Sees translate Turkish
10,286 parallel translation
So that she can be happy with what she sees in the mirror.
Aynada gördüğü şeyden mutlu olabilir.
I don't know, but if he sees us coming, there's no telling what he might do.
Bilmiyorum, ama bizi fark ederse neler yapabileceğini kestirmek zor.
The moment she sees me, she'll know.
Beni gördüğü an öğrenecek.
What if he sees me?
Ya beni görürse?
Captain sees you here, you won't even get your old job back.
Başkomiser seni burada görürse eski işini bile geri alamazsın. - Şüpheli kim?
Once she sees how you shit yourself at the sound of a traffic helicopter.
Hele trafik helikopterinin sesini duyup da ödün bokuna karıştığı an.
The pilot leaves the writing on the wall so whoever sees it, when they die, they become a beacon of the coordinates, while he / she / it snoozes in the suspended-animation chamber...
Pilot duvara bu yazıyı bırakıyor ve her kim görürse öldüklerinde, koordinatlar için bir işaret fişeği haline geliyor. Bu sırada pilot her neyse artık, canlı tutma odasında uyuyor.
Because if anyone sees a human, they'll instantly sound the alarm.
Bir insan görecek olurlarsa alarmı çalacakları için.
These two will look as good as they possibly can before their mother sees them one last time.
Anneleri onları son kez gördüğünde mümkün olduğunca iyi görünüyor olacaklar.
Because she sees that we've grown closer.
Çünkü gittikçe yakınlaştığımızı görüyor.
Someone who sees you need a doctor.
Doktora ihtiyacın olduğunu gören biri.
If Russia tries to capture Norway, she sees that the train Norwegians for freedom immeasurably stronger than all weapons of the world.
Şayet Rusya, Norveç'i ele geçirmeye kalkışırsa görecek ki Norveçlilerin istiklal için olan arzusu dünyadaki tüm silahlardan daha güçlüdür.
And she sees out her days in a care home.
O da günlerini evde bakımla geçiriyor.
Matt sees her, does he?
Matt onu ziyaret ediyor, değil mi?
Thanks for that, Wikipedia, but do you think the perpetrator sees the killings as a joke?
Açıkladığın için teşekkür ederim ayaklı ansiklopedi ama fail bu ölümleri komik bir şey olarak mı görüyor?
Some scientists think that the child sees it as a consequence of destructive behavior, not as punishment.
Bazı bilim adamları çocuğun bunu ceza olarak değil de kötü davranışlarının sonucu olarak gördüğünü düşünüyor.
He Sees His picture all day for six months.
Altı ay boyunca her gün onun fotoğrafına bakmış.
Fourth Street Clinic sees maybe 300 patients a week, but they receive shipments of prescription drugs for a lot more than that.
4. Cadde Kliniği haftda belki 300 tane hasta görüyor ama bundan daha fazla reçeteli ilaç sevkiyatı alıyorlar.
Frank was just going to get coffee When he sees this prick holding up a liquor store.
Frank, bu şerefsiz içki dükkanını soyarken gördüğünde sadece kahve almaya gidiyordu.
Am i the only one that sees what's happening here?
Sadece ben mi neler döndüğünün farkındayım?
We breach'em, the hacker sees this on the system, and instantly releases the gas.
Zorla açarsak hacker sistemden görür... -... ve anında gazı salıverir.
All the labs have monitors, and if the hacker sees you moving about, checking the server hubs, then that's bad news.
Tüm lablarda monitör vardır ve hacker seni sunucu merkezi civarında dolaşırken görürse... -... işler sarpa sarar.
Walter, he sees you.
Walter seni görüyor.
- It sees water.
- Suyu görür, o zaman.
- Sees water?
- Suyu mu görür?
And once he sees you, he'll never leave again.
Ve seni gördüğünde, senden asla ayrılmayacak.
I've spent my life cultivating the image of this family, deciding who sees us and how they see us.
Hayatımı bu aile tablosunun geliştirmek içi harcadım, Bizi kimin gördüğüne ve nasıl gördüğüne karar vermek için.
Get out of here before anyone sees you.
Kimse seni görmeden git.
