Reload translate Turkish
560 parallel translation
When they wheel back on us, reload it up and give it to'em!
Geri döndüklerinde hazır olması için silahları doldurup, bekleyin!
Reload.
Yenisini tak.
- Stop blubbering and reload your gun!
Saçmalamayı bırak ve silahını tekrar doldur.
Wait for the next shot, then go hard before they can reload.
Ateş etmelerini bekle ve yeniden doldurmadan sür atını.
Take cover before they reload.
Silahlarını doldurmadan önce siper alın!
Then before they've time to reload, you're up and running and we both head for the woods. Right? - I can't!
Silahlarını dolduramadan, kalk ve kaç ikimiz de ormanda buluşuruz, tamam mı?
Then they sent in a heavy second wave before the Custer men had a chance to reload!
Öyle bir karşılık verdiler ki, Custer'ın adamları şarjörlerini dolduramadı bile.
- Starboard battery, reload!
- sancaktaki topları tekrar doldurun!
- Port battery, reload.
- topları tekrar doldur.
Hurry up that torpedo reload.
Torpili çabucak yükleyin.
He'll try to draw a volley with the first and keep hitting you, before you get a chance to reload.
Önce yaylım ateşi açacaklar ve sonra hepsi saldıracak,.. ... sen mermi doldurma şansı bulmadan önce.
He doesn't know with these breech loaders reload three times as fast.
O bu yeni tüfeklerin 3 kez daha hızlı doldurulduğunu bilmiyor.
At my command fire by volley and reload as fast as possible.
Benim emrimle yaylım ateşi açılacak ve hızlıca tekrar dolduracaksınız.
You can't reload those tubes.
O tüpleri tekrar dolduramaz.
- Time the reload.
- Yeniden yükleme zamanı.
Reload your weapons!
Silahları doldurun!
Reload!
Doldur!
I have to reload!
Yeniden yüklemem gerek!
Take whichever woman you want as long as you reload my sled.
Kızağımı yeniden yüklediğin sürece istediğin kadını al.
Do you want to reload gentlemen? Don't you want to reload?
Bir şarjör ister misiniz bayım?
Reload.
Tekrar doldurun.
I suggest you reload.
Sanırım tekrar doldurusunuz.
Reload, Chip.
Yeniden doldur Chip.
Once you start shooting, there's no time to reload.
Ateş etmeye başladığında doldurmaya zamanın olmayacak.
No time to reload!
Doldurmaya zaman yok!
When your gun's empty. And there isn't any time for you to reload.
Silahın boş ve tekrar doldurmak için zamanın yok.
Reload.
Doldur.
If we wait, it will give him time to refuel and reload.
Beklersek, yakıt ikmali ve silah yüklemek için vakit kazanır.
- Give me a chance to reload.
- Tabii, makineme yeni film koyayım.
How do I reload?
Nasıl dolduracağım?
- I have to reload.
- Yeni film takmalıyım.
Her warriors won't be able to refuel, reload or land.
Savaşçıları yakıt nakli yapamasın, inip kalkamasın.
Her warriors won't be able to refuel, reload, or land.
Savaşçıları yakıt nakli yapamasın, inip kalkamasın.
Reload it, reload it.
Doldur, doldur.
Reload it.
Doldur.
'If I miss, I'm gonna have to reload and hope I get him with the second.'
'Kaçırırsam, yeniden yükleyip ikincide vurmam lazım.'
Reload!
Yeniden yükleyin!
Stop him... I gotta reload.
Atlayacak.
Or reload?
Ya da doldururum?
I still got to reload the camera here.
Benim hala bu kameraya film koymam lazım.
- A reload.
- Destek.
We must prepare to reload.
Yeniden yüklemeye hazırlanmalıyız.
Reload!
Tekrar doldur!
i've got to go reload the back-ups.
Benim gidip yardımcı dosyaları yüklemem lazım.
Reload me, Joey.
Tekrar doldur, Joey.
Come on, reload me, boy.
Hadi, tekrar doldur, evlat.
Jesse, reload.
Jesse, silahları doldur.
- Reload!
- Tekrar doldur!
Reload the cannon first!
Önce topu doldurun!
Did you have time to reload? Eric?
Evet santral, sonra, sonra buradan çekip gitti.
I'll reload the ship's programs from the archives in the core.
Sonra da korunaklı ana çekirdekten gemi programını yeniden yükleyeceğim.