Remedy translate Turkish
813 parallel translation
I hope that the soju will be a better remedy for you than your hospital stay.
2 şişe soju üzüntünü hastaneden daha iyi iyileştirir umarım.
The misery shown in this film is not without remedy.
Bu filmde gösterilen sefalet çaresiz değil.
No remedy.
Hiç halim yok.
Do you know any remedy for a poisonous snakebite?
Yılan ısırığına karşı ilaç biliyor musun?
Absolutely useless, beyond all remedy.
Hiç ama hiç faydası yok.
Now, I can remedy that.
Buna çare bulabilirim.
Very old Indian remedy.
Çok eski bir Hint ilacı.
Give me some remedy
Buna bulabiliriz kesin bir çözüm...
- No, but I can remedy that, sir.
- Hayır ama bunu halledebiliriz, efendim.
There's no remedy.
Çözümü yok.
We must remedy that.
Bu işe bir çözüm bulmalıyız.
But he will remedy that before it is too late.
Fakat çok geç olmadan bunun icabına bakacak.
Fix a remedy, rub your body down.
Bir ilaç hazırlayıp vücudunu ovala.
Some of Monsieur Journet's excellent wine will soon remedy that.
Bay Journet'in bazı mükemmel şarapları yakında buna çare olacak.
12.00 and the midnight news from station WPQ with the courtesy of Castola Rex, that tangy, bracing acid remedy for that tired feeling.
Saat 12. Şimdi güçlü, etkili bir ilaç olan Castolo Rex'in katkılarıyla gece yarısı haberlerini sunuyoruz. Ama önce Castolo Rex'ten biraz bahsedelim.
We're going to have a try at a remedy.
Bu sorunu düzeltmeyi denemek zorundayız.
I think we can remedy that.
- Bunu halledebiliriz.
Things without all remedy should be without regard :
Devası olmayan şeyleri unutmak gerek.
That noble remedy, on the other hand... doesn't do me any good either.
Diğer yandan şu asil çare de hiçbir işe yaramıyor.
Bottles and more bottles, has no remedy.
Şuanda bir şeyler yapmak üzere.
- I have no remedy to obey.
Size itaat etmekten başka çarem yok.
- There is no other remedy.
O evine gönderiliyor.
Perhaps we should try a more energetic remedy.
Belki de daha... enerjik bir çare düşünmemiz gerekiyor. Evet!
Dr. Dopley's Indian Remedy.
Dr. Dopley'nin Kızılderili İlacı.
And then in desperation, and confronted with the growing chain of evidence they sought to remedy the situation by getting married, and playing the part of the two young lovers for the benefit of every tabloid scandal sheet in the country.
Sonra yeis ve büyüyen deliller zinciriyle karşı karşıya kalınca, iki genç aşığın rollerini üstlenip, evlenerek bu durumun üstesinden gelmeye çalıştılar, ülkedeki tüm gazetelerin selameti için.
I have a good remedy for her.
- Çok iyi bir merhemim olacak. - Çok teşekkürler.
There's no remedy, the legs of animals can't be put in plaster.
hayvanlar tedavi edilemez. - Acısı bütün gün sürebilir.
The land was the remedy to despair of Sebastião.
Arazi Sebastiao'nun umutsuzluğuna çareydi.
The only remedy left was iodine...
Tek çözüm.. buydu...
Best desert remedy on the market.
Çöldeki en iyi ilaç.
But you seem to be caught in a classic dilemma for which no remedy has yet been discovered.
Fakat sen klasik bir ikileme yakalanmış görünüyorsun. Bunun için hiçbir ilaç henüz keşfedilmedi.
As vodka is my illness, but also its remedy.
Votka benim hem derdim hem de devam.
He knew he was beaten now, finally and without remedy.
Nihayet artık çaresi kalmadığını ve tamamen yenildiğini anlamıştı.
This we'll soon remedy.
Bunu birazdan düzelteceğim.
An American headache remedy.
Baş ağrısına Amerikan ilacı var.
Get yourself a young girl, the best remedy for a day like today.
Kendine güzel bir kız al, böyle bir gün için en iyi çare.
It's the only remedy for me.
Benim için tek çare bu.
"There's no practical remedy."
"Bir tedavisi yoktur."
But the only remedy against dishonesty is to make use of it.
Ama, günümüz şartlarında sahtekarlığa karşı koymanın tek yolu bunu uygulamaktır. - Elbette.
My dear, although we've done everything that modern science recommends, there is still the traditional folk remedy against snakebite, which we haven't applied.
Tatlım, modern tıbbın tüm gereklerini yerine getirmiş olmamıza rağmen, Yılan sokmasına karşı henüz denemediğimiz geleneksel bir yöntem daha kaldı
- An old Sioux remedy.
- Eski bir Sioux ilacı.
- A Sioux remedy?
- Sioux ilacı mı?
" His Majesty is anxious to remedy this chaos...
"Majesteleri, ülkemizin kutsal geleneğini sürdürmek adına..."
Ain't nobody sick here, unless you know how to remedy this machine.
Burada hasta yok. Tabi bu makineyi nasıl iyileştireceğini biliyorsan o başka.
There is a remedy for everything but death.
"Ölümden başka her şeyin bir çaresi vardır."
What remedy.
Ne yapabilirdim ki?
The remedy is in your hands...
Çözüm sizin elinizde...
You could remedy that.
Telafi edebilirsiniz.
WAS THERE ANY POSSIBLE WAY TO REMEDY THE DESTRUCTION?
Huylu huyundan vazgeçer mi?
I have miraculous remedy do not listen to him, this remedy-there,... he use it only for himself.
Bende mucizevi bir şifa var. Onu dinlemeyin, o mucizesini yalnızca kendisi için kullanıyor.
Best remedy is a change in scenery...
En güzel tedavi manzarayı değiştirmektir.