Royce translate Turkish
1,022 parallel translation
They're either after my money or they just want to drive my Rolls-Royce.
Ya paramın peşindeler ya da Rolls-Royce'uma binmek istiyorlar.
- I'm Royce McHenry, farmer hereabouts.
- Ben Royce McHenry, çiftçiyim.
- Do not. Rockefeller called to borrow a Rolls Royce.
Rockefeller'ı ödünç aldığı Rolls Royce'umu göndermesi için çağırtmıştım.
Well, after all, the Germans are in a Rolls Royce and our lads only have American Jeeps.
Sonuçta, Almanlar bir Rolls Royce'ta ve bizim çocukların sadece Amerikan cipleri var.
- It is a RoIIs-Royce, silver and black with the number 278EMO6. climbing I do not find agreeable.
Tlrmanmayl hog bulmuyorum.
- A Rolls Royce!
- Bir Rolls Royce!
Rolls Royces, Maseratis... women who get undressed.
Rolls Royce'lar, Maserati'ler çıplak kadınlar.
The Rolls Royce!
Rolls Royce!
Is this a Rolls Royce?
Bu bir Rolls Roys mu?
You know, Rolls-Royce, Oxford, Coldstream Guards.
Rolls-Royce, Oxford. - Yeterince zararsız görünüyor.
Terribly so. Rolls-Royce, you know, Oxford, Coldcream Guards.
Rolls-Royce, Oxford, kremli nöbetçiler.
Wasn't there another gorilla in a Rolls-Royce?
- Bir Rolls Royce'da da goril yok muydu?
I got a maternity case in a Rolls Royce three blocks up.
Üç blok ötedeki Rolls Royce'ta bir doğum olayı var.
I'll run away with the Rolls.
- Ben Royce Rolls'la kaçacağım.
In this case, the bodywork of my Rolls Royce is 18-carat gold.
Bu durumda, Rolls Royce'umun karoseri 18-karat altın.
I make six trips a year to Europe in the Rolls Royce, Mr Ling.
Avrupa'ya Rolls Royce'la yılda altı yolculuk yapıyorum, Bay Ling.
Exterior. Christian Dior. The camera pans, and now we see a white Rolls-Royce pull up and come to a stop.
Kamera ilerler ve beyaz bir Rolls-Royce görürüz.
The murder weapon was registered in the name of the deceased, Miguel Ostos, and was kept, mark you, in the glove compartment of the Ballon Rolls-Royce.
Cinayet silahı, merhum Miguel Ostoss adına kayıtlı ve, dikkatini çekerim, Ballon'un Rolls Royce'unun torpido gözünde saklanıyormuş.
He's arriving in his famous, all-pink Rolls-Royce.
Meşhur pespembe Rolls-Royce'u içinde geliyor.
- But it is a Rolls-Royce, isn't it?
- Ama bu bir Rolls-Royce, öyle değil mi?
A yellow Rolls-Royce.
Sarı bir Rolls-Royce.
The yellow Rolls-Royce.
Sarı Rolls-Royce.
- The yellow Rolls-Royce?
- Sarı Rolls-Royce mu?
- The yellow Rolls-Royce.
- Sarı Rolls-Royce.
Signor Maltese, it is a Rolls-Royce.
Sinyor Maltese, bu bir Rolls-Royce.
That is nothing for a Rolls-Royce.
Bir Rolls-Royce için bu hiçbir şey değil.
- Lf my loved one wants a Royce-Rolls...
- Eğer benim sevgilim bir Royce-Rolls istiyorsa...
- A Rolls-Royce.
- Rolls-Royce.
- My loved one gets a Royce-Rolls.
... Royce-Rolls alır.
- He says he's found you a Rolls-Royce.
- Sana bir Rolls-Royce bulmuş.
A qualified Rolls-Royce driver.
Kalifiye bir Rolls-Royce şoförü.
This great nation cannot take a back seat to competitors like Daimler Mercedes, Napier, Rolls-Royce, Dietrich or Panhard.
Bu büyük ulus, rakipleri olan Daimler, Mercedes, Napier, Rolls-Royce, Dietrich ya da Panhard'ın arka koltuğuna oturamaz.
I had to go to the Rolls-Royce agency.
Rolls-Royce ajansına gitmem gerekti.
One thing about driving a Rolls, they're pleased to see you anywhere.
Altında Rolls Royce olursa her yerde iyi karşılarlar.
I've got a Rolls-Royce out there. A radio, heater, the lot.
Dışarıda koskoca bir Rolls Royce var.
I thought you said there'd be a Rolls Royce.
Bizi bir Rolls Royce'un bekleyeceğini söylediğini sanıyordum.
There'll be a Rolls Royce waiting for me outside.
Beni dışarıda Rolls Royce bekliyor.
- Those from the Rolls?
- Rolls-Royce'takiler mi?
This is a Rolls Royce and a Bentley.
Bu bir Rolls Royce ve Bentley.
For God's sake, get back to the Rolls-Royce.
Tanrı aşkına, Rolls Royce'a geri dönün.
It's the Rolls.
Rolls Royce.
You come blithering up in that beastly little car... and assault my personal Rolls Royce!
Şu korkutucu küçük arabaya seviniyorsun... ve benim kişisel Rolls Royce'uma saldırıyorsun!
The steelworks or a Rolls, it's all the same to him.
Ha çelik fabrikası, ha Rolls Royce, onun gözünde hepsi bir.
For instance, Professor... once you've bought a yacht, a couple of Rolls-Royce and a nice villa... your million is gone.
Örneğin, Profesör bir yat, bir çift Rolls-Royce, güzel de bir villa aldın mı milyonun bitti.
In a Rolls or a van
Rolls Royce'la, minibüsle
Goodbye, the Rolls Royce.
Elveda Rolls Royce.
Sorry we couldn't have the Rolls Royce for you.
Kusura bakma, Rolls Royce getiremedik senin için.
Blacks in white Rolls!
Beyaz üstüne siyah Rolls Royce'ları vardı.
Mr Royce? Your daughter's on the phone. 3-4-7.
Mr. Royce, kızınız telefonda 3-4-7
But Mr Royce had a heart attack.
Ama Bay Ryce kalp krizi geçirdi.
They're still down there, Remy and Mr Royce.
Emy ve Bay Royce hala aşağıdalar.