She's not answering her phone translate Turkish
141 parallel translation
She's not answering her phone?
Telefona cevap vermiyor mu?
And she's not answering her phone.
Telefona da cevap vermiyor.
She's not answering her phone.
Telefonuna cevap vermiyor.
She's not answering her cell phone.
Cep telefonunu açmıyor.
And she's not answering her phone or something,
Telefonunu açmıyor.
She's not answering her phone or her cell.
Ev telefonu da cep telefonu da cevap vermiyor. Ne için?
And she's not answering her cell phone.
Cep telefonuna da cevap vermiyor.
She's not answering her cell phone and the alarm just went off at her house.
Cebine cevap vermiyor. Evindeki alarm da faaliyete geçti.
She's not answering her cell phone.
Evde değil. Cep telefonuna da cevap vermiyor.
She's not answering her cell phone either.
Cep telefonunu da açmıyor.
She's not answering her phone.
Telefonunu açmıyor.
No, and she's not answering her cell phone.
- Hayır ve telefonuna da cevap vermiyor.
She's not answering her cell phone.
Cep telefonununa yanıt vermiyor.
She's not answering her phone. She always answers.
Cep telefonuna cevap vermiyor ve telefonuna daima cevap verir.
And she's not answering her phone.
Ve telefonuna da cevap vermiyor.
She's still not answering her phone.
Telefonu hâlâ cevap vermiyor.
- She's not answering her cell phone.
- Cep telefonu cevap vermiyor.
She's just not answering her phone.
Aramaya çalıştım. Telefonuna cevap vermiyor.
She's not answering her phone.
- Telefona cevap vermiyor.
But it's night in Paris and she's not answering her phone so he's freaking out.
Ama şu an Paris'te gece ve telefonunu açmadı için bizimki korkuyor.
Yeah, we were supposed to meet an hour and a half ago... at this restaurant, but she's not answering her phone.
Ama telefonuna bakmıyor.
She's not at her apartment, she's not answering her phone.
Evde yok, telefonlara cevap vermiyor.
- She's not answering her phone,
- Telefona cevap vermiyor.
Well, she's still not answering her phone.
Münazara takımından bir çocuk ona teklif etti.
She's not answering her phone.
Cep telefonunu açmıyor.
And she's not answering her home phone or her cell,
Ve o telefonlarına cevap vermiyor,
Because she's not picking up her phone nor is she answering the door.
Çünkü ne telefonlara cevap veriyor ne de kapıyı açıyor.
She's not answering her phone.
Telefonu cevap vermiyor.
I tried to call her, She's not answering her phone, So...
Aradım açmadı..
She's not answering her phone, nothing.
Telefonuna falan cevap vermiyor.
She's not answering her cell phone, so everything I hear is pretty much secondhand from Holly.
Telefonlarıma cevap vermiyor, bu yüzden onunla ilgili haberleri Holly'den alıyorum.
I think that's probably why she's not answering her phone.
Sanırım o yüzden telefona cevap vermiyor.
So do you know if Lux got to Brynn's okay,'cause I keep trying her cell phone, but she's not answering.
Lux'ın sağ salim Brynnlere gidip gitmediğini biliyor musun? Çünkü arayıp duruyorum ama cevap vermiyor.
She's not home. She's not answering her cell phone.
Cep telefonunu da açmıyor.
But she's not answering her phone.
Ama telefonlarıma cevap vermiyor.
No, she's not answering her phone.
Hayır, telefonuna cevap vermiyor.
- No, she's not answering her phone.
Hayır, telefonuna cevap vermiyor.
Irene needs me and she's not answering her phone.
Irene bana ihtiyacı varmış, ama telefona cevap vermiyor.
I can't find Adrianna. She's not answering her phone ; I don't know where she is.
Adrianna'ya ulaşamıyorum.Telefonuna cevap vermiyor.Nerede olduğunu bilmiyorum.
Get local P.D. to check the house if she's not answering her phone.
Yerel polise kadın açacak mı diye bakmaları için evi aramalarını söyle.
Yes, but she's not answering her phone, and I can't leave the office.
Evet ama telefonuna cevap vermiyor. Ofisten de ayrılamam.
Well, she hasn't told me, and since she's not answering her phone...
Bana söylemedi ve telefonlarına da cevap vermiyor.
- Look, she's not answering her phone or her pager.
- Ya da görünüşe göre beni. - Ne telefonuna ne de çağrı cihazına cevap veriyor.
She's not answering her phone, and I can only assume that she's in some sort of airport security jail.
Telefonunu açmıyor ve Bende sadece bir çeşit Havaalanı güvenlik hücresinde Tutulduğunu düşünebiliyorum.
- Look, she's not answering her phone or her pager.
- Sen kimseyi dinlemez misin? - Dinlerim.
Sarah was supposed to help with the decorations, and now she's not answering her phone.
Sarah, süslemelerde bana yardım edecekti ama telefonunu açmıyor.
And she told me to call her if I needed her, but she's not answering her phone, and I'm not sure what the protocol is if she's not- -
Bir şey olursa ara dedi ama telefonu açmıyor. - Bundan sonraki protokolü bilmiyorum- -
Now she's not answering her phone.
Şimdi de telefonuna cevap vermiyor.
She's not answering her phone. I think she's in trouble.
Telefonunu açmıyor sanırım ona bir şey oldu.
Well, she's not answering her phone.
Telefonuna da cevap vermiyor.
She's not home, and she's not answering her phone.
Evinde değil ve telefonuna da cevap vermiyor.