English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ R ] / Reminder

Reminder translate Turkish

1,579 parallel translation
The waves were still small, but the hard, jagged reef beneath Bali's feet was a constant reminder of the dangers here.
Dalgalar hala küçüktü ama sert, sivri resifler Bali'nin ayakları altında buradaki tehlikeyi ısrarla hatırlatıyor
I don't need another reminder of you.
Seni hatırlatan bir şey istemiyorum.
It's a reminder of why our job is so important.
Bu sana işinin neden önemli olduğunu hatırlatacak bir şey.
Well, that tattoo you gotought to be a pretty good reminder, right?
Dövmen iyi bir hatırlatıcı olmuştur değil mi?
BLAIR : Even I needed a reminder.
Bir hatırlatıcıya ihtiyacım olsa.
As a reminder that we're all in this together, yeah?
Sana bu işin içinde hepimizin olduğunu hatırlatmak için.
He was a constant reminder of what she had done.
Ona sürekli, yaptığı şeyi hatırlatıyordu.
- It's just a friendly reminder.
Benimki sadece dostça bir hatırlatmaydı.
However, the process was a pleasant reminder that some of us are, in fact, better than others.
Ancak bu işlem bazılarımızın gerçekten de diğerlerinden daha iyi olduğunun hoş bir hatırlatıcısıydı.
And, oh! Reminder...
Ve hatırlatayım...
I had Bobby move all of his crap out just so I wouldn't have a daily reminder of it.
Bobby'ye, evde hergün onu hatırlatacak bir şey kalmaması için tüm eşyalarını taşıttırdım.
It's just a reminder about the party.
- Üzgünüz, rahatsız ettik kumrular.
Just a reminder, Lucas -
- Sadece hatırlatmak için, Lucas,
Just a reminder, our debate team will bring home the championship tomorrow versus City College.
Günaydın, Greendale! Sadece hatırlatıyorum, münazara takımımız yarın,... "Şehir Koleji" karşısında şampiyon olacak.
A small reminder from me.
Benden sana küçük bir hatıra.
And, this is going to be a reminder from me.
- Bu da benden sana hatıra olsun.
Just a reminder, tomorrow's a half day.
Sadece hatırlatma olarak söylüyorum, yarın yarım gün.
And in the meantime, let e a reminder that... You went through something no one else quite understands and survived...
Bu arada sana, kimsenin tam olarak anlamadığı bir şeyi atlatıp hayatta kaldığını hatırlatsın.
( ORGAN PLAYING ) OKAY, BEFORE WE START, JUST A QUICK REMINDER :
Pekala, başlamadan evvel hatırlatayım :
Adnan, above all, is a reminder of my sister's memory.
Adnan, her şeyden önce benim kız kardeşimin yadigârı.
They were a constant reminder that we should never give up.
Asla vazgeçmemek için sürekli bir hatırlatmaydı.
Well, I'm emarking on writing of my second life much anticipated second novel It should be the reminder of the remarkable
Düşündüm de çok beklenen ikinci romanıma başladım ve bunun dikkate değer olarak hatırlanması lazım.
That's a piece of him I keep as a reminder that I made the right decision.
Bu ondan bir parça ve doğru karar verdiğimi hatırlatıyor.
And I thought, "Why would Avellaneda " shred a simple reminder of a dinner appointment? "
Sonra düşündüm ki, " Neden Avellaneda yemek saatini hatırlatan basit bir kağıdı parçalasın.
I've taken over these morning announcements to deliver a very important reminder.
Bugünkü sabah duyurusunu ben yapacağım bu önemli hatırlatmayı yapmak amacıyla.
The necklace you wear around your neck is a reminder that we are all part of nature's great circle, my dear cousin.
Demek doğanın sınavından geçtin ve her türlü yardımı yapabiliyorsun sevgili kuzenim
So as a best friend, I felt compelled to give him a gentle reminder of what it was like to be free.
En iyi arkadaş olarak, onu nazikçe özgür bir adam nasıl olur hatırlatmak için zorladım.
But for me, it's a reminder of the day this woman ferociously ripped out my heart.
Ama bu kule bana bu kadının acımasızca kalbimi kırdığı günü hatırlatıyor.
And a reminder!
Ve bir hatırlatma!
Carrying an undeniable intention, it is always a painful reminder that a violent solution can never be realised, without putting one's life at stake.
Bu kesin bir amaç taşır. Ve acı veren bir hatırlatıcıdır : Biri hayatını riske atmadan şiddet içeren....... bir çözüm asla gerçekleşemez.
I've set a reminder.
Sadece bir not.
Just a reminder that today is the annual end-of-the-year PTA bake sale with benefits going toward the band and track team to get new uniforms.
Ufak bir hatırlatma, bugün sene sonu kek günü ve buradan gelecek para bando ve tırmanış takımına üniforma almak için kullanılacak.
And maybe in light of what happened... until you get a better understanding of what this is all about... you need a little reminder.
Geçmişte yaşananlara bakarsak olan biteni daha iyi anlayana kadar sana bir hatırlatıcı gerekli.
So I keep that as a reminder of my 12 co-workers.
O yüzden onu 12 iş arkadaşımı hatırlatması için saklıyorum.
Oh, and as a little reminder of teamwork.
Ayrıca bir hatırlattığı şey de takım çalışması.
- Hey! Just a friendly reminder.
- Dostça bir hatırlatma yapayım.
That... lonely and pathetic boy. I really hate that reminder.
Yalnız... zavallı bir çocuğu ve onu hatırlamaktan cidden nefret ediyorum.
As a reminder that there is always a way to end the pain.
Acılarını dindirecek bir yolun her zaman oldugunu hatırlamak için.
I think DMT is a forcible reminder that there's a lot more about reality, the universe, ourselves, the biosphere, whatever, there's a lot more to it than we imagine.
Bence DMT gerçeklik, evren, kendimiz, biosfer ile ilgili hayal ettiğimizden çok daha fazlası olduğu hatırlatan çok güçIü bir hatırlatıcıdır.
Alarm, calendar, self reminder...
Alarm, takvim, hatırlatma...
- A reminder for anything.
- Herhangi bir şeyi hatırlatmak için.
Say you want a reminder at nine a.m. before leaving for work.
Saat 9'da hatırlat deyin.
Reminder.
Küçük bir hatırlatma.
- A reminder.
- Unutmamak için.
- Call it a reminder of humility, An antidote to hubris Or...
Buna ister tevazuyu hatırlatma ister kibri önleme istersen de basit bir alışkanlık diyebilirsin.
When so many survivors have passed, why would you want to erase one single reminder?
Sağ kalanlardan pek çoğu vefat etmişken, ufacık bir yadigârı sildirmeyi istemek niye?
That's a reminder.
O bir hatırlatma.
A constant reminder as to who's the boss.
Kimin patron olduğunu sürekli anımsatıyor.
♪ Thanks for the reminder ♪ That You've never gone away ♪ It gives me hope
Kendisi şu an tedavi altında ve Tanrı'ya dua ediyor, yakında iyileşecek.
The brutal and cowardly murder of President Omar Hassan was a blow to every civilized person in the world and a stark reminder that the pursuit of peace sometimes comes with a steep price.
Başkan Omar Hassan'ın vahşi ve alçakça öldürülmesi dünyadaki bütün medeni insanları derinden yaraladı. Ve barışın, bazen büyük bedeller ödenerek sağlanabildiğini hatırlattı.
A general reminder--the use of cell phones is prohibited.
IV antibiyotiklerin işe yaraması bile zaman alacaktır.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]