Sandwich translate Turkish
6,073 parallel translation
My sandwich!
Sandviçim!
Uhh... well, he's not as cute as you, my little Cubano sandwich.
Senin kadar hoş değil, benim küçük Küba sandviçim.
So, change of clothes for the morning, a sandwich, water, hydrogen peroxide, burner phone for emergencies, and the rump roast.
Sabah olunca giyeceğin kıyafetler, sandviç, su, hidrojen, peroksit acil durum için telefon ve kanlı et.
While you were out, the gamblers sent up gold-frosted donuts, a chocolate bowling ball and a fresh pork sandwich.
Sen dışarıdayken, kumarbazlar altın dondurulmuş donut, çikolatalı bovling topu ve taze domuz sandviçi gönderdiler.
I made you a sandwich.
Sana sandviç yaptım.
I'll grab a sandwich.
Ben sandviç alacağım.
This... This is a $ 20 club sandwich.
Bu var ya... 20 dolarlık kulüp sandviçi.
It's a cheese sandwich, barbecue chips, couple of Oreos for dessert.
Peynirli sandviç ızgara cips, tatlı olarak iki Çokoprens.
I want a turkey sandwich with no mayonnaise.
Mayonezsiz bir hindi sandiviçi istiyorum.
Turkey sandwich with no mayonnaise.
Mayonezsiz hindi sandviçi.
Just go back to your sandwich.
Sandviçini yemeye devam et.
I just came here to have a pastrami sandwich!
Ne güzel burada pastırmalı sandviçimi yiyordum!
Hey, let me get you a sandwich.
Sana bir sandviç yapayım.
[Phone rings] What? From the couch, crouched, face almost to the floor, sandwich in my right hand, flicked the pickle into the trash can, swish, no plastic.
Kanepeden, çömelerek, yüzüm neredeyse yerde, sağ elimde sandviçle turşuyu çöp kutusuna köşelerine çarptırmadan attım.
Right, right. How about a sandwich?
Evet, evet.
Yes. Because she wouldn't give you a sandwich?
Sana sandviç vermedi diye mi?
You're supposed to tip your hat, thank her for the sex, and get your own sandwich.
Şapkana hafifçe dokunup, seks için teşekkür edip kendi sandviçini kendin almalıydın. Burası Chicago.
It's Chicago... You can't walk 5 feet without running into a goddamn sandwich.
Her iki metrede bir lanet sandviçlerden bulabilirsin.
There's a sausage sandwich inside with your name on it, Delma.
İçeride üzerinde adının yazdığı sosisli bir sandviç var Delma.
I need someone to check it out, order a sandwich, take a look... let me know how it's running.
Onu birisinin benim için birisinin kontrol etmesi gerek. Bir sandviç sipariş et, şöyle bir göz at işlerin nasıl yürüdüğünü bana haber ver.
Believe me, all I want is to eat that sandwich, but I can't break my strike with 100 nuns out there.
İnan bana, tüm istediğim şu sandviçi yemek ama dışarıda 100 tane rahibe varken grevi bırakamam.
We can sandwich toast to orgasms and do our time in peace.
Sandviçlerimizi orgazma ve barışa kaldırabiliriz.
I can't sandwich toast to climaxes and peace while you plot a war.
Sen savaş planı yaparken, sandviçimi orgazma ve barışa kaldıramam.
I just wanted to make my boy a sandwich.
Oğluma bir sandviç yapmak istemiştim.
I'll - - I'll just get a sandwich or order room service.
Ben sadece odama sandviç isteyecektim.
No, no, I'm not gonna be the meat in that sandwich.
- Yok, yok, arada kalan ben olmayacağım.
Ms. Perry, have you ever eaten at the sandwich shop started by Mrs. Bennett and Mr. Hawthorne?
Bayan Perry, Bayan Bennet ve Bay Hawthorne'un kurduğu sandviççiden hiç yediniz mi?
- And what sandwich would you order?
Shirley'nin Sandviçleri'nden ne sipariş vermiştiniz?
You ain't back in five minutes, I'm eating your sandwich.
Beş dakika içinde gelmezsen, senin sandviçini de yerim.
I'm getting some on my sandwich.
Kendim için biraz alacağım.
Oh, which you did when you and her were fooling around outside the sandwich shop?
Hani ikiniz bir sandviç dükkânının etrafında gezerken yaptığın şey mi?
I could do a sandwich round and get paid more.
Sandviç satsam daha çok kazanırım.
You ate your sandwich, my sandwich, and Bobby's sandwich.
Kendi sandviçini benim sandvicimi, Bobby'nin sandviçini yedin.
What's my favorite sandwich?
En sevdiğim sandviç hangisi?
Didn't ask you that question, and that's not a sandwich.
Ben bunu sormamıştım, ve hamberger sandviç değildir.
- Honey, try this sandwich.
- Tatlım, şu sandviçin tadına baksana.
What's with the "Babe" sandwich?
Bu bebek muhabbeti de ne?
- You made me a sandwich?
- Bana sandviç mi yaptınız?
Hello, Greendale, as you know, our school will soon be replaced by a sandwich university.
Merhaba Greendale, bildiğiniz gibi okulumuz yakında bir sandviç üniversitesi olacak.
Greendale is going to make a great Subway sandwich university.
Greendale müthiş bir Subway Sandviç Üniversitesi olacak.
- Yeah. - Think you could make the transition to teaching Sandwich Law?
Sandviç Kanunu'na geçiş yapabileceğine inanıyor musun?
So Subway Sandwich University, meet your new Vice Dean, Russell Borchert.
Yani Subway Sandviç Üniversitesi yeni dekanınızla tanışın, Russell Borchert.
We are but simple sandwich artists who want the world to eat fresh.
Bizler basit sandviç sanatçılarıyız. Dünyanın taze yemesini istiyoruz.
You tell me where Vance is right now, or they're gonna carry you out of here in sandwich bags.
Vance'in şu an nerede olduğunu söyle ya da seni buradan parçalar halinde çıkaracaklar.
Got gammon, sandwich ham, hot dogs, pork balls, chorizo and Spam.
Domuz tava, jambon, hot dog, domuz yumurtaları, sucuk ve hamburger için et.
- This also says "spaghetti sandwich."
- Bir de spagetti sandviç yazıyor.
- Cucumber sandwich?
- Salatalıklı sandviç?
You know what? If you think that she is just some babe in the woods who is perfectly fine with living off of the scraps off of my star sandwich, then you are naive and willfully ignorant!
Eğer onun ormanda benim yıldızlık kırıntılarımla yetinecek bir bebek olduğunu düşünüyorsan safsın ve cahilsin!
Sandwich night!
Sandviç gecesi!
Making himself a sandwich now.
Şimdi kendisine bir sandviç hazırlıyor.
It's a very good sandwich town.
Çok iyi bir sandviç şehri.