Sailor translate Turkish
2,234 parallel translation
The owner, Buzz, gave a talking to that sailor.
Mekanın sahibi Buzz, denizciyle konuştu.
You were awful tough with that sailor.
O denizciye karşı, yeterince güçlüydün.
He's a sailor, he's maybe Brazilian and he's named after a flute.
O bir denizci, belki bir Brezilyalı ve flüt olarak isimlendirilmiş.
Sailor, uh... this is my sister.
Denizci, ah... Bu benim kardeşim.
Like a sailor seeing the shore disappear,
Tıpkı kıyının kayboluşunu İzleyen bir denizci gibi ben de geçmişimin yavaşça gölgelenişini izliyorum.
It's embarrassing for a sailor to lose his bearings, but there you are.
Bir denizcinin yolunu kaybetmesi utanç verici, ama öyle işte.
A sailor?
Denizci mi?
A sailor must know the ways of the world, yes?
Bir denizci dünya nimetlerini biliyordur, değil mi?
Boy drinks like a sailor.
Çocuk denizci gibi içiyor.
The sailor busted in.
Denizci içeri daldı, biliyorum.
I told myself that the sailor was Iying... ... that my Johanna would never betray me, never hurt me so.
Kendime, "Denizci yalan söylüyor Johanna'm bana asla ihanet etmez, beni üzmez." diyordum.
Thank heavens the sailor did not molest her.
Şükürler olsun ki denizci ondan yararlanmamış.
He's a sailor on leave.
İzinli bir denizci o.
Smells like a sailor, talks like a sailor.
Bir gemici gibi kokuyor, bir gemici gibi konuşuyor.
Back to your station, sailor.
Hemen yerine geç, denizci.
And George, Johnny the Sailor and Albert?
Ve George, Denizci Johnny ve Albert?
In 1964, my mother followed an Australian sailor to Melbourne.
1964 yılında, annem, Avusturyalı bir denizcinin peşinden Melbourne'e gitti.
He was a loner sailor.
O yalnız bir denizciydi.
"The Sailor"?
"Denizci" mi?
Do you think that's the sailor?
Sence Denizci bu mu?
Never trust a sailor on dry land.
Bir denizciye karada asla güvenme.
Wrong, sailor, incorrect.
Yanlış, denizci, hatalı.
Fish guts, severed fingers, all fog, no sunshine, no privacy, and a dirty, smelly sailor who's a complete sexist.
Balık bağırsakları, kesilmiş el, sis, güneşsizlik,.. .. mahremiyetsizlik, ve cinsiyet ayırımı yapan pis kokulu bir denizci.
Hello, sailor.
Merhaba denizci.
After all, what right has a humble sailor to expect any better?
Hangi sıradan denizci daha iyisini bekleyebilir ki...
You were a true sailor, man.
Sen, bir denizciydin kardeşim.
You might be a soldier, or a sailor.
Bir asker olabilirsiniz veya bir bahriyeli.
Yeah, and Maria's sailor was a girl.
Evet, Maria'nın denizcisi bir kızdı üstelik.
Now move it, sailor.
Hareket vakti denizci.
Do you have to be a sailor to live there, i.e., own a boat?
Orada yaşamak için denizci olmaya gerek var mı? Tekne sahibi olmak gibi.
Well, you don't have to be a sailor.
Denizci olmaya gerek yok.
- Here you go, sailor. - Thanks.
- Buyur bakalım, denizci.
I'm a good sailor.
Ben iyi bir denizciyim.
He's a top - notch sailor, but, like most of the skippers in the race, he's really just a gun-for-hire.
Birinci sınıf bir denizci, ama yarıştaki diğer kaptanlar gibi, kiralık bir silah.
Hi, sailor.
Merhaba, denizci.
He's an old sailor buddy, and if you went through what we did, you'd understand.
Donanmadan eski bir arkadaşımdı. Yaşadıklarımızı sen de yaşasan anlardın.
We've got a dead sailor in Georgetown.
Georgetown'da bir denizci ölü bulundu.
Pulled his I.D. Found our victim was a sailor.
Kimliğine bakınca kurbanın denizci olduğunu fark ettik.
Our dead sailor is Petty Officer Evan Davidson.
Ölü denizcimiz Astsubay Evan Davidson.
It's not the kind of club you expect to find a sailor.
Bir denizcinin gireceği türden bir kulüp değil.
Dead sailor's good for me.
- Ölü bir denizci yeterli olur.
We have a dead sailor.
Ölü bir denizci var.
If it's a serial killing, shouldn't your dead sailor be a whore?
Eğer seri katilse, ölü denizcinin bir fahişe olması gerekmez miydi?
Why don't you use the thousand dollars that sailor gave you to leave the back door of my club open last Thursday night?
Neden geçen perşembe denizcinin verdiği bin doları kullanmıyorsun?
Woah, woah, woah, sailor!
Hop, hop, hop, denizci!
Three sheets to the wind, fucking staggering like a sailor.
Körkütük sarhoş, denizciler gibi sendeliyordu.
The suicide bomber was a sailor.
İntihar bombacısı denizci miymiş?
he was a former sailor, president of the Muslim Society For Promoting Peace.
Eski bir denizciymiş. Müslüman Barış Cemiyeti'nin başkanı.
Yazeed Fahad, a former American sailor called our tip-line to warn of a pending terrorist attack.
Yezit Fahad. Eski Amerikan denizcisi. Bir terörist saldırıyla ilgili ihbar hattını aradı.
.. but lips cuss like a sailor!
.. ama dudaklar korsan gibi ateş saçar
Hangs out in the area where we found your dead sailor.
Denizcinin öldüğü yerlerde takılıyor.