So the smugglers hide these diamonds in an Elvis costume, and all TSA sees is a glitzy jumpsuit going by.
Kaçakçılar elmasları Elvis kostümüne gizleyecekler ve havaalanı güvenliğinin tek gördüğü parlak bir tulum olacak.
Siegel sees his opportunity 300 miles east in a stretch of barren Nevada desert known as Las Vegas.
Siegel, 300 mil doğuda kendi fırsatını gördü Las Vegas olarak bilinen, uzayıp giden çorak Nevada çölünde.
It may be a barren desert now, but Siegel sees what no one else can, a gambling mecca.
Şu an çorak bir çöl olabilirdi ancak Siegel, kimsenin göremeyeceği bir şey gördü : Kumar merkezi.
Genovese sees an ally in Gambino.
Genovese, Gambino'yu dostu olarak görüyordu.
After the Apalachin debacle, Gambino sees an opportunity to use Genovese's failure to his advantage.
Apalachin'deki felaketten sonra Gambino Genovese'nin başarısızlığını kendisi için kullanacaktı.
Now with the FBI asking for help, he sees the opportunity he's been looking for and meets with his closest advisor, Meyer Lansky.
... ve FBI yardımını isteyince aradığı fırsatı gördü ve en yakın danışmanı Meyer Lansky'yle görüşme yaptı.
Luciano decides it's time to expand. 90 miles off the coast of Florida, in Cuba, Luciano sees a huge opportunity to expand his family's gambling empire.
Florida'nın 150 km dışındaki Küba'da Luciano, ailesinin kumar zincirini genişletecek bir fırsat gördü.
Luciano sees potential in Bonanno, a man not tied to the old-school Sicilian ways... and decides to offer Bonanno the opportunity to head his own family.
Luciano, Bonanno'daki potansiyeli görür eski Sicilya yöntemlerine bağlı olmayan bir adam ve Bonanno'ya, ailesini yönetme teklifinde bulunmaya karar verir.
Thomas Dewey sees his opportunity and goes after Dutch Schultz on tax evasion charges.
Thomas Dewey uygun fırsatı gördü ve Dutch Schultz'un vergi kaçırma giderlerinin peşinden gitti. Onu buraya getirin.
After being rejected by the Commission, Dutch Schultz sees no other option than to plan the murder of Thomas Dewey... on his own.
Komisyon tarafından reddedildikten sonra Dutch Schultz, Dewey'i kendi başına öldürmekten başka çare görmedi.
But while most people see the great depression as a time of hopelessness, Luciano sees it as a new opportunity.
Çoğu kişi, bunu umutsuzluk zamanı olarak görürken Luciano bunu yeni bir fırsat olarak gördü.
And Luciano sees potential in forging an alliance with the man who just beat him to within an inch of his life.
Ve Luciano, onu öldüresiye döven adamla ittifak kurmanın potansiyelini gördü.
Masseria sees the gangster's potential and promotes him.
Masseria ondaki gangster potansiyelini gördü ve onu teşvik etti. Çok işine yarayacak.
When prohibition goes into effect, Rothstein sees an opportunity to make a fortune.
Yasaklama yürürlüğe girdiğinde Rothstein bunu servet kazanmak için bir fırsat olarak gördü.
In Luciano, Rothstein sees a different kind of gangster.
Rothstein, Luciano'da farklı bir gangster görüyordu.
Who sees a hut?
Kulübe gören kim var?
Sara deserves a little more credit than that. She sees the best in people.
İnsanların iyi yönlerini görebiliyor.
I designed the machine to detect acts of terror, but it sees everything...
Makineyi terörist eylemleri bulsun diye tasarladım ama o her şeyi görür.
Not everyone sees her..... but if you do, just run!
Herkes onu görmez ama siz görürseniz, hemen kaçın!
- Mrs Hughes sees it differently.
- Bayan Hughes öyle düşünmüyor demek.
I hate him because he still sees the world in red, white, and blue.
Ondan nefret Hâlâ dünyayı görür, çünkü , Kırmızı, beyaz ve mavi.
If Dean sees you...
Eğer Dean seni görürse...
- and sees this giant snake right there. - No, no, no!
- Hayır!