Seagull translate Turkish
263 parallel translation
" Soar higher, seagull...
" Yüksekten uçan martı,...
" Soar higher, seagull...
" Yüksekten uçan, martılar...
Like seagull.
Martı gibi gülüyorsun.
You no laugh like seagull now.
Artık martı gibi gülmüyorsun.
Not even a seagull could hide down there.
Bir martı bile burada saklanamaz.
This morning I'm going to prepare a magnificent seagull egg omelette with fine herbs.
Bu sabah harika bir omlet ve sos hazırlayacağım. Saçma!
Look at that seagull. It's bigger than the funnel.
Şu martıya bak, tünelden daha büyük.
A seagull.
Bir martı.
Dear little seagull.
Sevgili küçük martı.
If you stay ten years, you may learn to tell an aircraft from a seagull.
Uçakları martılardan ayırmayı umarım bir gün öğrenirsin.
( SEA AND SEAGULL VOICES )
( DENİZ VE MARTI SESLERİ )
Not even a seagull....
Bir martı bile...
Well, what's making that parachute drop, a seagull?
Bu paraşütle indirmeyi kim yapıyor? Martılar mı?
One day this bird of yours might fly away with a seagull.
Senin kuş günün birinde martılarla birlikte uçup gidebilir.
the duck, the seagull...
ördek, martı..
"Suiouryu :" Seagull. " Child and Expertise for rent... Suiouryu School...
"Çocuk ve Kiralık Uzman, Suiouryu Okulu, Ogami Itto."
Faster than any seagull has ever...
Diğer martılardan daha hızlı...
I promise this day that I will be a seagull like every other seagull.
Bugün söz veriyorum ki, diğer her martı gibi bir martı olacağım.
Faster than any seagull anywhere. Ever!
Dünyadaki bütün martılardan daha hızlı!
A quick roll in, fold the wings, just the tips out in the air, take her straight down just like last night, and we'll see just how fast a seagull can fly.
Hızlı bir dönüş, kanatları topla, havada sadece uçlarını aç dün gece olduğu gibi onu yere yatır ve böylece bir martının ne kadar hızlı uçabileceğini göreceğiz.
Jonathan Livingston Seagull you have been called here to be judged in the sight of your flock.
Martı Jonathan Livingston buraya sürünün gözleri önünde yargılanmak için çağrıldın.
Jonathan Livingston Seagull, you do not live as we live.
Martı Jonathan Livingston sen bizim yaşadığımız gibi yaşamıyorsun.
Jonathan Seagull, the brotherhood is broken.
Martı Jonathan, kardeşlik bozuldu!
I will fly where a seagull has never flown before.
Bir martının daha önce asla uçamadığı yerlere gideceğim.
The honour is mine, Jonathan Seagull.
O onur bana ait Martı Jonathan.
Jonathan Seagull, someday you will know how long ago your flight began and how great a journey you have travelled.
Martı Jonathan, bir gün uçuşunun ne zaman başladığını ve ne muhteşem bir yolculuk aştığını öğreneceksin.
Fletcher Lynd Seagull, you were born to us, but you are not part of us.
Martı Fletcher Lynd bizim için doğdun, ama bizim bir parçamız değilsin.
Don't hurt them, Fletcher Seagull.
Onlara karşı sert olma Martı Fletcher.
Fletcher Lynd Seagull, do you want to learn to fly?
Martı Fletcher Lynd uçmayı öğrenmek istiyor musun?
A seagull hardly knows how to walk.
Bir martı nasıl yüründüğünü bile bilmez.
A seagull wasn't made to walk.
Bir martı yürümek için doğmamış.
A normal seagull like you and me is not meant to fly at 200 miles an hour.
Normal bir martı, sen ve ben gibi örneğin, saatte 200 mil uçmak için yaratılmamış.
Fletcher Lynd Seagull, his name.
Adı Martı Fletcher Lynd.
I'm just a plain seagull, and you're...
Ben sadece sıradan bir martıyım, ama sen...
All you need is to keep finding the real, unlimited Fletcher Seagull.
İhtiyacın olan tek şey gerçek, sınırsız Martı Fletcher'e her gün bir parça daha yaklaşmak.
I'm a seagull.
Ben bir martıyım.
The seagull I had is gone, you know.
Biliyor musun, bendeki martı kayboldu.
Black beauty, weary seagull.
Kara güzel, yorgun martı.
Her impression of a Jewish seagull.
O da ne? Yahudi martısı taklidi.
A seagull crying in a great storm.
Büyük bir fırtınada bir martı ağlıyor.
"Like the fly of a seagull"
''Bir martının uçuşu gibi''
You are like a seagull.
Sen martı gibisin.
There's the leader, Abe Seagull of Canada who went off, got a very good start, then settled down there on the water jump, and has now gone broody.
İşte lider, Kanada'dan Abe Seagull. Fırladı, iyi bir çıkış yaptı, ama suya oturdu şimdi ise kuluçkaya yatmış.
Swine seagull.
Kahrolası martı.
We lived on the outskirts in a rented house, "The Seagull."
Şehir dışında kiralık bir evde yaşıyorduk "Martı."
The seagull!
Martı! İşte burası!
"The Seagull."
"Martı".
I'm meeting Trish soon, we've got tickets for The Seagull.
Birazdan Trish ile buluşacağım, "The Seagull" için biletlerimiz var.
Out there is a seagull, it beats its wings like a conductor
Dışarıda bir martı, kanatlarını orkestra şefi gibi çırpıyor.
That would be the bearded one feeding the seagull
Martıyı besleyen sakallı olmalı.
It's obvious that it's a domestic seagull!
Açık ki o bir evcil martı!