English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Sagan

Sagan translate Turkish

141 parallel translation
- And for Sagan's sake, don't shoot me.
- Ve Tanrı aşkına, beni vurma.
SAGAN : In the vastness of the cosmos there must be other civilizations far older and more advanced than ours.
Kozmosun bu enginliğinde bizimkinden çok daha eski ve gelişmiş medeniyetler olmalı.
SAGAN : This is the age of planetary exploration when our ships have begun to sail the heavens.
Bu çağ, gemilerimizin gökyüzündeki cennetlere yelken açmaya başladığı, başka diyarların keşfinin çağıdır.
SAGAN :
SAGAN :
SAGAN : All my life I've wondered about life beyond the Earth.
Bütün hayatım boyunca dünya dışında başka yerlerdeki hayatı da merak ettim.
This is Calisto which is... ( SAGAN LAUGHS )
"Calisto hangi..."
When Carl Sagan, Steven Soter and I wrote the Cosmos TV series in the late 1970s a lot of things were different.
Metinlerini kocam Carl Sagan, Steven Soter ve benim birlikte yazdigimiz bir TV belgeseli olan COSMOS, ilk yayinlandigi günden bugüne çok sey degisti.
What a tribute to Carl Sagan a scientist who took many a punch for daring to speculate that even after 20 of the most eventful years in the history of science Cosmos requires few revisions and indeed is rich in prophecy.
20 yil geçtikten sonra bugün bile zevkle izlenebilecek konulari Carl Sagan çok güzel bir sekilde bir araya getirmisti ve bu kadar süre geçtigi halde üzerinde pek az degisiklik yapmaya ihtiyaç duyulmustu.
SAGAN : The modern ships that sail to the planets are unmanned.
Modern uzayaraçları artık insansız seyahat ediyor.
SAGAN : Computer processing of the pictures has revealed at least a few features on Europa which seem to be impact craters.
SAGAN : bilgisayarda işlenen görüntüler Europa'da meteor krateri olduğunu gösterdi.
It's a very big number.
SAGAN : Bu çok büyük bir sayı.
SAGAN : All assumptions must be critically examined.
Tüm varsayımlar ciddi olarak incelenmelidir
A crane operator named Sagan.
Sagan adlı bir vinç işçisi.
Sagan, can you hear me?
Sagan, duyuyor musun?
This is Carl Sagan.
Ben Carl Sagan.
Carl Sagan?
Carl Sagan mı?
It's Carl Sagan.
Carl Sagan'mış.
Who is Carl Sagan?
Carl Sagan da kim?
No, I don't know Dr. Sagan personally.
Hayır, Carl Sagan'ı şahsen tanımıyorum.
You won't forget to tell Dr. Sagan how helpful I've been?
Dr. Sagan'a sana çok yardımcı olduğumu söylemeyi unutma.
Carl Sagan?
Carl Sagan'a mı?
Henry Sagan.
Henry Sagan.
Henry Sagan?
Henry Sagan?
It's a fantasy picture of Jupiter, conceived by the astronomer Carl Sagan, and he is imagining life forms that might live in the upper atmosphere of Jupiter, called "floaters".
Bu, gökbilimci Carl Sagan tarafından tasarlanmış Jüpiter'in hayali bir resmi ve Jüpiter'in üst atmosferinde yaşayabilen, "döner-gezerler" adını verdiği yaşam formları hayal ediyordu.
Ah, that's too bad,'cause tonight my guests will be Dr. Carl Sagan... and from the San Diego Zoo, Joan Embry.
Bu kötü oldu. Çünkü bu gece Dr. Carl Sagan ve San Diego hayvanat bahçesinden Joan Embry misafirlerim olacak.
Uh, we asked the Sagan Institute to imagine a... greeting from Earth if they could hypothetically get it to a distant world.
Uh, Sagan Enstitüsü'ne Dünya'dan bir kutlama görüntüsü yapmalarını istedik eğer "kuramsal olarak" başka bir dünyaya gitselerdi.
That's the radioactive stuff we left in the Sagan Institute box on Cimmeria.
