Rr translate Turkish
11,520 parallel translation
And don't worry, your secret is safe with me.
Merak etme, sırrın benimle güvende.
Fine. Why don't you let me in on a family secret?
Neden küçük aile sırrını açıklamıyorsun?
So... we just keep doing what we're doing? Ask no questions until someone decides to let us in on the big secret?
Öyleyse yaptıklarımızı yapmaya devam edecek biri büyük sırrı açıklamaya karar verene dek soru sormayacak mıyız?
Whatever secrets she had died with her.
Sırrı artık neyse onunla birlikte öldü.
You have to take the secrets and sins of this town into your heart, all of them.
Bu kasabadaki her sırrı ve günahları kalbinden içeri almalısın, hepsininkileri.
Then I remember that I have a secret...
O zaman unutmadığım bir sırrım aklıma gelir...
If only I could learn your secret.
Keşke sırrınızı öğrenebilsem.
I think you're more interested in the kind of stuff i do Than you let on.
Sanırım yaptığım o şey sırrı ifşa etmenden daha fazlasıydı.
You of all people should appreciate the sanctity of a secret that can ruin a career.
Birinin kariyerini mahvedebilecek sırrı bilip onu ifşa etmeyecek yegane insansın.
You of all people can understand the sanctity of a secret that can ruin a career.
Bir kariyeri mahvedebilecek böyle bir sırrın kutsallığını herkes takdir eder.
Some insider info. Can you help us out?
Bir kaç meslek sırrı istiyoruz Dog.
Just as you were supposed to keep our secret from Mary Sibley.
Sırrımızı Mary Sibley'den sakladığın gibi.
By keeping this secret from me, you have damaged Ivan's company and his legacy.
Bu sırrı benden saklayarak, Ivan'ın şirketini ve mirasını zedeledin.
How did he keep this a secret for so long?
Böyle bir sırrı senelerce nasıl saklamış?
You didn't just bury Charles you buried your dirty secret.
Sadece Charles'ı gömmedin senin kirli sırrını da gömdün.
Saving the world from imminent cosmic destruction deserves a little RR.
Dünyayı kozmik bir yok oluştan kurtarmak biraz dinlenmek ve gevşemeyi hak ettiriyor.
But some RR keeps the team's morale up.
Fakat biraz dinlenmek ve gevşemek ekibin moralini yükseltir.
The trick is being able to communicate that hurt appropriately and constructively.
İşin sırrı, bireylerin hislerini düzgün bir biçimde ve yapıcı bir şekilde ortaya koymalarıdır.
Anyway, I appreciate your staying discreet.
Neyse, sırrımı saklayacağın için teşekkür ederim.
But you cannot be married to a man and leave him out of a secret like this.
Ama bir adamla evlenirken ona böyle bir sırrı söylememezlik edemezsin.
It wasn't my secret to tell.
O sırrı söylemek bana düşmezdi.
So what's the dirty little secret?
- Şu minik sırrın ne peki?
That's the secret of the Oval Office, Red.
Oval Ofisin sırrı bu Kızıl.
You've divined her secret.
Sırrını keşfetmişsin.
I thought you said you knew her secret.
Sırrını bildiğini söylediğini sanıyordum.
You're only as sick as your secrets.
Ne kadar çok sırrın varsa, o kadar sorunun vardır.
Well, I kept hers.
Sırrını sakladım.
You said that once you were sure, you would tell me the secret tor destroying Countess Marburg.
Kontes Marburg'u yok etmemizi sağlayacak sırrı bildiğini söylemiştin.
Her ancient, rotting corpse is the secret to her longevity.
Onun eski, çürümüş cesedi uzun yaşamının sırrıymış.
Now that you know our secrets, my father will be forced to kill you.
Artık sırrımızı bildiğine göre babam seni öldürmek zorunda.
- It's not my secret.
Benim sırrım değil.
Well, I bet you overhear all kinds of secrets.
Bahse girerim her türlü sırrı duyuyorsunuzdur.
You came here tonight to reveal your secret.
Buraya sırrınızı açığa çıkarmak için geldin.
I got to know that secret.
Bu sırrı öğrenmeliyim.
My secret :
Sırrım :
It'll be our secret.
Bizim sırrımız olacak.
"Gordon pursued a theory that Liverpool, " the exit point from the city for hitchhikers heading south, "could be the key to the Belanglo slayings mystery."
Gordon'ın peşine düştüğü teori, çıkış noktası Liverpool olup güneye doğru ilerleyen otostopçular için Belanglo cinayetlerinin sırrının anahtarı olabilir.
But she's got a ton of dark secrets from her own past, many of which even she doesn't know.
Fakat geçmişinden kalma tonla karanlık sırrı var ki çoğunu kendisi bile bilmiyor.
Take it to your grave.
Ve bu sırrı ölene kadar sakla.
This secret... The world's not ready to hear.
Dünya bu sırrı duymaya hazır değil.
Aliyah doesn't confide in me.
Aliyah sırrını bana söylemedi.
What's your secret?
Sırrın ne?
My secret is, I'm getting a divorce.
Sırrım şu : Boşanıyorum.
That is my secret red-pepper sauce.
İşin sırrı biber sosunda.
Don't give it away.
- Sırrınızı açıklamayın.
- William, no!
- William, Hayııırr!
Like I said, every town's got a secret. That's ours.
Dediğim gibi her kasabanın bir sırrı vardır, bu da bizim ki.
- is Reiden Global's secret sauce?
- Reiden Global'ın gizli sırrı mı?
- No. What's funny is I finally figured out your secret.
- Komik olan sonunda sırrını öğrenmiş olmam.
Well, I know your secret too.
Ben de senin sırrını biliyorum.
Nimah, that isn't Simon's secret.
- Nimah, Simon'ın sırrı bu değil.