English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ R ] / Rubies

Rubies translate Turkish

260 parallel translation
The Prince of the Indies whose palace is covered with an hundred thousand rubies.
Sarayı yüzbinlerce yakutla kaplı Hindistan Prensi.
I like him not - with all his rubies.
Ondan hoşlanmadım. Yakutları olsa bile.
Was there anybody beside yourselves know the rubies were here in the house?
Sizin dışınızda yakutların evde olduğunu bilen biri var mıydı?
Ther was on old woman from a bird store who saw the rubies.
Kuşu satan yaşlı kadın yakutları gördü.
I got a friend that likes rubies.
Yakut seven bir arkadaşım var.
The red fire of the rubies on the whiteness of Saskia's neck.
Saskia'nın beyaz gerdanında alev alev yakut kırmızısı.
А thousand rubies Sometimes more
Bu bazen yüz yakuttur Bazen daha fazla
The murderer had searched for those rubies all through the night.
Katil bütün gece şu yakutları aramıştı belli ki.
But suppose he didn't find those rubies after all.
Ama bana kalırsa yakutları bulamamıştı.
A criminal maniac who murdered his aunt... and steals back to his own house at night... still searching for those rubies he couldn't find 20 years ago.
Teyzenizi öldüren hasta ruhlu bir katil. 20 yıl önce bulamadığı yakutları aramak için her gece kendi evine hırsızlığa giriyor.
Alice Barlow's brooch, Alice Barlow's rubies.
Alice Barlow'un broşu ve Alice Barlow yakutları.
This brooch and these rubies are going to send you to the gallows.
Bu broş ve yakutlar seni darağacına gönderecek.
Quick, Bella, the rubies.
Bella, yakutlar.
Rubies?
Yakutlar mı?
- Rubies. You killed a woman for them.
Onlar için bir kadını öldürdün.
The rubies.
Yakutlar.
Rubies, blood red, for the people of Baghdad who stood in my way.
Yakutlar. Bağdat'ta yoluma çıkanların kanının kırmızısı.
A guy like him who's got a barrelful of rubies... and he's sentimental about a pearl.
Fıçılar dolusu yakutları olan bir adam, bir inci için hassas davranıyor.
He should buy you rubies and a villa in Calcutta overlooking the Ganges.
Sana yakutlar ve Kalküta'da Ganj nehrine bakan bir villa satın almalı.
- They are rubies and pearls.
- Yakut ve inci.
Oh, Catherine, they're rubies.
Catherine, yakut bunlar.
It is a suggestion, a necklace of rubies.
- Sence öyle mi Sam? - Sadece bir fikir.
Do not go with this dress and I have rubies.
Yakut bu elbiseye yakışmaz. Ayrıca benim hiç yakutum yok.
- Think of all the diamonds and rubies.
- Tüm o elmasları ve yakutları düşünün.
Look. Two identical rubies.
İkiz mücevher.
"Give pearls away and rubies But keep your fancy free."
"İncilerini bağışla, elmaslarını da Muhafaza et özgürlüğünü ama."
Rice and rubies... that's about all I knew about Burma before I came here.
Pirinç ve yakut... Burmaya gelmeden önce bildiklerimin hepsi buydu.
These are rubies, sir.
Bunlar yakuttur efendim.
Diamonds in your hair, rubies on your fingers.
Saçlarına elmaslar, parmaklarına yüzükler takarım.
A gold necklace with diamonds, and rubies.
Elmas ve yakut işlemeli bir altın kolye.
Diamonds? Rubies?
Yakut mu?
And rubies and diamonds and pearls.
Zümrüt, elmas ve inci.
though your crown be rich with rubies, diamonds set in gold.
tacında altın, elmas, yakutlar takılı olsa da
" I held rubies in my hand the size of eggs
" Yumurta büyüklüğindeki yakutları,
His city of Ophir, and rubies and emeralds, no!
Şu Ophir şehri, zümrüt ve yakutlar ha, hayır!
Nosing around for rubies and emeralds, I guess.
Zümrüt ve yakut kokusu peşinde olmalı.
Rubies, emeralds?
Yakutlar mı, zümrütler mi?
Believing in God is different than drooling over rubies and emeralds.
Tanrıya inanmak, zümrüt ve yakutlara bakıp salyalar saçmaktan farklı birşeydir.
- You can't drink rubies.
- Yakutları içemezsin.
Diamonds, rubies...
Elmaslar, yakutlar...
Pearls, rubies, gold, everything!
İnci, yakut, altın!
Arizona rubies, ilmenites...
Arizona yakutları, ilmenitler.
Come with me. I'll give you rubies and gold.
Sana yakutlar ve altın vereceğim.
For wisdom is better than rubies.
Akıl paradan daha önemlidir.
He didn't touch the golden crown and the necklace of rubies.
Hırsız tuhaf iş yapmış. Hırsız altın tacı almamış. Yakut ve türkuaz kolyelere de dokunmadan çıkıp gitmiş.
Diamonds, rubies, emeralds, pearls for my friends!
Dostlarım için elmaslar, yakutlar, zümrütler, inciler.
Here are rubies, sapphires, emeralds :
Burada da... yakutlar, safirler, zümrütler var.
This cradle... pearls, rubies, and pure, solid gold.
Bu beşik- - sedefler, yakutlar, ve kusursuz som altın.
The diamonds, emeralds and rubies in the battery.
Zümrütler, elmaslar, lal yakutlar, motorda akünün yanında.
Gold, diamonds, rubies.
Altın, elmas ve yakutlar.
We also make this kind of bracelet with rubies.
Bu tür bilezikleri yakuttan da yapıyoruz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]