Recompense translate Turkish
102 parallel translation
We'II be glad to recompense youl for your trouble when we get back
Dönünce ortaya çıkardığınız sorunlar için memnuniyetle cezanızı vereceğiz.
After that, the recompense each will receive who is wounded as follows :
Bundan sonra, herkes yaralanma durumuna göre ödüllendirilecek.
Your week's salary will recompense me for the price of a new hat.
Bir haftalık yevmiyen, yeni şapka masrafımı tazmin edecektir. Hayır.
They said that my recompense for having a late child was comfort in my old age, especially if it was a girl.
İleri yaşta çocuk doğurmanın iyi tarafı var dediler hele kız ise, yaşlılığınızda rahat edersiniz dediler.
You will faithfully discharge your duties, as such without a recompense or monetary consideration.
Görevlerini sadakatle ve karşılık beklemeden veya para kaygısı olmadan yerine getireceksin.
This will be best and richest in the recompense.
Verdiğiniz hayırları Allah katında daha büyük bulacaksınız.
By the way, Boss... what sort of recompense might I expect to receive for my help?
Bu arada Patron... Yardımlarım karşılığında ne çeşit bir kazancım olacak?
One will make recompense for the other... and it will make amends for your sins.
Bunnojo'nun karşılığında sen de özür dilemiş olacaksın.
And you, you crazy mick, you. Mick, you are banned from this camp until you bring us, in recompense for the killing of Boozer, a new cat!
Ve sen, çılgın herif, sen bize Ayyaş'ın yerine yeni bir kedi getirene kadar kamptan kovuldun!
I know when he saw me, it gave him confidence... and great recompense of reward.
Beni görür görmez kendine güveni geldi. Bu onun için çok iyi oldu.
We are willing to give 30 pounds a quarter, or 120 pounds a year, so as to recompense you for any little inconvenience which our fads may cause you. "
Üç aylık süre için 30 paunt, veya bir yıl için 120 paunt, maaş vereceğiz. İsteğimiz size garip gelebilir. "
But I am afraid I must remain firm upon this point, and I only hope that the increased salary may recompense you for the loss. "
Kısa görüşmemiz sırasındaki düşüncenize yardımcı olamam, ama fikrimi de değiştirmeyeceğim, umarım maaşınızı yükseltmemiz kaybınızı karşılar. "
I can of course recompense you.
Elbette, hakkınıza veririz.
In recompense for the murder of my brother, you have to pay in blood.
Kardeşimin öldürülmesinin cezasını kanıyla ödemek zorunda.
Mr. Karensky believes that the woman will be fair recompense... for the inconvenience you have caused.
Kızın, yarattığın sıkıntıya adil bir karşılık olacağını düşünüyor.
If this causes you inconvenience, I'm willing to offer a recompense.
Eğer bu sizi rahatsız ederse, karşılığında beni cezalandırmanızı istiyorum.
I want to believe we are unaware of God's eternal recompense and sadness. That we cannot see his truth.
Tanrı'nın hüznünü ebedi alemdeki ödüllendirme mantığını göremediğimizi düşünüyorum.
I wanted to offer you... this as a recompense... to your troubles, though... it seems foolish... if the boy is unpunished.
Sorunlarınızın telafisi olarak bunu size vermek istiyorum, biliyorum çocuk cezalandırılmazsa çok anlamsız görünüyor.
We cannot expect the prince to see his father being insulted without recompense.
Prensin babasına hakaret edilmesini kabul edeceğini sanmıyoruz.
I demand recompense.
Hakkımı istiyorum.
will certainly recompense of the name is called the thunder to receive now in the card west club
Video poker şampiyonumuzun adı Remo. Casalina kulübüne takılıyormuş.
Of course they can't really recompense you for this.
Elbette zararı tam olarak ödemeyebilirler.
Fair recompense.
Adil bir mükafat.
- The first meeting out of recompense for the massacre at the Little Big Horn.
Little Big Horn'daki katliamın ilk karşılığı.
