English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ R ] / Rs

Rs translate Turkish

80,191 parallel translation
If that's the case, why you are so antsy?
Madem bu kadar basitti, neden böyle sabırsızsın?
I'm sure you'll write it sensitively.
Eminim uygun şekilde yazmayı başarırsın.
I sent Uhtred to reassert Guthred's authority.
Guthred'in nüfuzunu yeniden yapılandırsın diye Uthred'i gönderdim.
Uh, for example, if I were to say, "I can't wait to eat this almond cookie," but there were people around that knew the almond cookie was poisoned, that would be dramatic irony.
Mesela ben "Bu bademli kurabiyeyi yemek için sabırsızlanıyorum" dersem ve çevremde kurabiyenin zehirli olduğunu bilen birileri varsa bu, dramatik bir ironi olur.
Perhaps, when I'm out, you can lure the androgynous cobra out of my sock drawer.
Size minnettarım. Belki ben dışarıdayken çift cinsiyetli kobrayı da çorap çekmecemden çıkarırsınız.
You sound like a freshman all over again.
Sanırsın tekrar üniversite birde.
A man on the run from greed and vengeance.
Hırs ve intikamdan kaçan adam.
From now on, sam, coloreds use the back door.
Bundan sonra zencileri arka kapıdan alırsın Sam.
398 buys you studio time and one copy of your session.
3,98 dolara hem seans yaparız hem de kaydını alırsınız.
Two points of retail.
Satıştan yüzde iki alırsın.
You're ready to do whatever you need to.
- Gereken her şeyi yapmaya hazırsın.
I do.
- Hazırsın.
Uh, no, Ruthie's house got robbed.
Hayır, evine hırsız girdi.
You've reached Detective Bendix with, uh, Robbery...
Dedektif Bendix. Hırsızlık büro...
I can get deez nuts.
Sikimi alırsın ancak.
It was them.
Hırsızlar.
You pivot on the ball of your foot and snap your hips out at the same time.
Ayağının ucunda dönerken kalçanı öne çıkarırsın.
That transmits a huge amount of power outward through the leg.
Böylece bacağa muazzam bir güç aktarırsın.
Did it not occur to you that the people who had your computer in the first place were the same ones that broke into your home?
Bilgisayarınızı kullananların esas hırsızlar olabileceği aklınıza gelmedi mi?
Still ambitious as hell.
Hırs küpü gibiydi.
I can't wait.
Sabırsızlıkla bekliyorum.
The girls wash off " the paint and go for their midnight sandwiches...
" Kızlar makyajlarını silip gece bir şeyler atıştırsın.
I can't wait to hear.
Duymak için sabırsızlanıyorum.
You practically own Pepsi-Cola.
Pepsi'nin sahibi sayılırsın.
You, my friend, are the Ansel Adams of covert photography.
Dostum sen, gizli fotoğrafçılık sektörünün Ansel Adams'ı sayılırsın.
Well, perhaps, in the future... you will consider working for me.
Belki de ileride benim için çalışırsın.
We don't need to dwell on the burglary or the assault that you suffered.
Uğramış olduğunuz hırsızlık ya da saldırının çok üstünde durmayacağım.
So, um, one of my guys... new kid... got spooked by a cruiser and ran.
Şimdi, benimkilerden biri yeni çocuk bir devriyeden tırsıp kaçmış.
You don't want to know.
Anlatsam sıkılırsınız.
You hold out, maybe you squeeze a grand more for each client.
Bekliyorsunuz belki her müvekkil için birkaç bin daha koparırsınız.
It's like walkin'on pillows.
Sanırsın yastıklarda yürüyorum.
And the truth is, if Irene settles... you'd get some money.
İşin özünde, Irene anlaşırsa siz de biraz para alırsınız.
- Somebody call an ambulance!
- Biri ambulans çağırsın!
And fish sticks for you girls?
Siz de balık kroket mi alırsınız kızlar?
Gave me ambition.
Bana hırs verdi.
You send your guys in, somehow get dynamite close to the thousand-degree flame, detonate it, cross your fingers that the shock wave will snuff out the blaze.
Adamlarınızı içeri gönderirsiniz, bir şekilde dinamitleri binlerce derece sıcaklığa yaklaştırırsınız. parmaklarınızı gezdirip patlatırsınız ve şok dalgası alevleri dışarı püskürtür.
And you can explain to the taxpayers why you turned down almost $ 100 million in free money.
Ve sonrasında vergi mükelleflerinize neden 100 milyon dolarlık harcama yaptığınızı anlatırsınız.
Then, I read a study that says criminals tend to favor the same color and make of getaway car.
Sonrasında, bir aralar hırsızlık yapan insanların, dükkanlardan kaçmak için aynı renk arabayı tercih ettiklerini okumuştum.
She can act rings around you.
Sen onun yanında sıfırsın.
Now, if every time we see Zack, he's getting a foot rub, how's the audience gonna understand his ambition?
Her seferinde Zack'in ayaklarını ovdurduğunu görürsek seyirci, karakterin bu hırsını nasıl anlayacak?
Frank, listen, we have an opportunity here to make a picture that's saying something about the rivalry and greed that civilized the American West.
Frank bak, burada Amerika'nın batısını medenileştiren rekabet ve hırs hakkında bir şeyler anlatabilecek bir film çekme şansımız var.
But I survived... and so will you. 24 years, Bette.
Ama ben atlattım sen de atlatırsın.
A bit of a snafu at the airport, but we're here, and I am raring to go.
Havaalanında ufak bir pürüz oldu ama buradayız ve her şey için sabırsızlanıyorum.
You get fat or old... people don't even see you anymore.
Kilo alırsın, şişmanlarsın ve insanlar artık seni görmek bile istemez.
You know him as well as anyone.
Onu herkesten daha iyi tanırsın.
That will get you half.
Onla yarısını alırsın.
By a show of hands, all those in favor of restoring Howard Hargrave as CEO.
Howard Hargrave'ı CEO olarak geri getirme lehine olan herkes elini kaldırsın.
- Curious to find out.
- Bulmak için sabırsızlanıyorum.
My oldest brother... he was a thief and worse.
En büyük ağabeyim... bir hırsız ve daha kötüsüydü.
Bro, you are ready for football.
Kanka, futbol için hazırsın.
We'd get letters and e-mails saying that my dad was a thief, my mom was a clueless socialite, and that I was the spoiled rich-bitch ice princess.
Babamın hırsız olduğunu söyleyen mektuplar ve epostalar aldık, annemin cahil bir sosyete olduğu, ve benim de şımarık zengin yapma bebek olduğum gibi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]