Cimmeria'da bıraktığımız Sagan Enstitüsünün kutusu gibi mi?
We... We think that thud we heard hitting the iris was a Sagan box.
Biz... bizce gözde duyduğumuz o gürültü bir Sagan kutusuydu.
Voyager scientist Carl Sagan had long campaigned for the spacecraft to be turned around. But the risk of sun damage was seen as too great.
Voyager projesindeki bilim insanlarından Carl Sagan aracı arkasına döndürmek için çok uğraşmıştı ama Güneş'in kameralara vereceği hasarın çok yüksek olacağı düşünülmüştü.
Very significant to us. But in the cosmic sense it's that pale blue dot in the distance.
Bizim için çok önemli ama kozmik anlamda, tıpkı Carl Sagan'ın da dediği gibi uzaklardaki soluk, mavi bir noktadan ibarettir.
It took with it the hopes of the first space biologist, Dr Carl Sagan.
Beraberinde de Dünya'nın ilk uzay biyologlarından birinin Dr. Carl Sagan'ın umutlarını götürdü.
So, carl sagan say "that's not a cosine. You don't know your asymptote from a hole in the ground."
.. Sonra Carl Sagan "Bu kosinüs değil, yerdeki bir delikten asimtotunu anlayamazsın" dedi.
Are you going to be doing that Carl Sagan narration all the way to the core?
Çekirdeğe varana kadar bu Carl Sagan tarzına devam edecek misin?
'By Francoise Sagan'...
"Yazan ; Francoise Sagan" Sagan...
You know Sagan? !
Sagan'ı bilir misin?
Sagan...
Sagan.
Sagan...
Sagan...
Carl sagan time.
Carl Sagan zamanı.
It's fun to believe in things... but Carl Sagan, in his book, says, "Just because it's fun to believe in things... doesn't mean that we should believe in them."
Bir şeylere inanmak eğlencelidir... Carl Sagan kitabında diyor ki "Sırf bir şeylere inanmanın eğlenceli olması... onlara inanmamız gerektiği anlamına gelmez".
My friend, the late Carl Sagan, used to say,
Rahmetli arkadaşım Carl Sagan derdi ki ;
One of those spacecraft continuing on out into the universe, when it got four billion miles out in space, Carl Sagan said, "Let's take another picture of the Earth."
Uzaydaki yolculuğuna devam eden o araçlardan biri 6,5 milyar km katettikten sonra Carl Sagan ne demişti?
I used to have to milk a cow every morning and every night and I liked that.
İneği sağan hep ben oluyordum her sabah ve her akşam. Bu hoşuma giderdi.
Eight maidsa-milking Seven swansa-swimming Sixgeese a-laying Fivegolden rings
8 süt sağan hizmetçi, 7 yüzen kuğu 6 yumurtlayan kaz, 5 altın yüzük.
Nine ladies dancing Eight maidsa-milking Seven swansa-swimming Sixgeese a-laying Fivegolden rings
9 dans eden bayan, 8 süt sağan hizmetçi, 7 yüzen kuğu, 6 yumurtlayan kaz, 5 altın yüzük.
Eric, chop up some onions and mix it in with the meat.
Eric, biraz sağan doğra ve onları etle karıştır.
We're not drinking from the cash cow like your wife was.
Biz nakit ineği olan karından süt sağan senin gibi değiliz.
I'm not some kind of land baron trying to milk his cash cow.
Ben para çıkaran ineğini sağan bir toprak ağası değilim sonuçta.
- I can do a sweet little milkmaid.
- Evet, inek sağan şeker kzı taklidi bile yapabilirim.
She bought me four dresses, two evening gowns... and eight maids a-milking.
Bana dört kokteyl elbisesi, iki gece elbisesi ve yanılmıyorsam sekiz süt sağan bakire aldı.
Lana, this may come as a shock to you, but the Talon's not exactly a cash cow.
Lana, bu sana şok gibi gelebilir, ama Talon para sağan bir yer değil.
Maaag... pies.
Saaaak sağan.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]