Sex sells translate Turkish
45 parallel translation
You seem to shy away from that in here. The cold fact is, sex sells.
Açıkçası, bunu burada pek anlatmamışsın ama şu bir gerçek ki : seks sattırır.
The "Love Sex" section seems long, but sex sells.
"Aşk ve Seks" kısmı biraz uzun, biliyorum ama seks her zaman satar.
Sex sells.
Seks iş yapar.
Sex sells, Gwen.
Cinsellik satıyor, Gwen.
- Well, sex sells. - Yes...
- Çünkü seks satar.
You know what? . Sex sells.
Seks her zaman iş yapar.
But you've been planning your career since you were in grade school, and you know that sex sells.
Ama siz ilkokuldan beri kariyerinizi planlıyorsunuz.
Sex sells.
- Seks her zaman satar.
Sex sells, Seymour.
cisn-i latif, Seymour.
Sex sells.
Seks sattırır.
Sex sells!
Seks satar!
And sex sells.
Ve seks satar.
hey, sex sells.
Cinsellik satar.
Yeah, I know... sex sells. Blah, blah, blah.
Seks satar, falan da filan...
Sex sells, honey... and, you know, I'm just not feeling these where,
Sex kendini sattırır tatlım ve bilirsin ki bunlar pek öyle değil onları hissetmem lazım.
Mine had sex appeal and sex sells.
Benimkinde cinsel cazibe ve seks unsurları vardı.
And yeah, sex sells, but if the story involves scandal, it needs to be verified.
Ve evet, seks sattırır. Ama eğer hikayede skandal varsa o zaman onaylanması gerekir.
After all, sex sells.
Ne de olsa seks her zaman satar.
You never did understand that sex sells.
Seksin sattığını asla anlayamadın.
Sex sells.
Seks satar.
Sex sells,'Jane'makes me think of a nun in a wimple,
Seks satar. Jane gözümün önüne atkı dolamış bir rahibe getiriyor.
Sex sells, Morty.
- Seks sattırıyor Morty.
Sex sells what?
İyi de neyi sattırıyor?
Because sex sells.
Çünkü seks her zaman satar.
No, I'm saying sex sells.
Hayır, seks satar demek istiyorum.
Well, sex sells, Joanie.
Seks satar, Joanie.
Take a look at what sells : sex scandals, bribery, people jumping off buildings.
O halde nelerin prim yaptığına bak. Seks skandalları, rüşvet, binalardan atlayan insanlar.
Sex sells.
Cinsellik satıyor.
These are conservative times we're living in, Brian. Sex no longer sells.
Artık tutucu bir dönem içinde yaşıyoruz, Brian.
Sex no longer sells.
Seks artık bir şey sattırmıyor.
'Sex sells.' That's bullshit, Rainer!
Siktir et, Rainer!
'Sex sells!
Cinsellik satarmış!
- Sex sells.
En üstte tatlı hatunlar.
Cee-Cee sells self-esteem in small doses, a positive reflexion in a floor-length mirror, confidence, happiness, sex.
Cee-Cee, küçük dozlarda özsaygı satıyor. Aynayla kaplı bir zeminde pozitif yansıma, güven, mutluluk, seks.
Sex sells. Seen this?
Bunu gördün mü?
A pimp. He brings girls in from the Caucasus, sells them for sex.
Costa'dan kızlar getirir ve onları seks yapmaları için satar.
- Well, people love it. - I mean, sex and murder sells.
İnsanların hoşuna gidiyor ama.
An uninhibited free spirit had sex with that hot bohemian, not this stress case who sells ottomans and bath salts and single-handedly raises an 11-year-old girl.
Oryantalist şeyler satan, 11 yaşında kızı olan bekar anne için bohem bir sanatçıyla... öylesine seks yapmak sıradan bir şey değil. - O kız önümüzdeki iki gün kampta olacak.
Conveniently, my mom sells sex toys out of the trunk of her car.
Uygun olarak, annem arabasında seks oyuncakların satıyor.
Sex sells.
Meraklansınlar.
Sex sells.
Doğru.