Sensational translate Turkish
643 parallel translation
A SENSATIONAL INHERITANCE As reported a short time ago, the celebrated Mexican multimillionaire Mr. A. G. Monen died whilst washing his hands in the lavatory of the Atlantic-Hotel.
SANSASYONEL BİR MİRAS Kısa bir süre önce aktarılanlara göre, meşhur Meksikalı mültimilyoner Bay. A. G. Monen, Atlantik Otel'in lavabosunda ellerini yıkarken hayatını kaybetti.
Upon going through his papers, a sensational will for this eccentric man was found to the effect that the person in whose arms he would happen to die was to become the sole heir to his enormous fortune.
Kişisel belgeleri incelendiğinde, bu ilginç adama ait sansasyonel bir vasiyet bulundu ki vasiyet, onun kollarında öldüğü kişiyi, muazzam servetinin biricik varisi yapıyordu.
The sensational murder came before the court... and the struggle for Mark's life took many turns.
Sahnedeki sansasyonel cinayet mahkemeye intikal etti ve Mark'ın yaşam mücadelesi değişik bir şekil aldı.
.. I have sensational news!
Ben de sansasyonal bir haber var!
Suspenseful, captivating, sensational...
- İlginç, büyüleyici, duygusal...
Jekyll is always sensational, always indulging in spectacular theories.
Jekyll her zaman çarpıcı teoriler ortaya atar.
I got my head straight and I figured it out that it was a pretty sensational world where even welders got a high enough IQ to be in a Sigma Society.
başımı kaldırdım... Ve anladım ki dünya aslında kaynakçıların dahi Sigma cemiyetine girebilecek kadar... yüksek IQ'ya sahip oldukları heyecan verici bir yerdi.
Much more is learned from studying bits of broken pottery than from all the sensational finds.
Bu çanak çömlek parçaları, bütün bu heyecan verici bulgulardan çok daha öğreticidir.
Permit me to present you with the most sensational find since that of Tutankhamen.
İzninizle size Tutakamon'dan bu yana en heyecan verici buluntuyu sunayım.
Why, she'll be sensational.
Muhteşem olacak.
The most sensational jewel robbery of a decade the disappearance of a two-million franc string of pearls from Duvalle and Company, the famous jewellers, still goes unsolved.
Asrın en sansasyonel mücevher hırsızlığı Meşhur mücevher şirketi Duvall ve Şsı.ndan çalınan iki milyon frank değerindeki kayıp inci gerdanlık hâlâ bulunamadı.
I'd be sensational.
Sansasyon yaratırdım.
"Cinderella Man." That's sensational, Babe, sensational.
"Külkedisi Erkeği." Bu müthiş Babe, müthiş.
There's been a sensational crime.
Büyük bir suç işlendi.
Your assignment will be Spy's most sensational achievement :
Göreviniz Spy'ın en sansasyonel başarısı olacak :
- You are sensational!
- Olağanüstüsün!
I think it'll make music lovers out of smokers and smokers out of music lovers. It's sensational!
Sanırım bu kutu sigara içenlerden müzik sever müzik sevenlerden de sigara tiryakisi çıkartacak.
You're sensational.
Etkileyici.
Martha, I told you that man was sensational.
Martha hala muhteşem olduğunu söyledim.
This idea is sensational.
Bu harika bir fikir.
- Sensational. But you haven't quite answered my question yet.
- Sansasyonel, ama hâlâ soruma cevap alamadım.
- Sensational if true.
- Gerçekse tam bir skandal.
It's too bad I'm not covering this dinner tonight because I've got an angle that would really be sensational.
Bu gece yemeğe gelmemem çok yazık çünkü çok sansasyon yaratacak bir düşüncem var.
- But mine is sensational.
- Benim gösterim şaşkınlık yaratıyor.
Darling, we're sensational. We're killing'em.
Hayatım, müthişiz.
Yes, a few sensational crimes.
Evet, birkaç sansasyonel suçla.
" was the victim yesterday of a sensational robbery.
" dün sansasyonel bir soygununun kurbanı oldu.
The town awoke on Sunday morning to sensational news.
Kasaba, Pazar sabahına sansasyonel bir haberle uyandı.
The sensational and embarrassing incident was eventually forgotten.
Sansasyonel ve utanç verici hadise nihayet unutulmuştu.
And that sensational swoon tune "Fast Ride in a Patrol Wagon."
Ve sansasyon yaratan hüzünlü parçası "Fast Ride in a Patrol Wagon."
- We had a simply sensational time.
- Oldukça heyecan verici bir zaman geçirdik.
Everybody said it was sensational!
Herkes çok heyecan verici olduğunu söyledi!
It's meant to be sensational, like the subject.
Konusu gibi sansasyonel olmalı.
Anyway, I never fool with an act, unless it's got something sensational.
Her neyse, ses getirici yanı olmayan bir oyunla asla uğraşmam.
- And "Sensational Murders."
- Ve "Sansasyonel Cinayetler."
Here. You get busy on "Sensational Murders."
Sende "Sansasyonel Cinayetler" üzerinde çalış biraz.
"Sensational Murders"?
"Sansasyonel Cinayetler" mi?
The sensational Buddy Hollis.
Sansasyonel Buddy Hollis.
It's really quite sensational.
Bu gerçekten çok sansasyonel.
We're gonna have the most sensational dinner.
Çok heyecan verici bir akşam yemeği yiyeceğiz.
Fifteen sensational acts!
Onbeş duygusal gösteri!
fearless Freep and his sensational high-diving act.
Korkusuz Ucube ve müthiş yüksekten atlama gösterisi.
Yes, sir, gentlemen, 15 sensational acts for 15 cents.
Evet, baylar, 15 müthiş sahne sadece 15 sente.
Did poor Mama's silly dreaming plant in my brain some seed which was afterwards to grow into the most sensational criminal endeavour of the century?
Zavallı annemin aptalca hayalleri sonrasında, asrın en sansasyonel suç girişimine dönüşecek tohumları zihnime ekmiş olabilir miydi?
It has been spared the sensational publicity of such questionable honors as the Pulitzer Prize and those awards presented annually by that film society.
Pulitzer Ödülü ve şu malum.. .. film topluluğunun yıllık olarak verdiği ödüller gibi.. .. kuşkulu onurlara yapılan tanıtımlar onun için yapılmadı.
Sensational!
Çok heyecan verici!
Harry, you're sensational.
Harry, sen müthişsin. Bir harikasın.
It's sensational.
Bu çok heyecan verici.
Sensational copy you've been sending in.
Yazıların çok ses getirdi.
- A sensational view.
- Sansasyonel bir bakış.
SENSATIONAL PLACEVENDOME HEIST
İNANILMAZ PLACE VENDOME SOYGUNU CESUR SOYGUNCULAR 20 MİLYONLUK MÜCEVHERATLA KAÇTI