Scottie translate Turkish

Scottie feels his immortal soul's at stake, Father.

Scottie, hastasının ölümsüz ruhunun tehlikede olduğunu hissediyor, Peder.

Now, now, Scottie, Lee Kwan is 80 years old. A beautiful example of the survival of the unfit but don't tell me I have to take him seriously as an immortal soul.

Scottie, artık Lee Kwan, 80 yaşında biri olarak... pili bitmiş birinin hayatta kalmasına güzel bir örnek oluşturuyor... ama tutup da bana, onu ölümsüz bir ruh olarak kabul etmem gerektiğini söyleme.

Sorry, Scottie.

Üzgünüm, Scottie.

Well, Scottie's pet is dead.

Eh, Scottie'nin gözdesi öldü.

Where's Scottie?

- Scottie nerede? - Peder Cornelius'la birlikte, sanırım.

I asked you to come up here, Scottie, knowing that you'd quit detective work but I wondered whether you'd go back on the job as a special favor to me.

Scottie, dedektiflik işini bıraktığını düşünerek seni buraya çağırdım ama bana iyilik olsun diye işe tekrar döneceğini düşündüm.

Scottie, do you believe that someone out of the past someone dead, can enter and take possession of a living being?

Scottie, geçmişte kalan ölü birinin yaşayan birinin hayatına girip zarar verebileceğini mi düşünüyorun?

Thanks for coming in, Scottie.

Geldiğin için teşekkürler, Scottie.

Scottie, I need a friend, someone I can trust.

Scottie, bir arkadaşa, güvenecek birine ihtiyacım var.

You've done well, Scottie.

İyi işti, Scottie.

Acquaintances call me Scottie.

Yeni tanıştıklarım ise Scottie derler.

After what happened this afternoon, I should think you'd call me Scottie.

Akşamüstü olanlardan sonra bana Scottie diyeceğinizi düşünmüştüm.

Scottie, Madeleine is 26.

Scottie, Madeleine 26 yaşında.

Scottie, don't let me go.

Scottie, gitmeme izin verme.

- Scottie, let's go.

- Scottie, haydi gidelim.

Sorry, Scottie.

Afedersin, Scottie.

I'm getting out, Scottie, for good.

Sonsuza kadar defolup gidiyorum, Scottie.

Good-bye, Scottie.

Hoşça kal, Scottie.

Come on, Scottie.

Haydi, Scottie.

Dearest Scottie :

Sevgili Scottie :

- But I like that one, Scottie.

- Ama bunu beğendim, Scottie.

Scottie, I do have you now, don't I?

Scottie, sen benimsin artık, değil mi?

Scottie, why are we here?

Scottie, neden buradayız?

Scottie, please.

Scottie, lütfen.

Could I just say, "Hi, Scottie"?

Sadece "Selam Scottie" desem?

Hi, Scottie.

Selam Scottie.

That's right, Scottie.

Evet Scottie.

You know those little black and white Scottie dogs with the magnets in'em?

Dışarıda duruyor.

- Comin'in, Scottie!

- Giriyoruz, Scotty.

- Oh, Scottie.

- Oh, Scottie.

Scottie, stop fooling around.

Scottie, o şeylerle uğraşmayı bırak.

Scottie!

Scottie!

- Where's Scottie?

- Scottie nerede kaldı?

- You are not a rat, Scottie.

- Fare falan değilsin, Scottie.

Was that Scottie?

Scottie'den miydi?

Come on, Scottie, yes.

Hadi gel, Scottie, evet.

Mary Liz's, Scottie's.

Mary Liz'inkini ve Scottie'ninkini de görürüz.

Scottie's tree.

Scottie'nin ağacı.

- Have you seen Scottie?

- Scottie'yi gördün mü?

Me, Scottie Wheeler and Dr. Voodoo here... putting in a surprise guest appearance direct from Fun City.

Ben, Scottie Wheeler ve şuradaki Dr. Voodoo... Fun City'den sürpriz konuk sanatçı.

So, how do you like workin with the feds, Scottie?

Federallerle çalışmak hoşuna gidiyor mu, Scottie?

How much to buy you, Scottie?

Kaç paraya satın alındın, Scottie?

Am I, uh, am I missing something here, or what, Scottie?

Ben... Ben bir şeyler mi kaçırdım yoksa, Scottie?

Shouldn't have gotten in his way, Scottie.

Yolunu kesmen gerek, Scottie.

Hey, Scottie, come on in.

Hey, Scottie, içeri gir.

- Scottie?

- Scottie?

Up to the line, Scottie.

Çizgiye geç, Scottie.

Go, Scottie.

Haydi, Scottie.

Great game there, Scottie.

Çok iyi oynadın, Scottie.

Hey, Scottie.

Hey, Scottie.

Scottie, Mutt and Jeff just crawled in.

Scottie, Mutt ve Jeff geldi.