Referee translate Turkish
670 parallel translation
Mr. Sullivan's gonna referee.
Bay Sullivan hakem olacak.
Well don't stand hoping about like a referee, co-operate.
Hakem bekleyen biri gibi durma Yardım et.
A thirty-minute match. There will be no referee.
Maç 30 dakikadır, hakem olmayacak.
It's not exciting to employ a referee.
Bir hakem görevlendirmek hiç heyecan vermiyor.
Meanwhile, you're referee.
Bu arada hakemliği sana bırakıyorum.
We had to kick the goose step out of them and cure them of blind obedience and teach them to beep at the referee.
Onları kaz adımı yürüyüşünden kurtarmak, körükörüne itaatten vazgeçirmek ve hakeme itiraz etmeyi öğretmek zorunda kaldık.
The referee is counting him out.
Hakem saymaya başladı.
Of course I was the referee.
Doğal olarak hakem bendim.
But a match, in public, with a referee.
Ama seyirci önünde hakemli bir karşılaşmada.
We're counting on your experience... to referee a spat we're having.
Ağız dalaşını çözmek için senin tecrübene başvuralım dedik.
The only arithmetic he ever got was hearing the referee count up to 10.
Aritmetiğin bildiği kısmını da ona kadar sayan hakemi dinleyerek öğrenmiş.
For two solid hours, I haven't been a producer. I've been a referee.
İki saattir bir yapımcı değil, hakem oldum.
You got the judges and the referee and I accept the verdict.
Yargı ve kararı sen verdin, ben de hükmü aldım kabul ettim.
- Shall you be the referee or shall I?
- Sen mi hakemlik yapacaksın, ben mi?
The referee is holding McCoy away.
Hakem McCoy'u uzaklaştırmaya çalışıyor.
- Hey, referee.
- Hey, hakem.
When he's had enough, the referee should stop the fight.
Yeterince yumruk yediğinde hakem maçı durdurmalı.
Hold him until the referee breaks you.
Hakem ayırana kadar tut.
Stay down till the referee counts you out.
Hakem sayana kadar orada kal.
A real champion who went down fighting when the Great Referee counted him out for the last time.
Dövüşerek ölen büyük bir şampiyon. Büyük Hakem onun için son kez ona kadar saydı ve aldı.
The referee looks closely at Graziano's eye.
Hakem Graziano'nun gözüne yakından bakıyor.
There was much betting, and the odds changed back and forth all night and they changed the referees every four hours so that the referee could get some sleep.
Bahis çoktu, gece boyunca oranlar bir aşağı bir yukarı inip çıkıyordu. Hakemler uyku uyuyabilsin diye her dört saatte bir değiştiriliyordu.
And our referee is Mr Ferri, from Genoa.
Maçın hakemi Cenova'dan Bay Ferri!
Ex-referee.
Eski hakem.
Hey... we give him a peace pipe, and he'll blow smoke in the referee's face!
Hey... bir de barış çubuğu veririz, dumanı hakemlerin yüzüne üfler!
The kid who played the hero was the son of a sumo referee.
Bir sumo hakeminin kahraman oğlunu oynayan çocuk.
- Great, but the referee was unfair.
- İyilerdi, ama hakem çok kötüydü.
- Because she's the referee.
- Çünkü o hakem.
( Referee ) 1, 2... It's a good fight.
Bu iyi bir dövüş.
In any case, you can be the referee.
Her ihtimale karşı, hakem ol.
You going to referee or help us?
Hakemlik mi yapacaksın veya yardım mı edeceksin?
The referee doesn't box.
Hakem boks yapmaz.
The referee's decision is final.
Hakemin kararı kesindir.
The referee ends the game.
Hakem maçı bitiriyor.
I thought the referee might come in and stop it.
Hakemin araya girip durduracağını sandım.
I never come to referee no fight.
Dövüş hakemliğine gelmedim.
Your referee, from San Francisco, Ron Dixon.
Hakeminiz, San Francisco'dan Ron Dixon.
He pops me a couple of times, and suddenly the referee stops the fight.
Bana bir kaç tane patlattı ve aniden hakem maçı durdurdu.
And the referee for the main event, Al Giovanni.
Maçın hakemi Al Giovanni.
If what we've been doin is winning', guy... you better keep your eye on the referee'cause somebody's killin'us.
Eğer bizim yaptığımız kazanmaksa dostum, gözün hakemde olsun, çünkü birileri bizi öldürüyor.
Better keep an eye out for the referee.
Hakeme dikkat etsen iyi olur.
The killer's kicked him in the groin and he's bitten half his left buttock off and the referee's stepped in with a warning there.
Katil kasıklarına vurdu, sol kalçasını ısırdı. Hakem uyarıyor.
The killer's being talked to by the referee.
Hakem Katil'le konuşuyor.
And there's a great roar here as the referee raises the arm of the new world heavyweight champion.
Büyük tezahürat eşliğinde hakem yeni Dünya Ağır Siklet Şampiyonunun kolunu kaldırıyor.
And to my mind, he was within the box And the referee had no option whatsoever but to send him off. Jimmy?
Bence, penaltı çizgisinin içindeydi hakemin de kırmızı karttan başka seçeneği yoktu.
"At last the referee has been given teeth."
"Sonunda hakemlerin eline güç verildi." dedi.
If a coup de grâce is necessary, as your referee, I will administer it myself.
Öldürmek için bir atış daha gerekirse, hakeminiz olarak, bunu ben belirleyeceğim.
She just swung at a referee!
Hakeme vurmaya çalışıyor!
The referee steps in.
Hakem araya girdi.
The referee is ready.
Hakem hazır.
The referee is giving him the count.
Altı. yedi.