Revolting translate Turkish
471 parallel translation
"That?" said the Little Fellow. "How revolting."
"Hakaret etme", dedi Little Fellow.
A revolting sight.
İç bulandıran bir sahne.
You're revolting.
İğrençsin.
Mr. President I accuse Colonel Dort of having been the diabolical agent of the affair and of continuing to defend his deadly work through three years of revolting machination.
Sayın Cumhurbaşkanı Albay Dort'u, 3 yıl boyunca yaptığı pis işlerden ve sebep olduğu tiksinç entrikalardan dolayı itham ediyorum.
I think it's revolting.
Bence tiksindirici.
You're revolting!
İğrençsin!
Oh, those revolting clothes.
Oh, şu iğrenç giysiler.
I have at last joined that revolting group of world travellers.
En son böyle iğrenç bir gruba yaptığım dünya turu sırasında katılmıştım.
On the windowsill you left four infinitesimal pieces of ash from a particularly revolting kind of tobacco which you were known to use.
Pencere pervazında, dört küçük sigara külü bırakmışsın. Tiksinç ve seninle özdeşleşmiş ucuz marka bir tütünün külleri.
It's revolting!
Midemi bulandırıyor!
However... This is the third point. ... Lady Ingram is impoverished... whereas the revolting Mr. Rochester has an assured income of 8000 a year.
Ama - bu da üçüncü nokta - Leydi Ingram fakirleşmişken... iğrenç Bay Rochester'ın yıllık kesinleşmiş 8,000 £ geliri var.
Revolting.
İğrenç.
- How revolting.
Çok iğrenç! Tabi.
Such bestiality is madness. It's stupid, revolting!
Yararsız vahşet aptalcadır...
A lady cab driver! Oh, how revolting! Claire, did you ever...
Claire sen hiç...
An absurd and revolting idea, given my great wealth
Seni çok seviyor, ama senin beni sevdiğini düşünüyor ki servetimi düşünürsek bu çok kaba ve aşağılık bir hareket!
You were even with that revolting Marcel.
Hatta şu iğrenç Marcel'le bile.
It contained the manuscript of a three-volume novel... of more than usually revolting sentimentality.
İçinde üç ciltlik bir romanın müsevedde yazımları bulundu roman tiksindirici bir duygusallık içeriyordu.
That revolting poster is a disgrace.
Üstelik o poster bir yüz karası.
What a bunch of revolting beggars!
Vay iğrenç dilenciler sürüsü vay!
I think I hate you. Letting those revolting men order you about.
O iğrenç adamların sana emir vermesine müsaade ettiğin için senden nefret ediyorum.
Well, I think I saw a tray of rather revolting little lumps on toothpicks here.
Sanırım bir tepside kürdanlara takılı oldukça baştan çıkarıcı kanepeler gördüm.
"Look at those hideous, revolting freaks!"
"Şu iğrenç ucubelere bakın!"
As for revolting against nature, haven't we done so already and succeeded?
Doğaya başkaldırmaya gelince, zaten bunu yapıp başarılı olmadık mı?
How revolting.
Ne iğrendirici.
I find your suggestion highly revolting.
Ben senin önerini son derecede iğrenç buluyorum.
No doubt this sounds very revolting to you now, but we'll see.
Şüphe yok ki şu anda size çok iğrenç geliyor, ama göreceğiz.
I wish he wouldn't use that revolting expression.
Keşke şu sevimsiz yüz ifadesini kullanmasa.
Some revolting sacrificial rite has been performed.
İğrenç bir kurban ayini düzenlenmiş.
I was just revolting against my mother with them.
Bunlar anneme karşı isyanlarımdı.
It's revolting on a Sunday afternoon.
Bir Pazar öğleden sonrasında iğrenç bir şey.
It's even more revolting in real life.
Gerçek hayatta daha da iğrenç oluyor.
Revolting and miserable fools.
İğrenç ve sefil aptallar.
Revolting!
İğrenç!
Yeah, it's pretty revolting.
Haklısın Luca. Berbat bir şey olmalı.
Revolting.
Mikrop kapmasın.
In the history of our camp, that was the most infamous, the most revolting, the most disgusting display of hooliganism we have ever had.
Bizim kampın tarihinde en rezil en iğrenç, en nefret uyandıcı serseriliği sizler sayesinde izlemiş olduk.
It's the most revolting thing I've ever heard!
Kesinlikle iğrenç bu! Bu şimdiye kadar duyduğum en iğrenç şey!
- Revolting spectacle, isn't he?
- İğrenç manzara, değil mi?
Some ignorant 19th-century iconoclast, with a view to... how can I say... improving his abode, had someone paint over the original 17th-century decorations with these... if you'll forgive me... these absurd and quite revolting scenes of hunting and feasting.
Bazı cahil 19.yy gelenek düşmanları kendilerine... nasıl desem - 17.yy sanat eserlerini... kendi zırvalarıyla değiştirmeyi görev edinmişlerdir... bu pisl-affedersiniz - bu saçma ve tiksindirici av ve sevinç sahneleriyle hem de.
What's revolting about war... is that it deprives man of his own individual battle.
Savaşın... insanı en çok öfkelendiren yanı kişisel kavgaya yer bırakmaması.
Every time I confronted God with the realities I witnessed he turned into something ugly and revolting.
Tanık olduğum tüm gerçeklerde Tanrı'yla yüzleştiğim anlarda çirkin ve iğrenç bir mahlûka dönüştü.
Revolting.
Nefret ediyorum.
- Perfectly revolting?
- Tamamem tiksindirici?
- Oh, it's revolting.
- Oh, feryat ediyor.
Your language is common, your eating habits... - revolting.
- Konuşmanız kaba, yemek âdetleriniz...
It never ceases to amaze me why the most noble work of God the human brain, is the most revolting to the human eye.
Tanrı'nın yarattığı en mükemmel şey olan insan beyninin daima gözler tarafından yanıltılabiliyor olmasına hep şaşırmışımdır.
Now, we agreed we wouldn't cook anything revolting unless we discussed it.
Konuşmadan iğrenç bir şey pişirmeyeceğimize karar vermiştik.
Kidnapping children, now that's revolting.
Çocuk kaçırmak iğrenç bir şey.
Mei-erh, you're revolting
Meierh, isyan ediyorsun.
Revolting journey.
İğrenç bir seyahat.