English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ R ] / Repair

Repair translate Turkish

3,652 parallel translation
Yes, but- - the repair worked, so why put her in danger of another life-threatening aneurysm?
Evet ama- - Ameliyat işe yaradı. Neden onu hayatını tehdit eden bir başka anevrizma tehlikesiyle baş başa bırakalım?
I've got a hernia repair.
Ama ondan sonra fıtık ameliyatım var.
A critical underwater sonar array has failed, and I'm tasked with leading the repair operation, so I need a diver, a good one.
Önemli bir sualtı sonarı arızalandı ve bana bir tamir operasyonunu yönetme görevi verildi. Dolayısıyla bir dalgıca ihtiyacım var.
You've sworn that our friendship is beyond repair in the past, but we've always gotten through it.
Önceden arkadaşlığımızın telafi etmenin ötesinde olduğuna yemin etmiştin ama biz her zaman bir yolunu bulduk.
To properly do penance, one must express contrition for one's sins... And perform acts to repair the damage caused by those transgressions.
Kefareti düzgünce yapmak için kişi kendi günahlarının pişmanlığını belli etmeli ve o suçlar tarafından oluşan zararları onarma çabası göstermelidir.
We can repair him on the shuttle.
Onu gemide onarabiliriz.
I gave you twelve tanks to repair, but I only see eleven!
Sana tamir edilmesi için on iki tank verdim, fakat sadece on bir tane görüyorum.
"Repair discolored / burned portion, hardwood floors"?
"Parkenin rengi atmış ve yanmış kısımlarını değiştir."
"Repair / refinish wood molding in doorjambs"?
"Kapı pervazlarını onar ya da boya."
Mousey, why did Russell opt for an endovascular repair of this ulcer?
Fare suratlı, Russell neden bu ülsere endovasküler onarım yapmayı tercih etmiş?
He owned a repair shop.
Kendi tamir dükkânı varmış.
The corporal on duty said it wasn't necessary since we were just going to repair the antenna.
Gerizekalı nöbetçi onbaşı anten tamir etcez diye gerek yok demedi mi?
Get the epipens from the hospital, inject yourself and enough crewmen to repair and defend the EWS.
Epipenleri al ve EUS'ni tamir edip savunmak için kendine ve yeterli sayıda mürettebata vur.
Uhh... Maura seems to think that... your spinal injury is in a place that's hard to repair.
Maura omuriliğindeki hasarın tedavisi zor bir bölgede olduğunu düşünüyor.
Yeah, repair guy must have dropped his phone or something.
Tamirci çalışırken telefonunu düşürdü herhalde.
If that part of the building's climate control system had never needed repair- - and judging by this morning's events, it didn't- - it could have gone undiscovered indefinitely.
Binanın klima sistemleri tamire ihtiyacı olmamışsa ki bu sabahı düşününce belli ki olmamış o bomba farkedilmeden bu vakte kadar durabilir.
Store security cameras were down for repair.
Marketin kameraları tamirat için kapalıymış.
I repair boats up near Monroe Harbor.
- Monroe Limanı'ndaki tekneleri onarıyorum.
Did you do a proximal or a distal repair the first time?
İlk ameliyatta distal onarım mı yaptınız proksimal mi?
Okay, we've got a lot of repair work to do.
Düzeltmemiz gereken çok iş var.
Apparently the repair bill's gonna be huge.
Gözüken o ki tamir faturası oldukça kabarık olacak.
Now if you want to talk about educating kids on heart health or cutting-edge techniques to repair congenital defects, I'm your man.
Eğer çocukları ; kalp sağlığı, en yeni tedavi yöntemleri ya da kalıtsal hastalıkların tedavisi konularında eğitmek istiyorsanız adamınız benim.
The Nak-Dong River's repair work has polluted the water condition.
Nakdong'da dolgu çalışması. Nehir kolları zarar gördü.
Since this office building is really old, there are many parts which need some repair.
Bu bina eski olduğu için tamir ettirmem gereken çok yeri var.
That way, NERV can no longer trigger the Fourth Impact, and if we use them together with Unit 13, we can even repair the world.
Bu şekilde NERV, Dördüncü Darbe'yi yaratmak için onları kullanamayacak ve hatta Birim 13'u kullanarak dünyayı olması gerekene geri döndüreceğiz.
I have to find a clockmaker to repair me.
Beni tamir etmesi için bir saatçi bulmalıyım.
And told me to repair her shelves.
ve rafları tamir etmemi söyledi.
I could try to repair you but...
Seni tamir edebilirim ama...
If I'm right, we can access the area of the brain that governs repair... and chemically recode it.
Eğer haklıysam beynin onarım bölümüne ulaşıp kimyasal olarak yeniden kodlayabiliriz.
You cut the wire, they'd be out here in an hour to repair it.
Kesersek bir saat içinde tamir etmek için gelirler.
I'll have someone to come to repair this immediately.
Bunu düzeltmesi için derhal birini yollarım.
You just repair drones.
Sen sadece İHA'ları onarırsın.
You know, it's funny how a person, just by living, can damage another person beyond repair.
Bir insanın, sırf yaşayarak bir başkasına çok derin zararlar verebiliyor olması tuhaf.
So, whose agency is picking up the tab. For the clean up and repair?
Peki, tamirat ve temizlik işini alan hangi şirketti?
And the conclusion I've come to is at some point in our lives, we realize things are.... They're screwed up beyond repair.
Ve vardigim sonuç su ki bir noktada hayatlarimizdaki bazi seylerin geri getirilemez bir biçimde zarar gördügünü fark ediyoruz.
No other repair shops nearby?
Başka tamirci yok mu civarda?
I was living above an auto repair shop.
Bir araba tamirhanesinde yaşıyordum.
There has to be one at that truck repair shop.
Kamyon tamir atölyesinde olmalı.
I didn't see a truck repair shop.
Ben öyle bir yer görmedim.
If he says there's a truck repair shop...
Eğer var diyorsa...
If we are going to repair broken equipment we obviously need an electrician.
Bozuk bir aleti tamir ederken belli ki elektrikçiye ihtiyacımız olacak.
I don't know what these last few years have done to repair, but I'm sorry I cut out on you.
Son birkaç yılın bunu düzeltmek için neler yaptığını bilmiyorum ama seni bırakıp gittiğim için özür dilerim.
- Can you repair chairs?
- Onarabilir misin?
Andrei and James had to do an e.V.A. To repair the system- - a bit like performing ballet and rocket science at 125,000 Miles an hour.
Andrei ve James'in sistemi tamir etmek için uzay yürüyüşü yapması gerekiyordu. Bir bakıma saatte 200 bin kilometre hızla giderken, aynı anda bale ve roket mühendisliği yapmak gibi bir şey.
Alors, mesdames and messieurs, Poirot pretended to repair the wireless.
Şimdi, bayanlar ve baylar, Poirot telsizi onarıyormuş gibi yaptı.
I am a mess that needs repair.
Ben tamire ihtiyacı olan bir pisliğim.
Because like I told you before, I am in need of some repair.
Çünkü sana daha önce de söylediğim gibi, biraz düzelmem gerekiyor.
Then just say you'll retire and let somebody else run the repair business.
O zaman emekli olacağını ve başkasının senin yerine tamir işini yapacağını söyle.
I'm getting my own repair shop.
Kendi tamir dükkanımı açacağım.
That was a nice $ 1,300 repair job.
Onarım için $ 1,300 harcamıştım.
We're right below you, James. Proceed with repair.
Hemen altındayız James.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]