Serif translate Turkish

The deputy was a Were-pire.

Şerif Yardımcısı bir kurt-Pir'di.

Yeah, well, deputy dumbass is one of them as well.

Evet aptal şerif yardımcısı da onlardan biri.

So what, they tried to take her out while the deputy went back to the scene?

Şerif yardımcısı olay mahalline giderken onu halletmeye mi geldiler?

So it was deputy dumbass, huh?

Demek geri zekalı şerif yardımcısıymış öyle mmi?

Mm. Yeah, deputy dumbass.

Evet geri zekalı şerif yardımcısı.

Sheriff?

Şerif?

Notified sheriffs.

Şerif bilgilendirildi.

Hands off, Deputy Doody!

Çek ellerini Şerif Yardımcısı Doody!

You're not the deputy.

- Sen Şerif Yardımcısı değilsin.

I'm Sheriff Donna Hanscum.

Ben Şerif Donna Hanscum.

Sheriff Cuse is a vampire.

- Şerif Cuse bir vampir.

Sheriff. Hey.

Şerif.

Who you got there, Sheriff?

Bu adamlar da kim şerif?

And not that Sheriff Hanscum isn't doing a bang-up job.

Şerif Hanscum harika bir iş çıkarmadığından değil.

Whatever you say, Sheriff.

Sen nasıl dersen şerif.

Paul Bolton, county sheriff.

Paul Bolton, şerif.

Sheriff, this is Assistant Director Mayfair, FBI.

Şerif, ben FBI'dan Müdür Yardımcısı Mayfair.

You understand this is all over for you, Sheriff.

Anlayacağın hepsi senin içindi Şerif.

Sheriff, we need to clear the court.

Şerif salonu boşaltmalıyız.

Sheriff, you know what we're missing.

Şerif, neyi kaçırdığımızı biliyorsun.

- Sheriff, please arrest Dr. Portnow as soon as he puts down his scalpel.

- Şerif,... lütfen Dr. Portnow'u neşterini bırakır bırakmaz tutuklayınız.

The interview is being conducted January 3, 1985, by Detective Larry Conrad of the Manitowoc County Sheriff's Department.

Görüşme 3 Ocak 1985 tarihinde Manitowoc İlçesi Şerif Departmanı'ndan dedektif Larry Conrad tarafından gerçekleştiriliyor.

Sandy Morris happened to be married to a Manitowoc County sheriff's deputy.

Sandy Morris, Manitowoc İlçe Şerif yardımcısıyla evliydi.

And she immediately went to the Sheriff's Department and filed a complaint... that minimized her involvement in provoking the incident and maximized the alleged danger.

Hemen Şerif Departmanına gidip, kendisinin olaydaki tahrikini arka plana atan ve tehdit iddiasını abartan bir şikayet dilekçesi doldurdu.

The Sheriff's Department responded by really going after this case heavily.

Şikayetin ardından Şerif Departmanı bu olayın üzerine şiddetle gitti.

I think Steven was a representative in that case of the entire Avery family and how the Sheriff's Department saw them as kind of a problem and definitely, uh, undesirable members of the community, for lack of a better term.

Bana göre Steven burada tüm Avery ailesini temsil ediyordu. Şerif Departmanı ise onları bir sorun,... nasıl desem, toplumda istenmeyen bireyler olarak görüyordu.

And of course... the Sheriff's Department and the DA took it and ran.

Elbette Şerif Departmanı ve Bölge Savcılığı bu fırsatı kaçırmadı.

After Mrs. Beerntsen was taken to the hospital, it turned out that Sandra Morris'friend, Judy Dvorak, was the deputy sheriff who was assigned to go to the hospital, and this is where the Sandra Morris matter makes a difference,

Bayan Beernstsen hastaneye götürüldüğünde,... sonradan anlaşıldı ki hastaneye gitmek için Sandra Morris'in arkadaşı Şerif Yardımcısı Judy Dvorak görevlendirilmişti. Burada Sandra Morris olayı önem kazanıyor.

Did Sheriff Kocourek tell Mrs. Beerntsen to sign the document anyhow?

Şerif Kocourek Bayan Beerntsen'a yine de evrakı imzalamasını söyledi mi?

They brought it down, and the chief deputy, Eugene Kusche that time, made a composite drawing of that photograph, rather than doing it from her memory.

Fotoğrafı getirmişler, ardından o zamanın Şerif Baş Yardımcısı Eugene Kusche, kadının tarifine göre değil de fotoğrafa bakarak bir robot resim çizmiş.

Plus, she had the sheriff's deputy saying, "Gee, I think it sounds like this guy."

Üstelik Şerif Yadımcısı "Evet bence bu o" demişti.

And to argue that... that never would've happened without the sheriff's participation as well.

