English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Sadly

Sadly translate Turkish

2,124 parallel translation
'Sadly, there's a fridge in the boot of the Merc,'which takes up a lot of room.'Is that it?
Ne yazık ki Mercedes'in bagajında bir buzdolabı var ve çok yer kaplıyor. Bu kadar mı?
Sadly, I must live in one.
Ne yazık ki, bir tanesinin içinde yaşamak zorundayım.
Sadly not.
Maalesef hayır.
Sadly, each attempt ended in failure.
Ne yazık ki her deneme başarısızlıkla sonuçlandı.
The wrong brother, sadly.
Maalesef yanlış kardeş.
- Sadly, no.
- Ne yazık ki hayır.
Sadly, I never got to meet him, since I was only 1 3 when he died.
Öldüğünde yalnızca 13 yaşımda olduğumdan, ne yazık ki onunla hiç tanışamadım.
Except, sadly for her, turned out to be a game of two halves.
Kendisi için iki bölümlük bir oyun olması dışında zeki bir plandı.
Most of it, sadly, was lost in the economic downturn.
Ama paranın çoğu ekonomik krizde kaybedilmiş.
Sadly, I didn't.
Maalesef, gelemedim.
Sadly, we'll just never know.
Ne yazık ki bunu asla öğrenemeyeceğiz.
But sadly, you will not be here to see it.
ama ne yazık ki, ama sen burayı o şekilde göremeyeceksin.
Sadly, nature's made me an expert.
Ne yazıkki, doğa beni bir uzmana dönüştürdü.
- Sadly, yes.
- Ne yazık ki, evet.
Her mother had sadly passed over, so it was our way of having her at the wedding, which was nice.
Ne yazık ki annesi vefat etmişti, yani annesi düğünümüzde bu şekilde yer aldı, güzel bir şeydi.
He is sadly, otherwise you'd be straight in there.
Öyle ne yazık ki. Yoksa hemen kapardı seni.
And, finally, just like to say a few words about Emma's grandmother, Vera, who sadly passed away very recently.
Ve son olarak Emma'nın vefat eden büyükannesi için bir kaç kelime söyleme istiyorum.
Sadly his wife never appreciated him.
Maalesef zevcesi onu hiç takdir etmedi.
It's weather only a Lobster could love, but sadly, there will be no Lobsterfest.
Tam ıstakozlara göre bir hava bu. Maalesef Istakoz Festivali yapılamayacak ama.
They are good swimmers, but, sadly, many of them don't seem to know where they're going.
Ne yazık ki bir çoğu nereye gitmesi gerektiğini bilmiyormuş gibi.
And sadly, his father is worthless.
Ne yazık ki babası beş para etmez.
Sadly unbalanced.
Maalesef çok dengesizce.
Sadly, that's where I just came from.
Ne acı ki ben de şimdi oradan geldim.
Sadly, I have no one to call and make phone smoothies with.
Maalesef benim telefon seksi yapacak kimsem yok.
Sadly for us, she had a great start.
Muhteşem bir başlangıç yaptı.
Sadly, it's the only real family portrait that I have.
Ne yazıkki, elimdeki tek gerçek aile resmi.
James, too, had found a dog, but sadly his speed was limited by his ice-cube transportation system.
James'de köpek bulmuştu. Ancak, ne yazık ki hızı buz küpü taşıma sistemi tarafından sınırlandırılmıştı.
"I am finally able to provide you the life " you were unjustly denied, " and sadly, I won't be able
"Sonunda haksız yere mahrum kaldığın hayatı sana sağlayabiliyorum."
Leaked the O'Hare dump documents, and watched you prove with every turn you took in handling the fallout that, sadly, I was right.
O'Hare çöplüğü belgelerini sızdırdım ve senin bu olayla nasıl başedeceğini izledim ve maalesef, ben haklı çıktım.
Sadly true.
Ne yazık ki doğru.
If you think a college admissions board, not to mention a jury, won't examine the evidence, you're sadly mistaken.
Eğer, Üniversiteye Giriş Kurumu'nun jüriden bahsetmiyorum bile bu delilleri incelemeyeceğini düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz.
It ends sadly.
Sonu çok üzücü.
Sadly, it might have been different in her new home.
Çok üzücü ama yeni evinde her şey farklı olabilir.
Sadly, that genuinely may have been the most sexual experience of my entire life.
Acı ama hayatımın en ciddi cinsel deneyimini yaşamış olabilirim.
Sadly, they're asking the wrong questions, which is why my history teacher is under arrest for... dead people's crimes.
Maalesef, yanlış soruları soruyorlar, mesela benim tarih öğretmenim neden tutuklanıyor ölü insanların suçları için.
Sadly, no.
Hazin ama hayır.
Sadly, this plan is rather genius.
Çok üzücü de olsa bu plan gerçekten zekice.
- SADLY FOR FRED, OUT IN THE BACK YARD
Ne yazık ki Fred'e...
Which, sadly, he's done.
- Maalesef parayı aldı bile.
Sadly so, Master Yoda.
Üzgünüm ki öyle, Üstat Yoda.
Yes, Lynette was confident her by-the-book approach was the right one, sadly, not everyone was on the same page.
Evet, Lynette kitaba göre yaklaşım fikrinin doğru olduğundan emindi. Maalesef ki herkes aynı fikirde değildi.
Sadly, he'll do anything for cash.
Maalesef para için her şeyi yapar.
I thought I was telling the truth. But sadly, I was born in Eagleton.
Doğruyu söylediğimi sanıyordum, fakat, ne yazık ki, Eagleton'da doğmuşum.
"Sadly, the fact that you are with Jeff, proves to me that you have made a choice to make your life worse."
Ne yazık ki, Jeff'le olman bana gösteriyor ki hayatını berbat edecek seçimler yapıyorsun.
I sadly kind of mean that.
Üzülerek bunu söylüyorum.
And without the science that puts Anthony there with Paul and the other two pledges, I'm sadly inclined to believe them.
Ve Anthony'nin Paul'la ya da diğer iki çocukla beraber olduğunu gösteren kanıt olmadan maalesef onlara inanmak zorundayım.
- SADLY, YOUNG PRIVATE, SKIPPER IS NOT RACING TO THE RESCUE.
Ne yazık ki genç Private, Skipper yardımınıza koşamayacak.
What happened, Walter, is that, unfortunately, in our country these days, more than 50 % of marriages now end in divorce, and sadly, mine was on that side of things.
Şu oldu Walter, maalesef, günümüzde ülkemizde evliliklerin % 50'den fazlası boşanmayla sonuçlanıyor ve ne yazık ki şimdi benimki de o kısımda.
Yeah? ( sadly ) : And that's how I got a dog with no legs.
O gün ayaksız bir köpeğim oldu.
So sadly, it's the best idea on the table.
Üzülerek söylüyorum, en iyi fikrimiz bu.
Sadly, I wouldn't be surprised.
Üzgünüm ki, şaşırmazdım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]