Now, these letters of credit for which you've been seeking recompense.
Ama onları adadan çıkarmanın tek yolu buydu. Böyle davranmasaydım, hala Timor'da olacaklardı.
! It's the way of Satan! I've offered you my life... in recompense.
Sana cezanın karşılığı olarak hayatımı önerdim.
If any blood kin of the warrior seek recompense, let him step forward, now!
Savaşçının akrabalarından biri ceza istiyorsa şimdi öne çıksın.
- It is your recompense to denounce them. - I didn't denounce anybody.
- Bana para falan verilmedi
Yet fortune cannot recompense me better than to die well and not my master's debtor.
Ama iyi öleyim, efendime borçlu kalmayayım kaderimden başka şey istemem.
A juicy snail is ample recompense for sodden paws.
Lezzetli bir salyangoz, ıslanan pençelere değecek bir öğündür.
We will of course expect full payment Plus recompense next cycle.
Elbette bir sonraki döngüde tam ödeme artı tazminatın ödenmesini bekliyoruz.
" Heaven did a recompense as largely send
" Cennet ona karşılığını verdi hem de fazlasıyla
You borrowed a good deal of money and I got rights to recompense.
Sana hatırı sayılır miktarda borç verdim ve bunun karşılığını almaya da hakkım var.
I do believe... that they deserve recompense.
Onların bir karşılık hak ettiğine inanırım.
I am willing to recompense you for everything you've spent plus whatever it'll cost you to set up someplace else.
Harcadığın her şeyi tazmin etmeye hazırım. Başka bir yerde açman kaça mal olacaksa, onu da.
Before you go, if I might raise the matter of my recompense and commission?
Gitmeden önce ödül ve komisyon meselemi açabilir miyim?
"Let him not deceive himself" and trust in emptiness, vanity, falseness, and futility, for these shall be his recompense. in emptiness, vanity, falseness, and futility, for these shall be his recompense.
İhanet etmesine izin verme değersizliğe, yanlışlığa ve faydasızlığa inan tüm bunlar için mükâfatlandırılmalı.
Do you want recompense against Sam Crow?
Sam Crow'dan intikam almak istiyor musun?
Do you want recompense against Sam Crow?
Sam Crow'a lâyığını vermek mi istiyorsun?
And Lizzie doesn't pose again unless we receive some recompense from the neglectees, ie Mr John Millais.
Ve ihmalkârlığı yapan kişi, yani Bay John Millais bir tazminat ödemediği müddetçe, Lizzie bir daha poz vermeyecek.
He demands recompense.
Öcünü almak istiyormuş.
King Olaf has demanded recompense.
- Kral Olaf öcünü almak istiyormuş.
King Olaf has demanded recompense and by the ancient laws of Camelot, the matter will be settled by a tourney in three stages.
Kral Olaf öcünü almak istedi ve Camelot yasalarına göre üç aşamalı bir turnuva kararlaştırıldı.
I don't see my way we could possibly recompense you the agreed upon "reconception."
Size vermek için anlaştığımız parayı ödememizin mümkün olduğunu sanmıyorum.
She kept Ransom's body in recompense.
Ransom'un cesedini tazminat olarak tutuyor.
It merits a little recompense.
Biraz tatmini hak ediyorsun.
I hold valuable news. Beyond the meager recompense you offered when last we spoke.
Geçen teklif ettiğiniz paranın yanından bile geçmeyeceği önemli haberlerim var.
In recompense for not naming me archbishop, the King has agreed to send me as his representative to Rome.
Kral, beni Baş Piskopos yapmaktan vazgeçti ama beni temsilcisi olarak Roma'ya göndermeye karar verdi.
Then you should recompense her for the burden you made her carry.
O zaman ondan istediğin şeyden ötürü ona bir mükafat vermelisin.
- No, truly, but in friendly recompense.
Hayır, sadece arkadaş olarak.
This contains a letter of thanks, and a modest recompense.
Kraliçe olayı engelleme konusunda üstlendiğin görevi öğrenmiş.