English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Sardines

Sardines translate Turkish

537 parallel translation
- Sardines, bread and butter.
- Ekmek ve tereyağı yanında sardalye.
and open a tin of sardines for him.
Git de bir konserve sardalye aç.
- Here are your sardines.
İşte tereyağı ve ekmekle beraber sardalyeniz.
Dont let those sardines get away, Major.
Dur bakalım, Binbaşı. Dikkat et de o sardalyalar elinden kaçmasın.
Two cans of sardines, five francs.
İki konserve sardalye, 5 frank.
She packs them in like sardines, Captain, like sardines.
Sardalya gibi tıkış tıkış içeriye istifliyor erkekleri Yüzbaşı, sardalya gibi.
Beneath the bed, I was to leave... an object no larger than a can of sardines.
Benim görevimse, çarın yatağının altına sardalye konservesi boyutlarında bir şeyi koymaktı.
Sardines.
Hayır, sardalya konservesi.
- Sardines and cassoulet.
- Sardalya ve fasulye.
I used to pack them in like sardines in a can.
Konserve kutusundaki sardalyalar gibi istiflerdim onları.
Sardines? I've got lovely Italian sardines.
Nefis İtalyan sardalyelerim var.
I believe we have 300 tins of Italian sardines.
Sanırım 300 kutu İtalyan sardalyesi var.
Don't you know about sardines?
Sardalya'yı bilmiyor musun?
When somebody else finds us, they pack in, too, like sardines.
Başkası bizi bulduğunda o da saklanacak. Sardalyalar gibi...
- No, it's against the rules for sardines!
Olmaz Jimmy. Sardalya kurallarına aykırı.
Imagine. At the Forlanini, the patients are like sardines.
Forlanini'de, hastalar balık istifi gibidir.
We kids are going after everything from sardines to wolves.
Biz çocuklar sardalyeden kurtlara kadar her şeyin peşinden gideceğiz.
Seas was full of fish, you could go out of the harbor two, three miles make a set, haul in 150, 200 ton of sardines.
Balık bolmuş, limandan 2-3 mil açılıp ağ gerince 150-200 ton sardalya tutarlarmış.
To buy them myself, I'd have to live on sardines for lunch for three months.
Bunlardan almak için üç ay boyunca öğle yemeğinde sardunya yemem gerekir.
- Sardines, then
- O zaman sardalye.
Old age and salmon, youth and sardines
Yaşlılık ve somon, gençlik ve sardalya.
When you eat sardines.
Sardalye yediğinde.
I've never seen anyone eat sardines like you
Daha önce kimseyi böyle sardalye yerken görmemiştim.
Meat, bread, sardines...
Et, ekmek, sardalya...
Tomato juice, puffed rice, sardines, tomato juice.
Domates suyu, kahvaltılık pirinç, sardalya..... domates suyu.
You want to be served sardines and honey?
Sardalye ile bal ister misin?
The small sardines, fried crisp in butter.
Küçük sardalye. Tereyağında kızartılıyor.
Can I go and get the sardines for you tomorrow?
Yarın gittiğimde sana sardalye getirebilir miyim?
I'll be back when I get the sardines.
Sardalyeleri alınca geri döneceğim.
I'll get the sardines.
Biraz sardalye alayım.
All of the projecting part of the hook the curve and the point, was covered with sardines each sardine hooked through both eyes so they made a garland of the projecting steel.
Kancaya ait her bir çıkıntılı kısım ayrıca kancanın ucu ve gövdesi sardalye ile örtülmüştü. Her bir sardalye kancaya her iki gözünden geçirilmiş, bu suretle çıkıntılı kısım süslenmişti.
Just smell the sardines.
Sadece sardalyelileri koklasan yeter.
- Did he start with sardines?
Başlangıç olarak ne yedi? Sardalya mı, yoksa domates salatası mı?
- A can of sardines. - Seventy-five and ninety.
- Sardalya konservesi.
Salmon from the Loire, sole from the Channel lobsters from Corsica oysters from Dieppe, sardines from Lorient.
Loire'den alabalık, Manş'tan dil balığı,... Corsica'dan ıstakoz,... Dieppe'den istiridye, Lorient'den sardunya...
Well, I know it's breakfast time, and I'm sick of sardines.
Kahvaltı zamanı olduğunu biliyorum, ve sardalyadan bıktım.
Lasagna and sardines!
Nefis lazanya ve sardalye!
And here we are like sardines in a can.
Biz de burada sardalya konservesi gibi sıkıştık.
Skinless sardines?
Derisi ve kılçığı alınmış sardalye?
- Do you like sardines? - Hm.
Sardalye sever misin?
Look at them. Packed together like sardines.
Şunlara bak, aynı birlikte paketlenmiş sardalye gibiler.
Horses don't eat sardines.
Atlar sardalya yemez.
Let's go eat some sardines.
Hadi sardalye yemeye gidelim.
When they get out and lie beside a man, They are as romantic as "sardines in a tin".
İşten çıkıp bir adamın yanına uzandıklarında kutudaki sardalye kadar romantik oluyorlar.
Sardines, biscuits, ginger.
Sardalye, bisküvi, zencefil.
You do not put the marmalade spoon in to the sardines.
Marmelatlı kaşığı sardalyeye bulaştırma.
Petka Sankov got killed for these sardines.
Petka Sankov o sardalyeler için öldürüldü.
Grilled sardines, filet of sole, fried whiting, brown buttered skate, quenelles of pike Nantua style, boiled trout...
Bakalım, ızgara sardalya var, dilbalığı var, mezgit kızartma, tereyağda kedibalığı, turnabalığı köftesi, alabalık...
- All right, sardines, it is.
Tamam. Sardalya olsun.
Sardines?
Sardalya?
Dried sardines...
Kuru sardalya : 30 yen.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]