English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Sells

Sells translate Turkish

2,096 parallel translation
One who sells the most will be the salesman of the year, will receive a commission of 5 lakh and a Goa vacation
Bir kişi yılın satış elemanı olacak, 5 lakh komisyon alacak ve Goa'da tatil.
Because the company that provides service, sells more.
Çünkü şirket güzel hizmet sağlarsa, daha çok satar.
The best that I can tell, he takes stuff that gets seized at the docks... sells it and pockets the profits.
Söyleyebileceğim en iyi şey, limandan malları alıyor,... satıyor, ve kârını cebe indiriyor.
- That guy? - He sells pineapple, Erik.
Adam ananas satıyor, Erik.
Nothing sells rum like a nice Booty.
Romu, güzel bir kadın kalçası gibi hiçbir şey satamaz.
She sells sea shells on the sea shore. Tripped a tricky trap.
~ Hem kötek... ~... hem yedi köpek.
- She sells cosmetics.
- Kozmetikçi.
You're like that little bear that sells fabric softener.
Yumuşatıcı satan küçük ayıya benziyorsun.
But Cee-Cee, she sells a life style.
Ama Cee-Cee, hayat tarzı satıyor.
Cee-Cee sells self-esteem in small doses, a positive reflexion in a floor-length mirror, confidence, happiness, sex.
Cee-Cee, küçük dozlarda özsaygı satıyor. Aynayla kaplı bir zeminde pozitif yansıma, güven, mutluluk, seks.
And sex sells.
Ve seks satar.
Fear sells, and Monica Hunter is in the fear business.
Korku satar ve Monica Hunter korku sektörünün içinde. - Bu hiç iyi değil, adamım.
Women's fashion always sells... One of the simple reality'of life.
Hayatın bir numaralı kuralı, kadın modası her zaman satar.
He told me about a con named Terry Isaiah manufactures and sells meth and ecstasy.
Bana ekstazi ve metanfamin satan Terry Isaiah adında birinden bahsetmişti.
My art sells really well in France.
- Tablolarım Fransa'da çok satıyor.
Ah, your jewelery sells itself.
Takıların kendini satıyor zaten.
The state sells the oil, keeps all the money, and we build whatever we want.
Devlet petrolü satar ve tüm parayı elinde tutar ve biz de ne istersek inşa edebiliriz.
But I did find a place that sells yuengling.
Ama Yuengling birası satan bir yer buldum.
I found a Chinese import company that sells this stuff online.
Bu ürünleri internet üzerinden satan bir Çin firması buldum.
You know how a baker sells his wares?
Fırıncı ürünlerini nasıl satar bilir misiniz?
Oh yeah, nothing sells a multi-million dollar home more than a 15-year-old boy with greasy hair and BO.
Tabii. Hiçbir şey multi milyon dolarlık bir evi 15 yaşında yağlı saçlı, pis kokan bir çocuktan daha iyi sattıramaz.
He sells books.
Kitap satar.
" My client sells and publishes books to spread the word of the Koran
" Müvekkilim, Kuran'ı yaymak için kitap satıp basmaktadır.
the adoption company he sells through and whatever network of resources he uses.
Kullandığı evlat edinme şirketi ve diğer kaynaklarıyla.
any girl that sells more than 20 kisses gets... a little sunshine.
20 öpücükten fazla satan her kız bir güneş alacak.
Sensation sells and is almost impossible to disprove.
Sansasyonel hikayeler iyi satar ve çürütmenin bir yolunu bulmak neredeyse imkansızdır.
'Cause if she sells $ 3,000 worth, she wins a free trip, all the way... to Indianapolis.
Çünkü, eğer Sue 3.000 dolarlık satış yapabilirse, Indianapolis'e bedave gezi kazanacak.
He sells TV's.
TV satar o.
Oh, why, is there a place closer that sells them?
Satın alabileceğim daha yakın bir yer var mıydı ki?
In real life, he sells stereo equipment.
Tamam bak, gerçek hayatta o müzik aletleri satıyor.
So, a patriotic guy sells secrets?
Vatanseverimiz bilgi mi satıyordu?
This may be a stretch but there's a place around the corner that sells Iranian cigarettes.
Abartıyor olabilirim ama köşeyi dönünce İran sigarası satan bir yer var.
There are rumours she sells stray dogs to restaurants.
Lokantalara sokak köpeklerini sattığına dair söylentiler var.
Cause, she sells noodle
Çünkü erişteli çorba satıyor.
If he sells all of them when the market resumes... both you and I are dead meat!
İşlemler başlarken hepsini satarsa hem sen, hem de ben öldük demektir!
Whatever sells most comes in first place
En çok satılan birincidir.
Now the market sells the glasses of warehouse dirt.
Şu an marketler ambarın molozlarından arta kalan cam parçalarını satmaktalar.
Because this little gray rock sells for 20 million a kilo.
Bu gri kaya parçasının kilosu dünyada 20 milyon dolar ediyor.
And his mom's a teacher and his dad sells used cars.
Annesi bir öğretmen, babası da araba satıyormuş.
We're at war, and the only thing that sells papers is a Lindsay Lohan cooch shot.
Şu an savaşta olmamıza rağmen, gazete sattıran tek şey Lindsay Lohan'ın frikikleri.
If Sonia sells for $ 2.50 sell for double.
Sonia tanesini 2.50 $ satıyorsa biz 2 tanesini o kadara satıcaz.
Sex sells.
Seks iş yapar.
- Yeah... she sells flowers in the evening, as you can see.
- Evet... Akşamları gördüğün gibi çiçek satıyor.
Something with fantasy or terror for kiddies, is what it sells best.
Gençlere yönelik fantezi veya korku içeren bir şeyler olsun, en çok satan bunlar.
because that's what sells : Tits and ass and blood!
Çünkü göğüs, popo ve kan satar.
He sells dreams to the tourists, takes them across the desert on horseback.
Turistlere hayal satıyor onları at sırtında çölde gezintiye çıkarıyor.
He sells fear, panic.
Adam korku ve panik satıyor.
They want it to end because it sells.
Bitmesini istiyorlar çünkü bundan para kazanıyorlar.
sells most on eBay.
Çoğunu internetten satıyor.
If this goop sues- - Better yet, sells- - then that's why we Exist, isn't it, to make profits?
Eğer bu hödükler dava açarsa, ya da daha iyisi satarsa bu zaten bizim varoluş sebebimiz, yani kâr etmek demek, değil mi?
Yes, it's crossed my mind some of my old colleagues might see it that way just as you're clearly aware that biased journalism sells more magazines.
Mantıklı soru. Benim de aklıma geldi. Belki eski meslektaşlarımın arasında böyle düşünenler vardır.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]