Semantics translate Turkish
220 parallel translation
The line of questioning up to now is a familiar one... seeking to falsely characterize the accused... by the clever manipulation of semantics.
Bu sorularla.... sanığın söyledikleri zekice manüpile edilerek... sanığı suçlu göstermektedir.
IT'S A MERE QUESTION OF SEMANTICS.
Önemsiz bir semantik konusu.
I question the semantics here, mr. Castle.
Hile falan yok ortada.
On Tuesdays, I take a course in General Semantics at Berkeley, finding new four-letter words.
Salı günleri Berkeley'de Genel Semantik dersi alıyorum, yeni dört harfli kelimeler buluyorum.
I hate to belabor the obvious, but in the interest of semantics I'm impelled to observe you indulged in a mixed metaphor.
Lafı fazla uzatmayı sevmem, ama anlam bilimi adına yanlış bir metafor kullandığınızı belirtmeden geçemeyeceğim.
14, Light Radiation. Institute of General Semantics
14, Işık Radyasyon. Genel Anlambilim Enstitüsü
General semantics, University of Chicago.
Chicago Üniversitesi'nde genel semantik.
What do you know about, linguistics, semantics, phonetics?
Dilbilim, anlambilim ve fonetik hakkında neler biliyorsun?
There's a symposium on semantics.
Semantizm üzerine bir sempozyum var.
What if all this is merely a matter of semantics?
Ya bu aslında bir semantik sorunuysa?
How can it be semantics? Wait a minute.
- Semantikle bunun ne ilgisi var?
Archaeology, semantics, literature, art.
Arkeoloji, anlambilim, edebiyat, sanat.
The hell with semantics.
Kelime anlamını boşver.
So do I. You're using semantics when all you have to do is answer a question.
Ben de. Soruya cevap vermek yerine kelime oyunları oynuyorsunuz.
Semantics, Stone.
Anlama bağlı, Stone.
We can serve and volley semantics all night, Chris.
Bütün gece kelime oyunlarıyla servis ve vole atabiliriz, Chris.
- Semantics, Riggs. - "Semantics"?
- Buna semantik denir.
You are arguing semantics.
Anlamsal şeylerin tartışmasını yapıyorsun.
I'm offering you my body, and you're offering me semantics.
Ben sana vücudumu öneriyorum, sense anlam kargaşası yapıyorsun.
This shouldn't be semantics or money.
Bu felsefe ya da para meselesi değil.
Semantics.
Kelime oyunu.
Semantics can be your friend, Jerry.
Anlam bilimi dostun olabilir Jerry.
Oh, let's not quibble about semantics.
Oh, konuyu anlambilimselliğe çevirmeyin.
There you go with the semantics again.
Gene anlambilimsellik.
Semantics.
Anlambilim meselesi.
Now you're talking semantics.
Şimdi anlamsal konuşuyorsun.
Murdering 30 people, semantics or not, is insane!
Anlamsal veya değil, 30 kişiyi katletmek, manyaklıktır.
Semantics.
Kavram kargaşası.
You're talking semantics here.
Jesus, şu bir gerçek.
I've had a lot of experience with semantics.
Anlama konusunda çok tecrübeliyim.
Why quibble with semantics?
Anlamlarla kelime oyunu yapmak neden?
- I'm not going to get into semantics.
- Lafı fazla uzatmayacağım.
But let's not get bogged down in semantics.
Ama sözcük anlamlarıyla zaman kaybetmeyelim.
I don't know why you're quibbling about semantics here.
Neden kelime oyunlarına giriyorsun anlamıyorum.
Semantics.
Anlamsal fark.
Playing with semantics here can be very dangerous.
Şu durumda kelime oyunları çok tehlikeli olabilir.
Aren't you Mr Dicey Semantics?
Sen bay "herşey kayıt altına alınmalı" değil misin?
Semantics.
Semantikler.
The man is bleeding to death and you're getting into a semantics argument?
Adam kan kaybından ölmek üzere, sen ise mantık tartışmasına giriyorsun.
Well, technically third, but no time for semantics.
Teknik olarak üçüncü geldim ama mantığın zamanı değil!
I don't wanna talk semantics, but even if this was a city just a few hundred years ago,
Mantık yürütmek istemiyorum ama bu kent sadece bir kaç yüz yıl önce bile var olmuşsa..
Do we really have time for semantics here?
Anlam bilim yapmak için zamanımız var mı?
What, are you going to get tripped up on semantics here? For God's sakes, Pally.
Tanrı Aşkına Pally, uyan artık.
- Semantics.
- Anlambilimi.
You're arguing semantics with me.
Benimle kelime oyunları oynama!
Semantics.
Anlam bilim.
- l don't have time for semantics, Pacey.
Kelime oyunları için vaktim yok, Pacey.
Trance, we're working on a bomb that could destroy a small planet, and you're quibbling over semantics?
Trance, küçük bir gezegeni havaya uçuracak bir bomba üzerinde çalışıyoruz ve sen cümle anlamlarına mı takılıyorsun?
I'm not going to debate semantics with you.
Seninle anlam bilim tartışmasına girmeyeceğim.
You do not want to argue semantics with a Ph.D. Candidate.
Doktoralı biriyle anlambilim dalaşına girme.
Don't talk semantics with me.
- Laf ebeliği yapma.