Recorder translate Turkish
1,155 parallel translation
That what your little recorder's for?
- Ne atıyorsun ki kenara?
( ON TAPE RECORDER ) There'll be 150 large there.
( kayıt cihazı ) Orda 150'den fazla olabilir.
He was wearing a tape recorder, Mrs. Ritter.
Bir kayıt cihazı taşıyordu bayan Ritter.
Engine room, flight recorder visual.
Makine Dairesi görüntülü uçuş kaydı.
Flight recorder visual 28.77.
Görüntülü uçuş kaydı 28,77.
Flight recorder visual 28.76.
Görüntülü uçuş kaydı 28,76.
- Your tape recorder.
- Kayıt cihazın.
Start the recorder.
Kayda başla.
Start the damn recorder!
Başla şu kayda!
Now, get the recorder. Find my serum.
Kayıt cihazını getir ve serumu bul.
I wish I had a tape recorder so you could hear what you sound like.
Keşke sizi teybe kaydetseydim de kendinizi dinleseydiniz.
Okay, 7 rubles against my tape recorder.
Tamam, teybime karşı 7 ruble.
Rose, I hope you didn't have your heart set on a video recorder.
Rose, umarım uzaktan kumandalı videoyu çok istemiyorsundur.
You bought me a video recorder?
Bana video mu aldın?
I bought you a video recorder.
Ben sana video aldım.
In the middle of everything, she turns on a little tape recorder.
İşin tam ortasında küçük bir teyp çalıştırdı.
I'm pumping away, the tape recorder is making airplane noises.
Ben pompalıyorum, teypten uçak sesleri geliyor.
So the tape recorder is going..., the room is full of smoke and the broad screams, "Do it now, for the love of Christ!"
Bir yanda teyp çalıyor, oda dumanla kaplı Ve karı bağırıyor, "Yap hadi, Tanrı aşkına!"
The lifeboat's flight recorder corroborates some of your account, in that, for reasons unknown, the Nostromo set down on LV-426, an unsurveyed planet at that time.
Cankurtaranın uçuş raporu, hikayenizin bir kısmını doğruluyor. Bilinmeyen nedenlerle, Nostromo'nun, LV-426 adlı o sıralar keşfedilmemiş gezegene doğru yola çıkması gibi.
- The only inside recorder of the event.
- Olayı baştan sona kaydeden tek kişi.
Using a tape recorder.
Ses kaydedici kullanarak.
Just keep a tape recorder around
Etrafta bir kayıt cihazı bulundur
It's my tape recorder.
Bu benim kayıt cihazım.
You will read this into the tape recorder.
Bunu teybe oku!
- Want to buy a video recorder?
- Bir video almayı düşünür müsün?
It's a videotape recorder and camera rolled into one.
Videokaset kaydedicisi ve görüntü alıcısı bütünleşik.
as i was saying- - [sounds of tape recorder] screech!
Dediğim gibi... Ne dediğin anlaşılmadı.
this is my new tape recorder.
Bu benim yeni kasetçalarım.
tape recorder?
Kasetçalar mı?
for what you paid, you could've gotten a better tape recorder.
Neye para verdiğine bak, daha iyi bir kasetçalar alabilirdin.
At least he didn't eat the tape recorder.
En azından kaset çaları yememiş.
When Daddy returns from Johannesburg, we should put a tape recorder on the telephone and print what they say in the paper.
Babam Johannesburg'dan döner dönmez telefona bir ses kaydedici takmalıyız ve ne söylediklerini kağıda geçirmeliyiz.
There's a tape recorder here.
Burada bir ses kaydedici var.
Bring your tape recorder, too.
Kayıt cihazını da getir.
This recorder took a dump.
Kayıt cihazı bozuldu.
- Listen, the recorder's totally shot, so I gotta go pick up a new one.
- Evet. Kayıt cihazı bozulmuş. Gidip yenisini alayım.
Lady, what's the difference between you and a tape recorder except that I can't shut... you... off?
Bayan, seninle bir radyo arasındaki fark nedir seni sesini kesememem dışında?
Oh, dear. Guess I need a tape recorder, huh?
Sanırım kayıt cihazına ihtiyacım olacak.
Willie, is this your tape recorder?
Willie, Bu senin kaset çaların mı?
He stole that tape recorder.
O kaset çaları çaldı.
He really was fixing the tape recorder.
Trevor, o gerçekten kaset çaları tamir ediyordu.
Well, I don't know... to steal the tape recorder?
Şey, bilmiyorum... teyp çalmak gibi?
- It's a tape recorder.
- Ses kaydedicisi.
Send him a VHS home video recorder.
- VHS video.
That's my God damn tape recorder.
O benim lanet olası kayıt cihazım.
Okay, okay, you can have the recorder.
Tamam, tamam, kayıt cihazını alabilirsin.
You got a tape recorder at home?
Evde bir teybin var değil mi?
[AG / CC] Rog, how's that tape recorder?
Rog, teyp ne durumda?
- It's a wire recorder.
Ses kayıt cihazı.
Dan, he's trying to speak, the recorder!
Dan, kayıt cihazına bir şey söylemeye çalışıyor!
- ( woman on tape recorder ) Soixante-dix. - What's this?
- Bunlar da ne?