akşamlarınız olsun, Bay Raitt.
I'm going after Raitt.
Raitt'in peşinden gidiyorum.
There was nothing at Raitt's apartment.
Raitt'in dairesinde hiç bir bulamadım.
Raitt's our guy.
Raitt, aradığımız adam.
Do you know where Jonah Raitt went?
Jonah Raitt'in nereye gittiğini biliyor musunuz?
Charlie, did you get any of that information on Raitt
Charlie, Raitt hakkında herhangi bir bilgiye ulaşabildin mi?
Raitt took a deduction last year on a second residence, a one-bedroom at 15 Hoover Street.
Raitt geçen yıl bir hediye aldı ikinci bir Residence'ta tek odalı bir daire. 15 Hoover Caddesi'nde.
We know what's going on between you and Raitt.
Raitt ile aranızda ne olduğunu biliyoruz.
It's not him. Raitt's not our guy.
Raitt aradığımız adam değil.
Look, Raitt... You need to tell us what you know.
Dinle, Raitt ne biliyorsan bize anlatmalısın.
Yeah, well, you said you liked Bonnie Raitt.
- Evet, sen de Bonnie Raitt'ten hoşlandığını söylemiştin.
Plus, there was a very large man outside with a neck tattoo who asked me if I liked Bonnie Raitt.
Ayrıca dışarıda boynunda dövme olan iri kıyım bir adam bana Bonnie Raitt'i sevip sevmediğimi sordu.
One screwed-up sentence, and 30 years later, I'm wearing aquamarine sweater vests and listening to Bonnie Raitt and The da Vinci Code on my iPod. [Clattering]
Bir yanlış cümle ve otuz yıl sonra deniz yeşili kazak giyiyorum ve Bonnie Raitt dinliyorum ve iPod'umda Da Vinci'nin Şifresi.
Did you do the Bonnie Raitt song?
Bonnie Raitt şarkısını söyledin mi?
I did the Bonnie Raitt song.
Bonnie Raitt şarkısını söyledim.
- I do a great Bonnie Raitt karaoke.
- Bonnie Raitt karaokesinde harikayım.
- Bonnie Raitt.
Bonnie Raitt.
It's where I think, and dream, and, I don't know, get high and listen to Bonnie Raitt, and cook burritos naked.
Düşünüyorum, hayal kuruyorum, ne bileyim... kafayı bulup Bonnie Raitt dinliyorum ve çıplak halde burrito hazırlıyorum.
I suppose I can get to like Bonnie Raitt, but... the burritos are a deal-breaker.
Bonnie Raitt dinleyebilirim belki... ama burrito beni bozar.