English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ R ] / Raspberry

Raspberry translate Turkish

501 parallel translation
Don't you mean Bill Chandler... who was always giving you the raspberry?
Konuşurken insana dil çıkaran... Bill Chandler değil mi? Evet!
I said plenty and if I could've spelled raspberry I would have told him a lot more.
- Bu onlara ders olur. Günde üç sent! - Evet.
Because I'm up to the "P's." I'll try raspberry next.
Çünkü "P" harfindeyim. Daha sonra ahududuyu ( raspberry ) deneyeceğim.
"Mr. Davis, give me a penny candy, Mr. Davis, give me a pack of cigarettes, mind the baby, make mine raspberry!"...
"Bay Davis, bana bir kuruşluk şeker verin. Bay Davis bir paket sigara, benimki ahududulu olsun!"
What have you been eating, raspberry jam or Amanda's face?
Ne yedin, böğürtlen reçeli mi yoksa Amanda'nın suratını mı?
- A raspberry?
- Zort çekmek mi?
A raspberry raspberry?
Bildiğimiz zort çekme mi?
The classic raspberry is an art.
Klasik zort çekme bir sanattır.
The raspberry may be done in two different ways, using your head or using your breast.
Zort çekme iki şekilde yapılabilir : Kafanı ya da yüreğini kullanarak.
The raspberry we are going to blow at the duke must have this meaning....... "You are the lousiest of the lousiest of the lousiest of men."
Dükün evinde çekeceğiniz zort şu manaya gelecek : ... "Sen dünyadaki en en en aşağılık adamsın."
While the raspberry I showed you before....... can start a revolution.
Ama az önce size gösterdiğim zort çekmeyle bir devrim başlatabilir.
Don Ersilio advised us to blow a raspberry at the duke.
Bay Ersilio düke zort çekmemizi tavsiye etti.
You lift your finger and blow a raspberry.
Parmağını kaldırıyorsun ve zort çekiyorsun.
"But Flopsy, Mopsy, and Cotton-Tail, they had ice cream and raspberry jam." They say it's late. How late?
Ama Flopsy, Mopsy ve Cottontail ahududu reçelli dondurma yediler. "
"Carbonated water, citric acid, corn syrup artificial raspberry flavoring vegetable colors and preservative."
"Karbonatlı su, sitrik asit, mısır şurubu suni ahududu tadı sebze renkleri ve koruyucular."
Just sitting out on the terrace drinking, getting fractured on raspberry soda.
Balkonda oturuyordum bir şeyler içiyorum, ahududulu gazozla sarhoş oluyorum.
The Raspberry
Frambuaz derlerdi
Raspberry jam.
Ahududu reçeli.
We'll start with raspberry ice
Ahududulu dondurmayla başlayalım
Um... a Frobisher and Gleason raspberry-flavored ice lolly.
Başka bir şey? Ahududulu buz çubuğu istiyorum.
Conclusively to prove that I am indeed the unholy one... a Frobisher and Gleason raspberry-flavored ice lolly... shall be yours... in a trice.
Şeytan olduğumu ispat etmek için ahududulu buz çubuğu hemen geliyor.
Blow a raspberry.
Prrtt yap da gidelim.
Blow your raspberry.
Dudağınla prrrt yapsana!
I blew my raspberry hundreds of times, and nothing happened.
Yüz kere prrtt yaptım, hiçbir şey olmadı.
What about the Frobisher and Gleason raspberry-flavored ice lolly?
Ahududulu buzlu şekerlemeye ne oldu? - O sayılmaz.
Raspberry!
Kandırdım!
Raspberry!
Kandırdık sizi!
Raspberry.
Aptallar!
- Raspberry?
- Dağ çileği?
They also come in strawberry, raspberry...
Ayrıca çilekli, ahu dudulu...
We heard those girls talking in our place, giving you the raspberry.
Kızlarınız bizim dükkana geldiler, sizinle alay ettiler.
- Raspberry.
- Böğürtlen.
- Strawberry or raspberry?
- Çilek mi böğürtlen mi?
- You drips. - [Mick Blows Raspberry]
Seni iğrenç herif.
Next, the raspberry.
Sırada, ahududu.
Come at me with that raspberry, then.
Bay Thompson, ahududuyla bana saldırın.
Now, brandish that... brandish that raspberry.
Şimdi, ahududuyu savurun.
How to defend yourself against a raspberry - without a gun.
Ahududu karşısında silahsız öz savunma nasıl yapılır?
If anyone ever attacks you with a raspberry, simply pull the lever And a 16-ton weight will drop on his head.
Birisi ahududuyla size saldırırsa sadece kolu çekin, 16 ton ağırlık kafasına düşsün.
Just one way - of killing the raspberry killer.
Ahududulu katili öldürmenin sadece bir yolu.
The great advantage of the tiger in unarmed combat is - that it not only eats the raspberry-laden foe, but also the raspberries.
Silahsız dövüşte kaplanın avantajı ahududuları taşıyan düşmanı yemekle kalmaz ahududuları da yer.
You haven't got any. Well, take your tongue, rub it around inside your teeth like you were chasing a raspberry seed.
Ahududu yiyormuş gibi, dilini dişlerinin üzerinde dolaştır.
There are vanilla periods... pistachio... chocolate. In 1961, raspberry was all the rage.
Vanilya dönemi, fıstık dönemi, çikolata dönemi.... 1961 frambuaz için müthiş bir yıldı.
The raspberry!
Ahududu!
They sleep there drunk with raspberry cordial.
Ahududu likörüyle sarhoş şekilde orda uyuyorlar.
Famous for his ingenious designs, such as pedal-activated combined shaving and raspberry-picking machine.
Pedallı kombine ahududu toplama ve tıraşlama makinesi gibi yaratıcı tasarımlarıyla ünlüdür.
I'll tell him : I've brought you raspberry jam.
Ben de ona diyeceğim ki, "Sana ahududu reçeli getirdim."
And then I thought : he'll come soon, and we'll sit down and drink tea with raspberry jam. "
Dedim ki, Kirpi şimdi gelir, otururuz birlikte, ahududu reçeliyle çay içeriz.
It is the raspberry jam you brought with you, isn't it?
Ahududu reçelini getirdin, değil mi?
Quick, blow your raspberry!
Çabuk ol.
- Raspberry?
- Ahududu?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]