Riches translate Turkish
774 parallel translation
I'll go there and place you in riches.
Geri döneceğim, ve sana güzel bir hayat vereceğim.
How did these huge continents with their mineral riches form?
Tüm bu mineral zenginlikleriyle karalar nasıl oluştu?
But what good are riches when you're bored?
Fakat, insan sıkıldığında varlığın ne önemi var?
The reporter wanted to write the Little Fellow's life story, "From Rags to Riches", and he graciously consented.
Gazeteci, Little Fellow'un hayatını yazmak istiyor, paçavralardan zenginliğe geçişini.
Swollen with riches.
Başıma büyük dertler açtı.
But the spirit of the Lord was not upon him. And he that hath not the spirit of the lord within him... all the power of the world and the riches of the earth... shall not avail for his heart will be troubled.
Ama, içinde Tanrı'nın ruhu yokmuş ve içinde Tanrı'nın ruhu olmayan kişi dünyanın bütün zenginliklerine ve gücüne sahip olsa da nafile çünkü yüreği huzura ermez.
I owe these riches to the misfortunes ofwar.
Savaşın acıları bana bu zenginlikleri getirdi.
To care for the riches of the mind.
Zihnin zenginliğine önem vereceksin.
Silks for rags, kindness instead of riches, limitless food instead of hunger.
Paçavra yerine ipek, para yerine nezaket, açlık yerine sınırsız yemek.
- The reverence for riches.
- Zenginliğe tapmak.
and then, in dreaming... the clouds methought would open, and show riches ready to drop upon me... that, when I waked...
Sonra rüya görürken... bulutlar açılıp üzerime düşmeye hazır güzelliklerini gösteriyor gibime geliyor.
I can live without riches
Servetsiz yaşarım
Inside my bottle for the first thousand years... I swore that I'd enrich the one that freed me with all the riches of the earth.
Şişenin içinde geçirdiğim ilk bin sene... beni özgür kılanı, dünya zenginlikleriyle zengin edeceğime söz verdim.
who are usually rich people... think of poverty in the negative, as the lack of riches... as disease might be called the lack of health.
Servet eksikliği gibi. Hastalığın sağlığın eksikliği olarak algılanması gibi. Ama öyle değil.
And he'll never tell where his riches came from.
Ve zenginliğinin kaynağını asla söylemeyecek.
"I'll lay all of my riches at your feet.."
Tüm varlığımı ayaklarına sereceğim.
" Yet Sherazade, because of the poverty of her childhood, was as avid of power and riches as a shipwrecked mariner of water.
" Ancak Şehrazat, çocukluğu sefalet içinde geçtiğinden, güç ve zenginliğe karşı kazazede bir denizci kadar açgözlüymüş.
From riches to rags.
Zenginlikten fukaralığa!
South Africa has always wanted Madagascar and its wealth, its minerals, and other riches.
Güney Afrika da, daima Madagaskar'ı ve onun zenginliklerini, minerallerini ve diğer varlıklarını isteyegelmişti.
he told her the advantages of riches and of gold she answered that her liberty for gold could not be sold
altının parlaklığını, zenginliğin güzelliğini anlattı kırlangıça. kırlangıç, özgürlüğün satılamaycağını söyledi.
Riches enough to buy and sell a continent, and look at us.
Bir kıtayı satın alabilecek kadar zenginlik ve bize bir bakın.
But my true riches are in that pavilion, and one can only enter with a golden key.
Fakat benim gerçek servetim o köşkün içindedir ve ancak altın anahtarla oraya girebilirsin.
After my death, you will be safely out of danger, and my riches will be yours.
Ben öldükten sonra, sen kolayca tehlikeden uzaklaşır ve servetime sahip olursun.
Tell what a threat it was to the power and the riches... that you'd learnt to love so much.
Bunun sevmeyi öğrendiğin güç ve zenginlik için... ne kadar büyük bir tehdit olduğunu açıkla.
The old story, from rags to riches.
Bilinen hikâye, yokluktan zirveye.
Bring back Johnny, and I'll show you... the way to get real riches.
Johnny'i getirin. Ben de size gerçek zenginliği göstereyim.
While many are attracted by riches... others are frightened off.
