English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ R ] / Redacted

Redacted translate Turkish

237 parallel translation
Radial Velocity's redacted 1,200 pages of documents... down to the occasional adverb.
Radial Velocity, bin iki yüz sayfalık belgeleri bir iki kelimeye indirmiş.
It's been redacted.
Silinmiş.
Toby, by the way, what does "redacted" mean?
Toby, bu arada, "mühürlendi" ne anlama geliyor?
There is a file full of complaints in here marked "redacted"?
Üstünde "mühürlendi" diye yazan bir şiayet dosyası daha buldum?
There were a bunch of complaints about Dwight that were put in the redacted file about six months ago.
Şuraya bak her yerde Dwight var ama.. ... ne olduysa 6 ay öncesinden itibaren hepsi mühürlenmiş.
Well, it was redacted.
Ama sonradan mühürlenmiş.
I'm being redacted.
Yazıya aktarılıyorum.
I would've thought you'd have been redacted by now.
Şimdiye kadar yazıya aktarılmış olduğunu düşünmüştüm.
We just requested five crash reports, and one of the fields is redacted.
Biraz önce beş tane uçak kazasının raporlarını istedik, ve satırlardan biri karalanmış.
The only reason you're not being redacted and escorted to the city limits is because of me.
Hakkında rapor tutulmayıp, şehir sınırlarına kadar refakat edilmemesinin tek nedeni benim.
Arnett's files. Redacted to the point it's useless.
Arnett'in dosyaları geldi ama öyle sansürlenmiş ki işe yaramaz.
But the emails are what is called "redacted", which means that there's big holes in these emails.
Ancak bu e-postalar, tabiri caizse "düzenlenmiş", yani bu e-postaların içinde büyük boşluklar var.
Now some of these emails are totally redacted, so we don't know what they say at all. That's an example of a lot of the documents that we got here.
Bazı e-postalar bütünüyle düzenlenmiş bu nedenle neden bahsettiğini bilmiyoruz.
Get your hands on any classified document worth having, chances are, it's going to be redacted, which makes reading it a lot like watching a movie on an airplane.
Elinize, gerçekten dişe dokunur, gizli bir evrak geçirirseniz, muhtemelen, tepki alacaksınızdır, bu da onu okumayı, uçakta seyrettiğiniz filmler gibi yapar.
He knew he was redacted before Thorne even told Allison.
Thorne, Allison'a kovulacağını söylemeden önce biliyordu.
I was being redacted.
Kovulmuştum.
She redacted all the photos of Eureka's founders.
Eureka kurucularının tüm fotoğraflarını almış.
Now, of course, Eva's either had them redacted or they don't exist.
Şimdi... Tabii ki Eva, ya onları düzeltmiştir ya da hiç orada değillerdir.
She redacted all the photos of Eureka's founders.
Eureka kurucularının tüm fotoğraflarını sansürledi.
She's redacted every personnel record and photo from 1939, even the ones that were on that wall.
1939'daki tüm fotoğraf ve personel kayıtlarını sansürledi. Şu duvarda asılı olanları bile.
The very knowledge of their existence buried in a labyrinth of classified paperwork, decades of blackout blocks of redacted text and documents that always seemed to end up lost or destroyed.
Varlıklarının yegane belgeleri, gizli dokümanların oluşturduğu labirentte, boşluklara sahip değiştirilmiş yazılar ve sonunda hep kaybolmuş ya da imha edilmiş görünen belgelerle dolu uzun yıllarda gömülü.
Files are heavily redacted, but it mentions medical research and a place called Coyote Sands.
Dosyalar çok zor düzenlenmiş, ama Coyete Sands adında bir araştırma merkezinden bahsediliyor.
The name was redacted from the police report.
Adı polis kayıtlarından çıkarılmış.
That's redacted.
Bu dosya tashih edilmiş.
As a safety precaution, anything about the creators of the Intersect was redacted from our files.
Güvenlik önlemi olarak, Bilgisayar'ın yaratıcıları hakkındaki her bir bilgi dosyalarımızdan çıkartıldı.
THE WHO WE DON'T KNOW. IT'S BEEN REDACTED.
Öğrenmenin hiç bir yolu yok.
And all the names of the U.S. military personnel associated with the project were redacted from the record.
Ayrıca projeye karışan bütün Amerikan ordu personeli isimleri kayıtlardan silindi.
And 90 percent of it that was redacted. Yeah.
Yaklaşık yüzde 90'ı da düzenlendi.
None of it is redacted. Not a single word.
Hiçbiri düzenlenmemiş, tek kelimesi bile.
We have a lease with a redacted address.
Elimizde sadece yazıya dökülmüş bir kira kontratı var.
But there's a list. 11 names. Plus one that's been redacted.
Elimizde hala iki listede de mevcut 11 isim var.
The Pentagon files have been almost entirely redacted.
Pentagon dosyalarının hemen hepsi yazıya dökülmüş.
Now, all correspondence out of Sentronics is screened and redacted for sensitive information.
Sentronics dışına yapılan tüm haberleşmeler önemli bilgiler açısından kontrol edilir ve kaydı tutulur.
But it's redacted.
Fakat hepsi sansürlüydü.
We would take a redacted name and we'd try to count the number of spaces that were in there to try to figure out whose last name was in there.
Sansürlenmiş ismi alıyorduk ve kimin soyadının oraya uyduğunu anlamak için boşlukları saymaya çalışıyorduk.
Well, most of Booth's file was redacted.
Çoğu dosyası sansürlenmiş.
The transcripts- - I've tried to access them, but they've been redacted.
Transkriptine ulaşmayı denedim ama yazı halinde alınmış.
The Russian operative. His name is redacted.
- Rus ajanın adı çıkarılmış.
You redacted the sports page.
Spor sayfasında da düzeltmeler yapmışsın.
Now there's actually nothing about him in the file, it's all been redacted, but his wife Rina is a Bosnian.
Aslında dosyanın üzerinde oynandığı için fazla bir şey çıkaramadım ama karısı Rina, Bosnalıymış.
He's even had it redacted on all government documents.
Hatta bütün devlet belgelerinde bile karalamış.
By order of the Defence Department, it's all been redacted.
Savunma Bakanlığının emriyle, hepsinin üzerinde oynama yapılmış.
Because they'd all been redacted.
Çünkü hepsinin üzerleri çizilmişti.
Because those redacted documents that you sent over to us, Boorman is getting them unredacted.
Bize yolladığınız üzerleri çizilmiş dökümanların, çizilmemiş hallerini Boorman getirecek.
- Just... Take this back to the propulsion lab before I have you both redacted.
- Sadece ikinizi de kapattırmadan önce bunu itiş laboratuvarına geri götür.
The rape shield statute has her name redacted as well.
Tecavüz'den sonra kızın adı da yazıya dökülmüştür.
Signed, name redacted.
İmzalı, isim yeri boş.
Your copy of the report has Derek's address redacted.
Elinizdeki raporda yazan adres Derek'in son adresi.
It's been redacted, but you'll get the gist.
Bazı yazılar silindi ama ana fikri anlarsınız.
All we have to do is go through and follow- - redacted.
Bu redakte edilmiş. Bunu kim yapar ki?
For what it's worth. His whole file's been redacted.
- Bu belgelerin hepsi karartılmış.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]