English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Scratched

Scratched translate Turkish

1,204 parallel translation
Show me where the lion scratched you... when you worked in the circus, Daddy.
sirkte çalışırken seni penceleyen aslan nerde göster bana..., Baba.
But I imagine if we scratched deep enough, we'd find a scientific basis for most religious doctrines.
Ama yeterince derinler araştırılacak olursa, bir çok dini öğe altından, bilimsel bir şeyler çıkartabilirsin.
- Did they get scratched or bitten?
- lsırıp tırmalamış mı onları?
The victim may have scratched or bitten him.
Kurban onu tırmalamış veya ısırmış olabilirdi.
- This one is kind of scratched.
- Bu çizilmiş biraz.
I need to be scratched on my face, my chest, and my back.
Yüzümün, göğsümün ve sırtımın kaşınması lazım.
He scratched me.
Beni tırmaladı!
You scratched the paint.
Boyayı çizdin.
If you scratched the paint, Franky will kill us!
Boya çizildiyse, Franky bizi öldürür!
You scratched my car!
Arabamı çizmişsin!
shaved, shocked, sucked, sapped, soaked, screwed, stripped, scratched, suffocated, sacrificed, strait-jacketed, squelched, stifled, scorched, straddled, stoned, smothered, smashed, screamed at, shouted at, snapped in two, sawed in half,
şoklanmayı, kül yutmayı, coplanmayı, sırılsıklam olmayı, vidalanmayı, soyunmayı, tırmalanmayı, boğulmayı, kurban edilmeyi, deli gömleği giydirilmesini, çiğnenmeyi, soluk almamın engellenmesini, yakılmayı, bacaklarımın ayrılmasını, taşlanmayı, baskı altında kalmayı, çakılmayı, çığlık atılmasını, bağrılmayı, ikiye ayrılmayı,
There's a scratched hood, and how much did you get for my gun?
Ön kaportada çizik var ve tabancam için ne kadar aldın?
I'm sure our blood didn't mix when you were scratched but you should be tested just to be safe.
Sende sıyrıklar olunca kanlarımızın karışmadığına eminim. Ama emin olmak için test yaptırman gerekiyor.
Scratched on the TV.
TV'ye kazınmış.
That explains why "Angel" was scratched into the television screen.
Bu televizyon ekranına neden "Melek" diye kazındığnı açıklıyor.
Today... while i was walking in the park, i came upon a hideous old woman, face swollen and scratched.
Bugün parkta yürüyüşe çıkmışken, yaşlı bir kadıncağıza rastladım. Suratı şişmiş, kaşınmaktan parçalanmıştı.
The next day I scratched his car on both sides.
Ertesi gün arabasını iki yanını da çizdim.
He got stitches and a scratched car as well.
Suratındaki dikişler yetmezmiş gibi arabası da çizildi.
That spider scratched me!
O örümcek beni yaraladı!
- We have barely scratched the surface.
- Daha yüzeye çizik bile atamadık.
He scratched me.
Beni tırmaladı.
You'd never know he was even scratched.
Üzerinin çizildiğini asla bilemezdin.
I felt it immediately, I scratched him.
Durumu hemen anladım, onu tırmaladım.
And the postman sighed As he scratched his head
Postacı kafasını kaşıyıp İç geçirirken
♪ And the postman sighed As he scratched his head
Postacı kafasını kaşıyıp İç geçirirken
Why are you all scratched up?
Neden her yeriniz çizik?
Did anybody get bitten or scratched?
IsırıIan ya da yaralanan kimse oldu mu?
Now, look, if you want anything else, uh, scratched, sniffed, wiped, or schlepped, you ask her because I got work to do. Fine.
- İyi.
I just scratched my chin and my eyelid closed.
Çenemi kaşıyınca göz kapağım kapandı.
Right, and we've probably only scratched the surface.
Doğru, ve muhtemelen sadece yüzeyi kazıdık.
- Looks like he scratched you.
- Seni tırnaklayan o muydu?
I scratched my bike, man.
Motorumu çizdirdim.
I lost a fingernail, I must have scratched somewhere.
Bir tırnağım kayıp, bir yerleri tırnaklamış olmalıyım.
She scratched her face.
Yüzünü tırmaladı.
- You screwed up, scratched the car!
- Mahvettin zaten, arabayı çizdin!
Besides, my car is scratched.
Üstelik bakın, benim arabam da çizilmiş.
They could have studied the Borg for another three decades and still have barely scratched the surface.
Başka zamanları olsa Borg'u inceleyebilirledi, ve hala ancak ilk adıma sahibiz.
You almost scratched it.
Neredeyse çiziyordun.
You scratched the hell out of my paint job with those things.
Kol düğmelerin boyayı mahvetmiş!
You just scratched your ear.
Az önce kulağını mı kaşıdın?
Oh, yep, it's still here- - that graffiti that you scratched into the floor.
Hâlâ buradaymış. Parkeye çizdiğin graffiti hâlâ duruyor.
I scratched it on the ATM machine on the corner.
Köşedeki ATM'in üzerine kazımıştım.
I dragged a string, and it flipped out and scratched the hell out of me.
İpi yerde sürükledim ama o aklını kaçırdı ve her tarafımı çizdi.
I'm out $ 1 000 I'm all scratched up and I'm stuck with this stupid cat that looks like a hand!
1.000 dolar verdim her tarafım çizik dolu ve şu ele benzeyen aptal kediyle sıkıştım kaldım.
# With the hard drive scratched by the Beastie Boys #
Sabit diskini çizecek Beastie Boys ile
The reason you're not driving your own car, Forman... is because you're irresponsible, and you scratched it.
Kendi arabanı süremiyorsun Forman çünkü sen sorumsuzsun ve arabayı çizdin.
You've got despair scratched all over your New York mug.
New York'lu suratında çaresiz izler var.
The second time I scratched harder. It started to bleed.
İkinci defa çok daha sert ve uzun sürdü.
He just scratched around in there, lookin'for a little action.
Orayı tırmaladı bir tepki var mı, görmek için.
Please make sure it doesn't get scratched.
Lütfen dikkat et, çizilmesin.
I will shoot that bitch like she'd scratched my car!
Onu arabamı çizmiş gibi geberteceğim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]