Sarcastically translate Turkish
84 parallel translation
Seriously, this town is so "warm-hearted". ( sarcastically )
Bu kasaba halkı cidden sıcak kanlıymış, nazar değmesin!
You're smiling sarcastically.
Gülümsemende alay var.
Even when she speaks sarcastically of something, there's such a sparkling grace in her, such a lively mind!
Alaycı bir şekilde konuştuğunda bile parlak bir zarafet vardır onda, müthiş bir zekâ!
- Megatron here. ( Sarcastically ) Report, mission leader Starscream.
- Megatron burada. Raporunu ver, görev lideri, Starscream.
[Sarcastically] That's just lovely.
Bu çok güzel.
Like a fool, I answered sarcastically :
Bir aptal gibi alaycı bir şekilde cevapladım :
[Sarcastically] OH, YEAH.
Ya doğru.
[Sarcastically] HER BOYFRIEND.
Sevgilisi.
[sarcastically] oh, much.
Çok daha iyi.
[Sarcastically] Oh, gee, no, I forgot to do that.
- Aman ya, hayır, unuttum!
[Sarcastically] Ooh, I wish I could be a Thunderbird one day, Thunder-turd.
Keşke ben de bir gün Thunderbird olabilsem.
[Chuckles Sarcastically]
Hamlet?
[sarcastically] What, the Blue Jean Ball?
Neyi? Blucin Balosu'nu mu?
( CHUCKLES SARCASTICALLY ) I didn't want to tell Ari, get the hard sell.
Ari'ye hemen söylemek istemedim.
( SARCASTICALLY ) An old lady?
Yaşlı bir kadın mı?
He looked at my fever chart and he said, laughing sarcastically, he said : " Too bad, she is so young.
"Ateş çizelgeme baktı ve alaycı bir tavırla gülerek şöyle dedi :..." "... Bu kadar genç olması ne yazık.
[SARCASTICALLY] Ooh. Now I'm scared.
İşte şimdi korktum.
Because of the passage of time, I now have a long beard that I'm stroking sarcastically.
Cümlen o kadar uzundu ki, artık uzun sakallarım var ve şimdi de onları, alaycı bir şekilde okşuyorum.
[Sarcastically] VERY. GO ON.
Danny'in babası Long Beach'de polis memuruymuş.
It came from a client. [Sarcastically] Oh, well, it came from a client!
Ne güzel, müşteriden gelecek!
And I'm not applauding... sarcastically.
Dalga geçmek için alkışlamıyorum.
( LAUGHS SARCASTICALLY )
- Aman çok komik.
Sarcastically, I'm in charge.
Bak sen şu işe, yetkili benim.
Well, he said "in love" very sarcastically like it was something that happened to "lower primates."
- Alay ederek "aşık" dedi. "Maymunlara" bir şey olmuş gibi.
Otherwise, it's called delusions of grandeur. ( LAUGHS SARCASTICALLY )
Yoksa ihtişam sanrıları denir ona.
( sarcastically ) You look great.
Harika görünüyorsun.
I will take that not sarcastically.
Bunu iğnelemek için söylemediğini varsayıyorum.
- You learned to dance like that sarcastically?
- Alay etmek için dans etmeyi mi öğrendin?
( Sarcastically ).. Dd, dd..., gentlemen?
Beyler?
Meh. Smithers, take my hands and clap them sarcastically.
Smithers, ellerimi al ve alaycı bir tavırla çırp.
What a great father, I say sarcastically!
Ne harika bir baba, diyorum alaycı bir tavırla!
- Sarcastically?
- Alay ederek mi? - Hayır.
[sarcastically] Wonderful.
Pekala.
I thought we were dancing sarcastically.
Komik hareketler yapıyoruz sanıyordum.
So all you have to do here is say you're sorry to Leonard, but say it sarcastically.
Şimdi oraya gidip Leonard'dan özür dileyeceksin ama iğneleme yaparak.
[sarcastically] Well, of course.
Tabii ki.
I'd like to respond to that sarcastically :
Alaycı bir şekilde cevap vermek istiyorum.
- [sarcastically] OH, THE PENGUINS?
Haa! Penguenler!
He asked, pretty sarcastically.
Kinayeli biçimde sordu.
Does she really mean that or was she signing it sarcastically?
Gerçekten bunu mu demek istedi, yoksa ironik bir sekilde mi söylüyor?
I actually only just said that sarcastically.
Cidden tek söyleyebileceğim bunun sarkastik olduğu.
I was speaking sarcastically
Alaycı konuştum
Over a camera. ( sarcastically ) That's fantastic.
- Bir kameraya seni tercih etti. Bu harika.
We know you made those sarcastically.
Onları alaycı bir şekilde yaptığını biliyoruz.
Mr. Lee was speaking sarcastically.
Bay Lee çok alaycı konuşuyor.
Applaud sarcastically!
Alaycı şekilde alkışlayın!
[Laughs sarcastically] The fact is this is an off-road machine.
İşin aslı bu bir off-road aracıdır.
( Sarcastically ) A whole summer of school.
Bu bir okul. Bütün yaz süren bir okul.
[Sarcastically] Oh, no! JO-JO :
Beyaz pantalon.
- [SARCASTICALLY] No.
Tamam, pekâlâ.
( CHUCKLES SARCASTICALLY ) It doesn't.
- Yüzmüyor.