Zenginler kimilerini çeker kimilerini ise iter.
Their last riches, the 30 barrels, now had to be sold.
Sahip oldukları tek şey otuz varil hamsiydi ve şimdi satılmaları gerekiyordu.
You're so dumb... you don't even see the riches you're treading on with your own feet.
Çok salaksınız. Üzerine bastığınız zenginlikleri bile görmüyorsunuz.
- Spiders'legs - that mean riches.
- Örümceğin bacakları zenginlik demektir.
And I knew the fortune-teller who came every week... with his tale of good luck and riches.
Her hafta gelip iyi şans ve zenginlik hakkında... hikayeler anlatan falcıyı da biliyordum.
You're going to found a new empire and make yourself master of the riches of the world.
Yeni bir imparatorluk bulacak ve kendini bu dünyanın nimetlerine sahip olacaksın.
For to Pharaoh, riches were power. And power was to be desired.
Firavun için servet güç demekti ve güç de elde edilmek istenirdi.
He has riches, power even the son he desired.
Serveti var, gücü var hatta çok arzuladığı erkek evladı bile.
Soldiers, you were assembled here on the plains of Axios by my father, Philip, to be led to the greatest glory and riches that any army since the world began has ever yet achieved... the conquest and destruction of the Persian Empire.
Askerler, burada, Axios'un bu düzlüklerinde babam Philip tarafından bir araya getirildiniz. Dünya kurulalı beri hiçbir ordunun daha ulaşamadığı, en büyük şerefe ve zenginliklere nail olmak için topladı sizleri. Pers İmparatorluğu'nu fethedip, yok etmek için.
This day, Greece will be revenged, all Asia will be ours, its riches in our hands, and all our labours ended.
Bugün, Yunanistan öç alacaktır tüm Asya bizim olacaktır, onun zenginliği bizim avuçlarımızda tüm uğraşlarımız sona ermiştir.
Even for him who seeks only to enjoy his hard-won riches.
Kendi halinde yaşayan insanlara bile rahat yok demek.
At the feet of his Tartar woman, he laid all the riches of Cathay.
Sevdiği Tatar kadınıyla birlikte atları çölü sarstı.
No, I will not take from him the glory and riches you have given him.
Hayır, ona verdiğin şan ve serveti ondan almayacağım.
That's the trouble, embarrassment of riches.
Sorun da bu. Nerede çokluk- -
I am not going after the riches for myself.
Kendim için zenginliğin peşinden koşmuyorum.
"Riches beyond all your dreams."
"Hayallerin ötesinde bir zenginlik."
The sub-soil conceals inexhaustible riches.
Toprakların altı da zenginliklerle dolu.
Are you firmly resolved... to despise the honors, riches... and all the vain pleasures of this world... in order to prepare for a closer union with God?
Gururu, zenginliği ve bu dünyanın tüm zevklerini... Tanrı'ya daha yakın olmak için... bir kenara koymaya... kesin ve tam olarak kararlı mısınız?
Because thou hast asked this thing and hast not asked for thyself long life, nor riches for thyself, nor the life of thine enemies, but hast asked for understanding to discern judgement. Behold, I have done according to thy words.
Benden iyi ile kötü arasındaki farkı görebilmeyi istedin, ama bunu kendin için zenginlik için yada düşmanlarını yenmek için değil sadece halkını daha iyi yönetebilmek ve insanların arasındaki huzuru sağlayabilmek için istedin.
I will give unto thee both riches and honour so there shall not be among the kings of the earth any like unto thee in all thy days.
Böylece karşılaştığın her şeydeki iyilikle kötülüğü aklınla ve kalbinle ölçebilirsin. Yolumdan yürürsen seni dünyadaki hiçbir Kralın sahip olamayacağı bir zenginlik ve onurla ödüllendireceğim
Earth yielded her riches at harvest time.
Hasat zamanı toprak bol ürün verirmiş.
It's riches.
Müthiş bir zenginlik.
We seek not riches!
- Zenginlik peşinde değiliz!
The time has come, Temüjin Khan, if you would tread the path of power and riches.
Zaman geldi, Timuçin han!
Such riches.
Büyük zenginlik.