Bunun yanında Şerif müdahil olmadan böyle bir şeyin mümkün olamayacağını da.

The sheriff told me "I got you now" when I got to jail.

Hapse girdiğimde Şerif bana "Şimdi elime düştün" dedi.

The sheriff didn't want him to be able to talk to anybody, including a lawyer.

Şerif, avukat da dahil kimseyle konuşmasını istememişti.

When this happened, I think the sheriff just wanted to get quick results and get a suspect behind bars.

Bu olay olunca, bana göre Şerif çabucak birilerini içeri tıkmak istedi.

Each morning you see if there's anything going on in the Sheriff's Department.

Her sabah bir gelişme var mı diye Şerif Departmanını yoklardık.

The event involving the deputy sheriff's wife was still pending.

Şerif Yardımcısının eşiyle ilgili mevzu hala ortada duruyordu.

Essentially, the sheriff told him not to bother, that they had their man, Steven Avery.

Buna karşın Şerif, boş vermesini Steven Avery'nin aradıkları kişi olduğunu söyledi.

The revelation hit the DA's office and the sheriff's office like a bomb.

Haber, Bölge Savcılığı ve Şerif'in bürosuna bomba gibi düştü.

When I called Denis Vogel to tell him the news that Steven Avery wasn't guilty of assaulting Penny Beerntsen,

Steven'ın mahkemesinden sonraki geçen 18 yıl içinde, hem Şerif Tom Kocourek..... hem de Bölge Savcısı Denis Vogel görevlerinden ayrıldılar. Steven Avery'nin Penny Beerntsen'a saldırıdan suçlu olmadığını haber vermek için Denis Vogel'ı aradığımda,... bir şok, bir şaşkınlık bekledim.

That was evidence that at least made it possible that the DA and the sheriff either knew or should have known that Steven Avery was not the assailant.

Bu da gösteriyordu ki Bölge Savcılığı ve Şerif saldırganın Steven Avery olmadığını biliyorlardı. Bilmiyorduysalar da bilmeleri gerekiyordu.

She was shocked and confused and contacted the Sheriff's Department herself to ask,

Çok şaşırmış ve aklı karışmıştı. Şerif Departmanını bizzat arayıp...

Kocourek tells you that he did not think that the Sheriff's Department knew who Gregory Allen was in 1985.

Evet, doğru. Kocourek size, Şerif Departmanının 1985 yılında Gregory Allen'ı tanıdığını zannetmediğini söyledi.

So if the sheriff had wanted to see a photo of Allen in 1985, all he had to do was go to his own jail and find it?

- Doğru. Yani Şerif 1985 yılında Allen'ın fotoğrafını görmek isteseydi tek yapması gereken kendi çalıştığı hapishaneye gidip fotoğrafı çıkartmaktı?

You and Deb tell the lawyers that it appears that there was "no real investigation done" by the Sheriff's Department, and "they had a suspect and they were gonna make it work." And that what's a little troubling to you is the lack of paperwork that's done

Siz ve Deb avukatlara, göründüğü kadarıyla Şerif Departmanı tarafından "gerçek bir soruşturma yürütülmediğini",... "yakaladıkları şüpheliyi mahkum ettirmeye kararlı olduklarını" ve size göre tek kusurun, birkaç evrak işinin eksik bırakılmış...

It appeared from this investigation that the sheriff was really involved in this one, which wasn't the norm.

Bu soruşturmada gördük ki Şerif, davaya alışılmadık şekilde müdahil olmuştu.

"The sheriff told the DA not to screw this case up because the sheriff wanted Avery convicted of this crime."

"Şerif Bölge Savcısına davayı batırmamasını söylemişti çünkü Avery'nin bu suçtan mutlaka hüküm giymesini istiyordu."

The state's 15-page review concludes that, at worst, the Sheriff's Department failed to investigate Allen, all little consolation to Avery.

Savcılığın 15 sayfalık değerlendirmesinde Şerif Departmanının en kötü ihtimalle, Allen'ı soruşturabilecekken bunu yapmadığı sonuca varıldı.

I was hoping they were gonna do something to Manitowoc County... and set them straight so they don't do it again.

Manitowoc Şerif Departmanına, tekrar aynı hatayı tekrarlamamaları için yaptırım uygularlar diye umuyordum.

The one thing we didn't tell him is that you have to be careful when you bring a lawsuit against a Sheriff's Department in a community where you still live, because you could end up getting charged with murder.

Ona söylemediğimiz tek şey, hala yaşadığı şehirin Şerif Departmanına dava açarken dikkatli olması, çünkü kendini cinayetle suçlanırken bulabileceğiydi.

I do not remember if it was that evening or possibly at the Sheriff's Department.

O gece mi söyledim, yoksa sonradan Şerif Departmanında mı söyledim hatırlamıyorum.