Rises translate Turkish
1,419 parallel translation
From the low-rises?
Aşağı mahalleden mi?
A few apartments in the low-rises that we've seen used for stash.
Malları belki bir kaç apartmanda saklıyorlar.
Pick any door in the low-rises. What are the chances?
Burada bir kapıyı seç ve bir şeyler bul, imkansız.
They ripped out the pay phones in the low-rises.
Kulelerin oradaki telefonları söktüler.
And how long were you with Barksdale's crew in the low-rises?
Ne zamandır Barksdale'in ekibindesin?
We haven't hit the low-rises yet.
Daha alt-düzeye inmedik..
Little hoppers in the low-rises.
Aşağı mahalledeki küçük pezevenkler.
We got two addresses in the low-rises that are probables... and another two row houses... that have been used for stash as recently as last week.
Aşağı mahallede iki tane adresimiz var geçenlerde depo olarak kullanıIdığını belirlediğimiz diğer iki ev de var.
That's 10 stairwells in five high-rises, going 24l7 for dope and coke.
Bu beş yüksek gelirli yerde 7 gün 24 saat uyuşturucu.
The low-rises, the avenue corners, they're all his, too.
Düşük gelirli sokak köşeleri de onun.
According to the judge, he has the Westside high-rises.
Hakime göre batı tarafındaki tüm yüksek gelirli yerlere sahip.
- You the man in the low-rises.
- Küçük işlerdeki adamı biliyorsun.
The low-rises?
Küçük işler mi?
Why you gonna put me in the low-rises when I had a tower since summer?
Yazdan beri kulelerdeyken niye beni küçük işlere gönderiyorsun?
By tomorrow, we'll be up on two near the high-rises.
Yarın itibariyle, yüksek gelirli yerleri de dinleyebileceğiz.
In the alley behind 800 block of Argyle, across from the low-rises.
Blok 800'ün arka tarafında aşağı mahallede.
Three minutes later, we get another call from the low-rises to that number.
3 dakika sonra o numaraya gelen bir arama oldu.
Then, a half-minute later, you get another call from the low-rises... to a pager we know is Stringer Bell's.
Ondan sonra, 1 dakika içinde aşağı mahalleden bir arama daha yapıldı. Arama Stringer Bell'in çağrı cihazına yapıldı.
Spears shall be shaken, shields shall be splintered a sword-day, a red day ere the sun rises!
Sarsılsın mızraklar, parçalansın kalkanlar kılıcın günü bugün, kızıl bir gün bugün şafağın önünde.
♪ A pale moon rises
Solgun bir ay doğuyor
People are on strike over the price rises and the lack of fuel.
İnsanlar zamlar ve benzin yokluğu yüzünden grev yapıyorlar.
The German spirit blows through the poor land and new life rises up out of the ruins.
Alman Ruhu, zavallı topraklarda eser ve enkazdan yeni bir hayat yükselir.
- The sun rises anyway - lf I don't succeed
- The sun rises anyway - lf I don't succeed
If you want to save her... then come with your life before the sun rises
Onu kurtarmak istiyorsan,... güneş doğmadan canını da al gel.
If George S. Motherfucking Patton rises from his holy grave and asks you for your weapon, you will not surrender your weapon.
Eğer lanet George S. Patton kutsal mezarından kalkar ve senden silahını isterse silahını bırakmayacaksın.
She rises early and she loves to be held in my arms.
Erken kalkıyor ve onu kollarıma almama bayılıyor.
The sun rises.
Güneş doğuyor.
The dark pope... rises.
Karanlık papa... yükseliyor
It's his feeling that as the economy slumps, crime rises, okay?
Ona göre ekonomi kötüye gidiyor, suç oranı artıyor.
When the full moon rises tomorrow you will change, you will kill, and you will feed.
Yarın dolunay çıktığında değişeceksin. Öldürecek ve besleneceksin.
When you dance, your heart sings, and then rises to heaven.
Dans ettiğin zaman, kalbin şarkı söyler ve cennete doğru yükselir.
Where the plates move apart, magma rises, to form the mid-Ocean Ridge.
buradaki plakalar birbirinden ayrılarak magma yükselir ve ortaya okyanus sırtı oluşur.
"Break the finger that rises against you"
Kalkan parmağı indirin
" Theresinha rises
" Theresinha kalkar...
Every morning the same bright sun rises.
Her sabah ışıl ışıl doğuyordu güneş.
Ejected at supersonic speed forms a churning column that rises into the sky
Sesten daha büyük bir hızla fışkırarak arşa kadar yükselen sarsıcı sütunlar oluşturur.
And then he turns into a silhouette, goes out of frame, the music rises....
Sonra silueti görünür, kareden çıkar, müzik yükselir.
And that we find him before the sun rises.
Ve güneş doğmadan önce onu bulalım.
When used incorrectly, the failure rate rises to 12 ° %.
Yanlış kullanılırsa, bu oran % 12'ye çıkıyor.
Word on the street is, Omar ain't nowhere near them rises when the shit pop.
Sokaklarda dolaşan lafa bakılırsa, olay olduğunda Omar kulelerin yakınında bile değilmiş.
But make it look like one of the Towers... down on Franklin Terrace. You know, the high-rises.
Biliyorsun değil mi orayı?
The Terrace, the low-rises, the avenue corners.
Terrace, Sosyal Konutlar, ana caddeler.
You saying the stash is across the street in the low-rises?
Yani, ana depo aşağı mahallede, caddenin karşısında mı?
Remember that Eastsider got shot in the high-rises, right?
Şu doğu yakasındaki lavuğun kulelerin orada vurulmasını hatırlıyor musun?
That means the Towers, the low-rises.
Kulelerin orayı dâhil.
As numbers fall, so the fitness of the population rises.
Sayı olarak azalırlarken, yapı olarak gelişiyorlar.
The sun rises just to hear her morning melodies.
Güneş sırf onun sabah söylediği şarkıları dinlemek için doğar.
As sure as the sun rises.
Tıpkı güneşin doğması gibi, yanılmıyorum.
The average temperature of the marsh rises five degrees? The entire food chain is degraded, starting with frogs.
Bataklığın ortalama sıcaklığı beş derece artacak.
And we will dance till the sun rises.
Gün doğana dek oynayacağız.
And when Germania rises from these ruins you will be the heroes.
Ve Almanya bu yıkıntılardan yükseldiği zaman, asıl kahraman sizler olacaksınız.