Sales translate Turkish
4,102 parallel translation
The honest thing would be to tell people that even while there's a ban on organ sales in this country, there's nothing to stop the hospitals from selling tissues and parts to other countries, which they routinely do.
Bu ülkede organ satışı resmen yasak olsa da yapılacak en dürüst şey insanlara hastanelerin dokuları satmalarına hiçbir şeyin engel olamadığını söylemek olur ki zaten bu işi hep yapıyorlar.
World Sales by FINECUT
Dünya Satışları FINECUT
No sales pitch.
Fiyat konuşmayız.
Penelope's screen time was dropping, which was killing her clothing sales.
Penelope'in kamerada görünme zamanı azalıyordu. Bu da onun kıyafet satışlarına zarar veriyordu.
The, uh sales rep for the source.
Kaynağın satış departmanı diyelim.
You don't understand, you're not a sales guy, okay?
Sen anlamazsın. Sende satış yeteneği yok.
I am through hearing your pathetic sales pitch for this so-called cabal, Skull.
Bu sözde komplo için yaptığın zavallı satış konuşmalarını dinlemekten bıktım, Kafatası.
Not to mention tanking our record sales if it leaked online.
Eğer internetten sızarsa albüm satışlarımızın çakılacağına değinmiyorum bile.
Because your album sales have been sagging for years.
Çünkü albüm satışlarınız yıllardır düşüyordu.
My record sales may be down, but I can still afford a damn good lawyer.
Albüm satışlarım düşmüş olabilir ama hala iyi bir avukata gücüm yeter.
By the way, did you find his sales notebook?
Bu arada, adamın satış defterini buldun mu?
He doesn't understand the pressure I face from ad sales, from audience erosion...
Reklam satışlarından, dinleyici erozyonundan kaynaklanan karşılaştığım baskıyı bilmiyor... Ya da neyse, boş ver.
This is your chance to get back on the sales team where you belong.
Bu satış takımındaki yerine geri dönme şansın.
Oh, but, Sheila, sales is so cutthroat, competitive.
Ama Sheila satış bölümü çok zalim ve rekabetçi bir yer.
But the new sales manager, Todd, thinks anyone over 30 is a dinosaur.
Ama yeni satış müdürü Todd 30'unu geçmiş herkesin dinazor olduğunu düşünüyor.
Uh, Mr. shay, instead of demonstrating your phone-charging capabilities, have you considered emphasizing your vast sales experience?
Bay Shay, telefonunuzun sarj özellikleri yerine satış tecrübenizi öne çıkarsanız nasıl olur?
( Chuckles ) Sales experience?
Satış tecrübesi mi?
( Sighs ) Judy Walker was the most experienced sales rep we had.
Judy Walker en tecrübeli satış elemanımızdı.
Great. Well, you're obviously very experienced in the pharmaceutical sales field,
Harika, belli ki ilaç pazarlama sektöründe tecrüben var.
What city in Belgium is known as the center for diamond sales?
Belçika'daki hangi şehir elmas satışlarının merkezi olarak bilinir?
They were having a celebration for the most membership sales.
En fazla üyeliğin olduğu zamanı kutluyorlarmış.
So now you're an independent contractor, online sales?
O halde şimdi bağımsız yüklenicisin... - İnternetten satış falan mı?
This is Mona-Lisa Saperstein, my new sales associate.
Bu Mona-Lisa Saperstein, benim yeni satış sorumlum.
So, my regional sales manager apparently takes two shopping bags, puts his feet in them while the love of his life sat on the john.
Yani, benim bölge satış müdürüm iki alışveriş torbası alıp ayaklarına geçirmiş. Hayatının aşkı da tuvalette oturuyormuş.
And ten grams of sales means lots of money.
On gram satmak çok para anlamına gelir.
But actually, they're involved with chemical warfare research and the sales of illegal weapons.
Ama aslında, kimyasal savaş araştırmaları ve yasadışı silah satışı işine karışmış durumdalar.
It's too small a purchase to track, and with all the federal monitoring of gun sales, we don't look to add more paperwork to the pile.
İzlemek için önemsiz bir satış federal silah satışı kayıtları yanında bir ton kağıt angaryası.
Jumble sales...
İkinci el eşya satışı.
So if you get a bite, you transfer them Straight away to sales by pressing this button.
Eğer ikna edebilirsen de derhal şu tuşa basarak satış departmanına aktaracaksın.
And I was wondering if I could transfer you To our sales dep- -
İsterseniz sizi satış departmanımıza yönlen- -
- I got a call from one of our sales reps.
Satış bölümünden telefon geldi.
May I transfer you to sales?
Sizi satış bölümüne bağlayayım mı?
Sales form for you to sign.
Satış formu, imzalaman gerekiyor.
Didn't paint me in the best light, but considering those sales numbers, I'm assuming you're doing okay now.
Beni çok iyi yansıtmıyor ama satış rakamlarını göz önünde bulundurursak halin vaktin yerindedir.
I don't even give to jumble sales or charity shops.
Kermeslere ya da yardımlara hiçbir şey vermem bile.
I could arrange for one of my sales...
Elemanlarımdan biri ayarlayabilirim- -
Sales are down.
Satışlar düştü.
Guys, look, free breakfast if we sit through a sales pitch.
Millet, bakın, bedava kahvaltı, eğer satış alanında oturursak.
He stole over 120 grand from the cash sales office he was assigned to.
Görevli olduğu nakit işlem bürosundan 120 bin doların üstünde para çaldı.
Nevertheless, a strike's the last thing you need with this sales negotiation going on.
Yine de pazarlıkların yapıldığı süreçte bir grev olmasını hiç istemezsiniz.
Against projected sales.
- Satış tahminlerine rağmen mi?
The ad sales guy didn't like that?
Reklam satış elemanı bunu beğenmedi mi?
That was Bullet's sales pitch.
O Bullet'ın numarasıydı.
As our sales of the Reach drink, which you had hoped would enslave the populace.
Reach içeceğinin satış rakamları da aynı şekilde. Ki onunla da nüfusu köleleştirmeyi umuyordunuz.
Rick from sales is moving to our Columbus office.
Satistan Rick Columbus ofisine gidiyor.
I've pushed cocktails, that's sales.
Kokteyl isini halletmistim, bu da satis.
You got them on the hook, but it was the sales department that closed the deals.
Onlari oltaya getiren sendin ama isi kapatan satis bölümündekiler oldu.
Once you get settled, Mike wants to have a meeting with you and all the other sales reps this afternoon.
Sen yerlesedur, Mike tüm satis temsilcileriyle birlikte bu ögleden sonra bir toplanti yapmak istiyormus.
International sales finecut
Bu altyazı filmin yapısı gereği bol miktarda argo ve küfürlü ifadeler içermektedir.
"Make Stanley go out on the sales call by whatever means possible"?
Evet!
Sales are down?
Satışlar düştü mü?