English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Sedated

Sedated translate Turkish

647 parallel translation
Not yet, he's still sedated.
Henüz değil. Halâ narkoz etkisi altında.
Apparently Michel said some things while still sedated... so my friend thought that he needed to let you know.
Belli ki Michel narkoz altında iken bir şeyler sayıklamış... arkadaşım da bunu bilmenin senin için iyi olacağını düşünmüş.
You can't take pills every time you can't sleep or anytime you want to be stimulated or sedated.
Uyuyamadığınızda, uyarılmak veya sakinleşmek istediğiniz her defada ilaç alamazsınız. Etkileri var.
- I've sedated him.
- Kendisine yatıştırıcı verdik.
If he becomes unmanageable, we'll keep him sedated.
Zaptedilemez hâle gelirse sakinleştirici veririz.
I've sedated them heavily.
Onlara ağır sakinleştirici verdim.
She must be kept sedated.
Yatıştırıcı verilmeli.
If you feel you are not properly sedated call 348-844 immediately.
Tam olarak uyuşturulmuş değilseniz hemen 348-844'ü arayın.
Nurse Perez went in and sedated Dr. Schaefer... thinking it was the patient Guernsey.
Yani kısacası hemşire Perez gidip Dr. Schaefer'a iğneyi yapmış. Tabii Guernsey'ye yaptığını sanarak.
So, last night I crushed Miss Campanella with a sandbag... sedated her with Thorazine, shaved her, prepped her... and parked her in a corridor of the x-ray department for five hours.
Dün gece Bayan Campanella'yı kum torbasıyla bayılttım thorazine vererek baygın kalmasını sağladım, saçını kestim, hazırladım ve röntgen odasının yanına götürüp bıraktım.
- At x-ray... a sedated body lying around unattended for five hours...
- Röntgen odasının önünde baygın bir hastanın 5 saat boyunca yatması...
All I could do was give you the pills... and keep you sedated... until she went away.
Tek yapabildiğim, o gidene kadar sana ilaç vermek ve seni yatıştırmak oldu.
She's heavily sedated.
Fazlasıyla sakinleştirici yüklü.
She's heavily sedated.
Onu uyuttuk.
No, she was heavily sedated.
Hayır, uyutulmuştu.
Would you tell them that I've got him sedated?
Onlara onu sakinleştirdiğimi söylediniz mi?
We've sedated her.
Onu sakinleştirdik, yatırdık.
- Sedated, not tranquilized.
- Sakinleştiriciydi o.
I was sedated.
Kendimden geçmemiştim.
Next time you be humiliated, I'll be sedated.
Bir dahaki sefere sen aşağılanırsın ben de sakinleşirim.
And it was sedated, not tranquilized!
Sakinleştirici almıştım, kendimden geçmemiştim!
Sedated!
Sakinleştirici!
Well, I wish you'd get sedated again, so you'd stop yelling at me!
Tekrar al o sakinleştiriciyi de bana bağırmayı kes artık!
He's heavily sedated, which means he'll sleep through the night.
Ağır sakinleştirici aldı yani gece boyu uyuyacak.
She's been heavily sedated.
İlaçla iyice uyuşturuldu.
He was very heavily sedated.
Çok miktarda ağrı kesici veriyorlardı.
She's sedated.
Sakinleştirici verildi.
Right now, he's heavily sedated, sir.
Şu an çok sakin, derin bir uykuda efendim.
My wife she has to be sedated all the time.
Karım... Sürekli sakinleştirici kullanmak zorunda.
Callendar's sedated her and proposes to keep her like that for days.
Callendar onu ilâçla sakinleştirdi ve birkaç gün bu şekilde bekletecek.
She's not dead, only sedated.
O ölmedi, sadece bayıltıldı.
I'm afraid he had to be sedated.
Korkarım onu yatıştırmalıyız...
Son of a bitch snuck into the hospital while I was sedated after Lecktor. He pulled back the sheets, and he took pictures.
Bu orospu çocuğu, hastanede gizlice fotoğraflarımı çekti.
They said you hit on two nurses while you were sedated.
Baygınken iki hemşirenin sana vurulduğunu söylediler.
He's lying on the hospital bed, sedated.
Hasta yatağında yatıyordu, baygındı.
They're sedated, but they should be up as soon as possible.
Bunun seni çok fazla üzmesine imkan tanıyorsun.
- They sedated her.
- Onu ilaçla yatıştırmışlar.
They sedated me.
Beni ilaçla uyuttular.
- Keep us sedated.
- Bizi durgunlaştırıyorlar.
- No, they've got him sedated.
- Hayır, uyuşturmuşlardı.
Are they sedated?
Sakin midirler?
The prison psychologist recommends that you keep Danar fully sedated until he's ready for transport.
Hapishane psikolojisti, Danar'ı, nakliyeye hazır olana kadar... derin uyku halinde tutmanızı öneriyor.
We've sedated her.
Ona birkaç sakinleştirici verdik.
You're at home in bed heavily sedated, resting comfortably dying from the carcinogens you've personally spewed in a lifetime of profiteering.
Aslında evinde, yatağındasın uyuşmuş, güzelce dinleniyorsun. Hayatın boyunca fırsatçılığınla etrafa saçtığın kanserojen pislikler yüzünden ölmektesin.
But to make it work, the bodies ran at dangerously high temperatures and always needed to be cooled, the brain sedated, controlled.
Tabii bu arada vücut ısısı tehlikeli derecede artıyor, bununda soğutulması gerekliydi.
He's Sedated Now, But He Became Very Upset Before When We Were Talking About
Şimdi yatıştı ama kalp basıncını hafifletmeye çalışırken çok rahatsız oldu.
Well, while she was sedated, she kept mumbling something about a test.
Sakinleştirici altındayken, bir test hakkında mırıldanmış.
Get him sedated!
Ona sakinleştirici verin!
- Keep us sedated.
"Bizi sakin tutmak."
He's sedated.
Narkoz verdiler.
I was heavily sedated.
İlaçların etkisi altındaydım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]